Röportaj

Fatih Erdoğan: "Çocuk edebiyatına akademik yaklaşım son yirmi beş yıldır yoğun bir tırmanış içinde"

"Dünyada çocuk edebiyatı çoktan olağan bir disiplin alanı hâlinde üniversitelerin ilgili bölümlerinde yerini aldı ve bu gelişerek sürüyor.

"Dünyada çocuk edebiyatı çoktan olağan bir disiplin alanı hâlinde üniversitelerin ilgili bölümlerinde yerini aldı ve bu gelişerek sürüyor. Edebiyat ve dil çalışmaları, okuma ve okuma kültürü, daha ötesinde zihinle ve beynin okumayla ilgili işlevleri üstüne, özellikle dijital dünyanın geldiği yer sonrasında yoğun çalışmalar sürüyor. Görsel medyaların okuma alışkanlığı ve eğitim teknolojileri alanında sunduğu gelişmeler olumlu ve olumsuz yönleriyle irdeleniyor."

Yeni yayımlanan Çocuklar İçin Yazmak* kitabının ön sözünde okumaya çalışan iki çocuğun siyah beyaz fotoğrafına yer veren editör, yazar, yayıncı ve çevirmen Fatih Erdoğan okurlarını şöyle selamlar:

Okumaya çalışan iki çocuğun bu siyah beyaz fotoğrafı beni her şeyden çok etkiliyor. Yaşı bir adam olmanın eşiğinde, 70 kitabın yazarı olarak bu imgenin modern dünyamızda gözlerimizin önüne boca edilen rengârenk imgelerden çok daha güçlü olduğunu düşünüyorum. Öyle güçlü ki, insan bazı insanların nasıl olup da hayatlarını çocukların okumasına adadığını anlamakta güçlük çekmiyor. İnsanoğlu mutluluğu tarif edebilmek için kaç milyon kelime sarf etmiştir kim bilir... Hiç kuşkunuz olmasın ki bu tarifler içinde gerçeğe en yaklaşanı “çocuklar için yazmak”tır. Deneyin: Bugün dünyamızı karartan ve insanlığa savaştan ve acıdan başka hiçbir şey sunamayan kim varsa önlerine kâğıt, kalem, fırça, boya koyun. Göreceksiniz, beki bir küflü küfe dolusu kadar korkutucu, iç karartıcı, “eğitici” nutuk döktürecekler ama çocukları gülümsetecek bir tek satır yazamayacaklardır. Çocukları ve yarınları güldürecek olanlar “çocuklar için yazmak” mutluluğunu keşfetmiş olanlardır. Evet, böyle insanlar var... Ben de onlardan sadece biriyim ve bu kitabımı içlerinden biri olmaktan gurur duyduğum o insanlara armağan ediyorum.

 

İsmini yazarının aynı adla sürdürdüğü “Çocuklar İçin Yazmak” seminerlerinden alan kitap, yazar olmak isteyen kalemler için yol gösterici bir rehber olma niteliğinde. Okuruna “yazar” ve “arkadaşım” hitabıyla seslenen anlatıcının aracılığıyla ironik ancak aynı zamanda babacan bir anlatı kuran çalışma, bu konuda soruları olan zihinleri şefkatle kucaklarken yılların tecrübesiyle karşılaşılabilecek her probleme de açıklık getiriyor.

Pandemi günlerinde yeni seminerlerinin duyurusunu da takipçileriyle paylaşan Fatih Erdoğan’a bizi kırmayarak çocuk araştırmalarına dair sorularımızı yanıtladığı için teşekkür ederiz

 

 

Her yazar bir okur hayal eder, her metnin muhayyel bir muhatabı vardır. Sizce çocuk edebiyatının muhayyel okuru kimdir?

Çocuk edebiyatının genel olarak muhayyel bir okuru olmaz bence. Yazarın yazarken hedeflediği bir okur vardır ve bu da her yazarda farklı olabilir. Ben genellikle kendi çocukluk yaşlarımdaki "ben"e sesleniyorum galiba.

 

Çocuk edebiyatıyla çocukluğun kurulumu arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendirirsiniz? Sizce metinlerde anlatıcı çocuk mudur yoksa yazar mı?

Çocukluğun kurulumu ne demek bilmiyorum. Anlatıcı çocuk da olabilir yazar da. Bu yazarın tercihidir. Genel bir kural olamaz. Birkaç kitabımın kahramanı öyküsünü birinci tekil şahıs olarak kendisi anlatıyor ama çoğunda ben dışardan bir göz olarak üçüncü tekil anlatıyorum.

 

Sizce her metnin ideolojisi var mıdır? Mevcut çocuk edebiyatı metinlerini ve araştırmalarını bu açıdan nasıl değerlendirirsiniz?

İdeolojiyi nasıl tanımladığınıza bağlıdır. Sığ anlamıyla alırsanız, yani şu veya bu siyasetin çocuğa benimsetilmesi ise şart değil. Ama bir bakış açısı, hayatı algılama ve yorumlama biçimi olarak alırsanız tabii ki sarf ettiğimiz her sözcük bile ideolojiktir. Dönem dönem çocuk edebiyatının ideolojinin sığ anlamına takılıp kaldığı oldu ülkemizde. Hâlâ da her yönden bu sığ yaklaşımlar varlığını sürdürüyor ama bu konuda çok etkin bir eğilimden söz edemiyoruz artık.

 

Çocuk edebiyatı çalışmalarının dünyadaki seyri hakkında ne düşünüyorsunuz? Çocuk edebiyatı edebiyat araştırmalarının neresinde duruyor?

Dünyada çocuk edebiyatı çoktan olağan bir disiplin alanı hâlinde üniversitelerin ilgili bölümlerinde yerini aldı ve bu gelişerek sürüyor. Edebiyat ve dil çalışmaları, okuma ve okuma kültürü, daha ötesinde zihinle ve beynin okumayla ilgili işlevleri üstüne, özellikle dijital dünyanın geldiği yer sonrasında yoğun çalışmalar sürüyor. Görsel medyaların okuma alışkanlığı ve eğitim teknolojileri alanında sunduğu gelişmeler olumlu ve olumsuz yönleriyle irdeleniyor.

 

Peki, Türkiye’de bu işler nasıl yürüyor sizce? Özellikle son dönemde yükselen bir ilgi olduğunu düşünüyor musunuz? Varsa bunu nasıl açıklayabiliriz? Akademi ve sektör ilişkisi bu çerçevede nasıl konumlandırılabilir?

Çocuk edebiyatına akademik yaklaşım son yirmi beş yıldır yoğun bir tırmanış içinde. Bundan otuz yıl önce sadece bir ya da iki üniversitede çocuk edebiyatı dersi varken şimdi bazı üniversiteler çocuk edebiyatı alanında bölüm kurma girişimlerinde. Çocuklara yönelik kitaplara ve yazarlarına ilişkin çok sayıda tez üretiliyor, sempozyumlar, çalıştaylar düzenleniyor. Ancak bir olumsuz gelişmeden de söz edilebilir: YÖK Eğitim Fakültelerinde Sınıf Öğretmenliği ve Okulöncesi öğretmenliği bölümlerinde verilmekte olan Çocuk Edebiyatı derslerini zorunlu ders olmaktan çıkardı. Bu tam da yapılmaması gereken bir şeydi.

 

* Erdoğan, Fatih. İlk Hevesten İmza Gününe: Çocuklar İçin Yazmak. İstanbul: Binbir Kitap, 2019.