Kritik

Masallar Kim İçindir?: Elmer ve Gül

Masallardan tanıdığımız tüm varlıklar büyük küçük herkesin dünyasına seslenir. Temsil kabiliyeti yüksek masal dünyasında boyut değiştiren tipler,karakterler çıkar karşımıza tılsımlı bir kapının ardında.

Masallardan tanıdığımız tüm varlıklar büyük küçük herkesin dünyasına seslenir. Temsil kabiliyeti yüksek masal dünyasında boyut değiştiren tipler,karakterler çıkar karşımıza tılsımlı bir kapının ardında. İşte her şey o tılsımlı kapıdan içeriye girmekle başlar.

Masalları süsleyen tipleri sembolist akımdaki varlıklara benzetebiliriz. Tıpkı Merdiven’in Ahmet Haşim’in şiirinde bir ömrü simgelediği gibi Grimm Kardeşlerin Kırmızı Başlıklı Kız masalında var olan “Kurt” da dünyada başımıza gelebilecek tüm olumsuzlukları ya da kötü kişileri simgeler. Kurt olmanın ötesine çoktan geçmiştir. Bazen iş arkadaşı, bazen kuyumuzu kazan bir akrabayı anımsatır bilinçaltı dünyamıza. “Kötülerle iyiler elbette baş edebilirler” mesajıyla son bulan masallara tasavvufi bir bakışla hakikatin gölgesinden baktığımızda,  Kuşun kanadı kadar hakkın kaldıysa bir kulda elbette alacaksın diye değerlendirebiliriz bu adaletli sonu.

Toplu yaşama kurallarından olan temel haklar sadece yaşam ve ölümü ele almaz. Günlük hayatı kolaylaştıran insanların paydaş oldukları ortamlarda da kendini besler. David McKee’nin Elmer serisinden Elmer ve Gül’ de farklılıklara güzel bakabilmeyi hikâyeler bize yazar. Masalımızın kahramanlarından Wilbur pötikareleri siyah beyaz dama taşı gibi deriye sahip bir fil iken Elmer rengarenk pötikareli bir deriye sahiptir. Genel geçer bilinen filin deri rengi gri iken onlar hem birbirlerinden hem de diğerlerinden farklıdırlar aslında. Gelin görün ki daha masalın başında gri bir fil sürüsü ile karşılaşınca Wilbur “Ne ilginç hepsi birbirinden farklı” diyerek nitelendirir sürüyü (2). Oysa Elmer farklı olanların kendileri olduğunun bilmektedir.Farklılıklar bununla da bitmez tabii.

Dünya üzerinde yaşayan insanlar arasında da durum farklı değil. Bir ırkı diğerinden üstün ya da birini bir diğerine karşı aşağı veya hakirmiş gibi görme ülke içi soğuk savaşlar yaşatmıştır. İnsanlar, en temel haklarından derilerinin rengi yüzünden olmuşlar bunun için yıllarca mücadele verip, dil dökmüşlerdir. Derisinin renginden dolayı insanlar siyahiler ve beyazlar olarak adlandırılmıştır. Yani Elmer da Wilbur da Gül de tam olarak hayatın içinden,büyüklerin dünyasındandır. Alınması gereken ders belki de daha çok büyükleredir.

Carl GustavJungınKolektif Bilinç Dışı” diye hitap ettiği Nazlı Çevik Azazi’nin de  “sınırları belli olan bahçemiz” olarak nitelendirdiği (Azazi “Mit, Masal...”) kolektif bilinçdışımız en çok rüyalarımızdan beslenir. Rüyalar sadece çocukların değil tüm insanlığın hem anlatmak istedikleri hem de gizledikleridir. İçimizde biriken ötekileştirmeler bilinçaltımızda rüyalarla canlanır. Tıpkı masallardaki gibi olağanüstü kabiliyetlerle birlikte bize yolculuk yaptırırlar iç âlemimizde. Hem rüyalar herkesi eşit kılar. Görmek için zengin olmak, fakir olmak, engelli olmak,  sağlıklı olmak, herhangi bir  millete ait olmak, çocuk ya da büyük olmak gibi farklara göre görülmezler. İşte bu rüyalar masalların, mitlerin temelini oluştururlar.Anlatıcılar da yön verirken bir hikâyeye insanı yani ruhani ve bedeni olarak iki yönlü bir organizmayı yoğururlar hamur misali.Aslında herkes adalet ve eşitliğin erdem olduğunu söyler ama farklılıklara tahammül edemez. Çünkü biz daha eşitizdir tıpkı George Orwell’ ın Hayvan Çiftliği’ ndeki gibi “Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir” (141).

