Soruşturma

"Çizgi romanla daha uzun soluklu bir hikâye içinde farklı karakterlerle tanışabilirim."

Çizgi roman, en başında bir anlatı aracı. Bir metnin okuyucuya gösterme yolu. Aynı zamanda tasarım disiplinini içinde bulunduran bir alan. Sinemadan farkı ses ve müziğin olmaması. Estetikten daha öte tasarım, kurgu ve çizgi tutarlılığının aranması...

Sıradan bir okur çizgi bant, karikatür bant, resimli roman, çizgi roman, mangayı kendi türsel dinamikleri içerisinde nasıl ayırt edebilir? Türler arasındaki muğlak sınırları siz nasıl tanımlar, okursunuz? 

Sıradan bir okurun türleri net bir biçimde ayırmasına gerek var mı emin değilim. Hoşuna giden şeyleri fark etmesi daha önemli. Benim için önemli olan içerik, bana anlattığı şey. Bant karikatürle bir farkındalık elde edebilir ya da sadece gülebilir eğlenebilirim. Çizgi romanla daha uzun soluklu bir hikâye içinde farklı karakterlerle tanışabilirim. Bir manga serisinde de sevdiğim bir kahramanın buradan oraya birçok farklı macerasına tanıklık edebilirim. Eserleri tür tür ayırmak yerine içeriklerine odaklanmak lazım diye düşünüyorum. 

 

Tematik olarak çizgi romanları nasıl sınıflandırabiliriz? Anlatıda adaletin tesisinde mizahın işlevi nedir?

Akademisyen ya da araştırmacı değilim. Bu nedenle tamamen kişisel görüşlerimi yazabilirim. Çizgi roman özelinde çocuk ve yetişkinin yanında belki “bağımsız” ve “ana akım” olarak ayrım yapılabilir. Ana akımdan kastım DC Comics ve Marvel’ın başı çektiği süper kahraman motifini düşünebiliriz. Bağımsız üretimler ise çok daha bireye inen, insanlığı kurtarmak yerine kendi sorunlarıyla baş etmeye çalışan bireyleri gördüğümüz hikâyeler oluyor.

 

Üst kültür-alt kültür, popüler-estetik karşıtlığında çizgi romanın alımlanışı okur ve eleştirmenler özelinde sizce tarihsel olarak nasıl konumlanır? Çizgi roman edebiyatı, çizerlik ve estetiğinden söz edilebilir mi?

Çizgi roman, en başında bir anlatı aracı. Bir metnin okuyucuya gösterme yolu. Aynı zamanda tasarım disiplinini içinde bulunduran bir alan. Sinemadan farkı ses ve müziğin olmaması. Estetikten daha öte tasarım, kurgu ve çizgi tutarlılığının aranması gerektiğini düşünüyorum.

 

Çizgi roman ve manga okurluğunun uluslararası alanda kazandığı ivme son zamanlarda dikkat çekiyor. Tarihsel olarak ülkemizde de zaman zaman tür popüler olmuş. Yeniden yazım ve adaptasyonlar odağında çizgi romanların bir dönem bir kültürel aktarım aracı işlevi yüklendiğini ve milliyetçi bir çıkış yakaladığını iddia etmek dahi mümkün. Yerli ve milli çizgi roman denemeleri var. Estetik yönü, aksiyonu, özgün/taklit çizgisi ya da birçok şey konuşulabilir ama sizce bize özgü bir çizgi roman mümkün mü? Çocuk Yazını okurları için yerli çizgi roman tarihinden okurluk repertuarınızda yer edenlerden hangilerini anmak istersiniz? 

Türkiye’de özellikle 80 darbesi sonrası devlet eliyle yapılan çizgi roman ve karikatür karşıtı bir söylem olduğunu okudum ve bunun etkilerini gördüm. Fransa, Belçika gibi ülkeler kültürel bir üretim olarak gördükleri için çizgi romanı sürekli desteklerken biz elimizdekileri susturmayı seçmişiz. Üzücü bir durum olsa da özellikle son yıllarda bu işin biraz değiştiğini görüyorum. Çizgi roman yazarları ve çizerleri hiçbir gelir beklemeden fedakârlıkla hikâyelerini anlatmaya çalışıyor. Ülkenin nüfusuna oranla çok çok az satışlar olsa da eser sayısında ciddi artış var. İnce Memed, Tarkan ve Kara Oğlan gibi klasiklerin yanında son yıllarda okuduğum Şehzade Yangını, Defterler, Kebenin Gölgesinde, Tepe, Uzak Şehir, Puslu Kıtalar Atlası ve Tatavla Hikâyeleri gibi harika yerli üretimleri anmak isterim.

 

Okurluk ediminde gündelik hayattan kaçış, bir sığınma alanı olarak değil de güç ve iktidar ilişkisi bağlamında politik bir alanda hesaplaşmaların temsili gibi farklı okuma pratiklerine açılabilecek çizgi romanlardan söz edebilir miyiz? Alternatif bir direniş olarak da türü yorumlamak mümkün mü?

Çizgi roman günün sonunda birilerinin yazdığı birilerinin de çizerek ürettiği bir eser. Bu insanlar da yaşadıkları toplumdan izleri hem hikâyeye hem de çizgilerine dışa vuruyorlardır. “Direniş” mi bilemiyorum ama yaşadıklarımızın yansımaları her eserde yer alır.

 

Türk ve dünya klasiklerinin çizgi romana uyarlandığı bir akım da mevcut. Estetik özerklik ve çizgi roman estetiği özelinde bu örnekler nasıl değerlendirilebilir? 

Asla bir karşıtlığım olmasa da çok zor bir alan olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle de okuduğum çoğu uyarlama da ciddi kurgu ve içerik sorunları görüyorum. Bu eserleri güncel tutmak, yeniden gündeme getirmek için oldukça iyi ama sonuçta ana metin bir kitap olarak tasarlanmış ve yazılmış. Çizgi romanın doğasına uygun, onun olanaklarına göre özel işler üretmek bence daha doğru.

 

Son olarak Çocuk Yazını’nın bu dosyasında sorduğu temel soruyu size yöneltelim, çizgi roman, manga ve animeler çocuk edebiyatının nesi olur? Çocuğa göre çizgi roman ve manga örneklerinden de bahsetmek ister misiniz? Çocuğa görelik çizimi de kuşatır mı?

İçerik olarak pedagogların cevaplaması gereken bir soru ama kişisel görüşüm tüm bu eserlerin çocukların hayal gücünü çok desteklediği, yeni sorular sormaya teşvik ettiği ve başka açılardan bakmasına olanak sağladığı yönünde. Son yıllarda çocuk kitabı çizimlerinde “şirinlik” kıstasının yerine başka şeylerin alıyor olmasını mutlulukla takip ediyorum.