Dedik ya masallar sadece çocukların birbirinden saçının,gözünün farklı olabileceğini anlatmak için değil tüm farklılıkların bir tablonun parçaları gibi birlikte güzeli oluşturduğunu tüm insanlığa seslenmek içindir. Büyükbaba Eldo da Wilbur ve Elmer’dan daha yaşlı bir görünüme sahip, toprak sarısı derili bir fildir. Yaş ve tecrübenin muhteşem öğretisini simgeler. Tanıştırdığı Gül isimli pembe derili fil, utangaç ve aynı zamanda sürüsünü kaybetmiş bir fildir. Wilbur ve Elmer’in ona yardım edip, onu sürüsüne kavuşturmalarını isterken Büyükbaba Eldo sadece yardımlaşmanın önemini ve gerekliliğini vurgulamak istememiştir. Onların farklı bir fil diye baktıkları Gül ile ne kadar eğlenceli vakit geçirebileceklerini ve Gül’ün de diğer fillere farklı diye baktığını fark ettirmek istemiştir.Yol boyunca kurulan oyun dili sayesinde aralarındaki farklara rağmen üç fil mutlu zaman geçirmişlerdir (19). Biz büyükler de rengini, tenini, ırkını, mizacını, dinini hatta dilini farklı bulduğumuz insanlarla bile bir ezginin notalarını birlikte mırıldanırken birbirimize gülümseriz ve farklılıklarımızı unutabiliriz.

Yukarıda bahsettiğimiz tüm özellikler aynı olsa bile insan denen karmaşık yapı başlı başına biriciktir. Önemli olan bu biricikliğe saygı duymak ve ortak paydada buluşabilmektir. Bir şirketin çalışanı da patronu da üzülünce şefkatli bir kola, hastalanınca doktora koşması gibi.

Masal sona yaklaşırken farklılıklar hâlâ tamamlanmamış, karşısında duyulan şaşkınlıklar henüz sona ermemiştir. Bu sefer Gül onları şaşırtır. Gül, sürüsüne yaklaştıklarında arkadaşlarının çok utangaç olduğunu ve tek başına yanlarına gitmek istediğini söyleyip ayrılmak ister (21) ve sonrasında Wilbur ve Elmer’ın çok değişik filler olduğunu hatta en garip olanın göl kıyısında rastlaştıkları gri derili fil sürüsü olduğunu ifade ederaralarındaki en farklı olan o değilmiş gibi. Devam eden konuşmada “Garip fil diyerek ne demek istedi” diyerek sorar Wilbur (24). Elmer’ın cevabı sorudan daha vahimdir: “Sanırım şaka yaptı. Daha sonra tepeden aşağı inip arkadaşlarına karışan Gül’ü izlediklerinde durum gittikçe manidarlaşır. Çünkü Gül şaka yapmamakta, gerçekten onları farklı bulmaktadır. Çünkü Gül’ün sürüsündeki bütün filler “PEMBE”dir (24). Olacakları önceden sezinleyen Büyükbaba  Eldo amacına ulaşmış bizim Wilbur ve Elmer’a bir hayat dersi vermiştir.

İnsana ait kazanılması gereken tüm erdemler hem çocuklar hem büyükler içindir.Taze bir çiçek gibi her an bakımı yapılmalıdır. Bazı erdemlerle çocukların küçük yaşta tanıştırılması istendiğinden Elmer ve Gül gibi resimleri bol, renk skalası yüksek tutulan eserler önemlidir. Çünkü çocuklar, kirlenmemiş henüz sıradanlaşmamış ruh ve beyin yapılarıyla renklere, olay geçişlerine, hayallere daha bağlıdırlar. Onların seviyesine inerek değil de çıkarak çizilmeye çalışılmış illüstrasyonlar dikkatlerini daha da o tılsımlı dünyaya çekmektedir. Elbette sesi de renk çeşitliliği gibi kullanabilir ve masalı anlatarak da aynı hava hissettirilip, aynı mesajı hem büyüklere hem küçüklere anlatabiliriz. Bunun yöntem ve teknikleri ayrıca ele alınması gereken bir konudur.

Farklılığın kime göre olduğunu bir türlü anlamlandıramadığımız bu fani dünyada Gül ve Elmer’ın arasındaki diyaloglar sayesinde okuyucuya tatlı bir esinti ile bu sezdirilmiştir. Çünkü siyah beyaza, beyaz siyaha, renkli her ikisine de farklı deyip ürkebilmektedir. Birimiz hırçın bir fırtına, birimiz durgun bir dere, birimiz çağıl çağıl neşeli bir şelale olabiliriz. Kimimiz kışın adamı kimimiz baharın müjdecisi olabiliriz.Hayat zaten bu farklara saygı duyabilmeyi eksik yanımızı bir diğerimizle tamamlamayı öğretir bize. Dolayısıyla masallar ve meseller dünyanın dört bir yanında yüzyıllardır sözlü kültürün malzemesidir. Ruha dokunan her büyülü hikâyeye sadece çocuklara aittir demek verilen öğretiye, anonimse halka değilse onu kaleme alan yazara da haksızlık olur. Çünkü tılsımlı bir yolculuğu çocuklar kadar büyükler de hak eder.

 

Kaynakça

Azazi, Nazlı Çevik. “Mit, Masal, Mesel, Müştereklerimiz”. Tedx Konuşması. (06.02.2018).

McKee, David. Elmer ve Gül. İstanbul: Mikado, 2016.

Grimm Kardeşler. Kırmızı Başlıklı Kız. İstanbul: Timaş, 2005.

Orwell, George. Hayvan Çiftliği. İstanbul: Can, 2001.