Manga bir grafik roman türü olarak Japon çizgi romanı şeklinde anılmaktadır ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında bütün dünyaya yayıldığı düşünülmektedir.
“Ne yapman gerektiğini bilmen güzel bir şey.”
(Yüreğinin Sesi)
Manga bir grafik roman türü olarak Japon çizgi romanı şeklinde anılmaktadır ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında bütün dünyaya yayıldığı düşünülmektedir. İçerik olarak resimlerin ağırlık kazandığı mangalarda mekânı oluşturan unsurlar göz önündedir ve resimler olayların akıcılığını destekler. Daha çok diyalog ağırlıklı ilerlese de yüz ve mimiklerin etkin kullanımıyla karakterlerin duyguları rahatlıkla anlaşılır. Mangalar, resimli olmaları ve diyaloglardan oluşmaları sebebiyle sinemaya uyarlanmaları oldukça verimlidir. Anime ve mangalar, temaları bakımından çeşitli türlere ayrılır. Shonen, daha çok erkek çocuklarının ilgisini çeken macera odaklı bir türdür. One Piece, Pokemon, Tsubasa gibi yapımlar birer shonendir. Shoju tür, kız çocuklarının ilgisini çekebilen romantik aşk hikâyelerini konu edinir. Kodomo, küçük çocuklara okuma ve yazmayı öğreten anime ve manga türüdür. Yaoi, yuri, hentai gibi türlerse erotizm üzerinedir ve yetişkinlere hitap etmektedir.
Yüreğinin Sesi, bir manga olarak çok sevildikten sonra Stüdyo Ghibli tarafından animeye uyarlanmıştır. Manga versiyonu gençlerin okul, aşk, büyüme çalkantılarını yansıtan tam bir shoju türü mangadır. Shizuku adında ortaokul birinci sınıf öğrencisi bir kızın bakış açısından anlatılır hikâye. Kitap okumayı seven Shizuku, kütüphaneden aldığı her kitapta, ödünç alma kartında kendisinden önce Seiji Amasawa adlı birinin adını görür. Seiji, Shizuku gibi kitaplara oldukça düşkündür. Aynı zamanda resim konusunda yeteneklidir. Shizuku’nun ablası Shio ve Seiji’nin abisi Kouji diğer öne çıkan karakterlerdir. Birbirlerine duydukları aşk, olayların düğümlenmesinde etkili olur. Seiji’nin çizdiği tabloyu gören Shizuku, tablodaki kızın kendi ablası olduğunu düşünür. Seiji’nin ablasından hoşlandığı düşüncesi onu çok üzer fakat Seiji’ye olan duygularını anlamasına da yardımcı olur. Seiji, resmine ilham olan kişinin Shizuku olduğunu söylediğinde çok şaşırır. Tablodaki kız çok güzeldir ve kendisi olduğunu anlayamamıştır. Ergenlik döneminin en önemli özelliklerinden biri, gençlerin kendilerini bir türlü beğenememeleridir. Gelişmekte olan bedenleri ve değişen hormonlarıyla zihinsel anlamda da bir karmaşa hâkimdir. Karşı cinse olan düşünceleri değişmeye başlamıştır (Geçtan 42). Genç bir erkek tarafından güzel bir kız olarak algılanma ihtimali bir ergen için şüphe doludur. Shizuku’nun kendine bakışı Seiji sayesinde değişmeye başlar. Shoju türün gerekliliklerini yerine getirerek genç erkek ve kızların birbirlerine duyduğu ilgiler, büyüme sancıları, kendilerini ve yeteneklerini keşfetmeleri merkezde yer alır.
Mangadan Animeye
Yüreğinin Sesi, Ghibli’nin merceğine girerek Miyazaki’nin kattığı derinlikle daha felsefî bir boyuta erişir. Mangadaki yaş grupları değiştirilerek kahramanlar, büyümenin sancılı evrelerine daha da yaklaştırılır. Shoju türün klişe aşk hikâyesinden belirsiz bir geleceğe doğru ilerleyen ama bir yandan aşk gibi bir duyguyla ilk defa tanışan kahramanların yaşamda karşılaştığı zorluklar sosyoloji perspektifinde ele alınır. Seiji’nin yeteneği ressamlıktan müziğe doğru geçirilir. İtalya’da keman yapımı üzerine eğitim alarak usta bir luthier olma hayalini kurar Seiji. Abisi animede görülmez. Shizuku’nun ablasıysa yoğun bir üniversite öğrencisidir ve animenin ilerleyen sahnelerinde evden ayrılır. Mangada olaylar bir kasabada geçerken animede mekân bir şehirdir. Bu da toplumun değişimlerini ve kahramanların bireyselliğini daha çok öne çıkarır. Sınav telaşında olan gençlerin üzerinde hissettiği baskılar oldukça yoğun bir şekilde işlendiğinden gelecek kaygısı, her karakteri kuşatmaktadır. Seiji, ailesinden gördüğü mükemmel beklentilerin altında ezilmektedir. Shizuku hayallerinin peşinden gitme konusunda, kendini kendine kanıtlama çabası içine girer.
Yüreğinin Sesi’ni Ghibli Animelerinden Birine Dönüşmesini Kolaylaştıran Özellikler
Uçmak
Gökte beklenmedik bir anda beliren zeplinlerden tutun da gündüz düşleri sırasında geçilen fantastik evrende uçan kedilere varana kadar “uçmak”, Yüreğinin Sesi’nin manga ve anime versiyonlarında öne çıkar. Shizuku, trende gördüğü gizemli bir kedinin peşine takılır. Nereye gittiğini bilir tavrı Shizuku’nun merak duygusunu artırır. Yolculuğun sonunda bir antika dükkânına ulaşırlar. Mekânın sahibi büyükbaba, Shizuku’yu bir kedi biblosu olan Baron’la tanıştırır. Shizuku, Baron’un hikâyesinden ilham alır düşlerinde onunla tanışır. Fantastik evrene geçişi sağlayan bu sahneler, uçma metaforuyla kuvvetlenir.
Kediler
Ghibli yapımı animelerde kediler, kahramanların yardımcıları gibidir. Küçük Cadı Kiki bunun en güzel örneklerinden biridir. Jiji’ye benzeyen Moon (Ay) Shizuku’nun yaratıcılık ve keşif dolu yolculuğa çıkmasına yardımcı oluyor. Mangada Moon’un Luna adında bir kardeşi vardır. Moon Seiji’nin Luna ise abisi Kouji’nindir. Abi Kouji’nin animede yer almaması gibi Luna da çıkarılmıştır. Bir diğer kedi, Baron aynı zamanda The Cat Returns animesinin ortaya çıkmasını da sağlayan fantastik bir karakterdir. Reelde bir biblo olan Baron, Kediler Ülkesi’nde insan biçimine dönüşür. Baron başlı başına bir kahraman hâliyle Shizuku’ya ilham verir ve yazarlığını destekler.
Yaratıcılık
Howl’un Yürüyen Şatosu’nda şapka ve terzilik aracılığıyla zanaat; Küçük Cadı Kiki’deyse bir ressamın yaratım süreciyle sanat, Ghibli animelerinin alt temaları arasına sayılabilir. Yüreğinin Sesi mangasında da Shizuku yaratıcı yazma konusunda kendini geliştirmeye çalışırken Seiji resim yeteneğiyle öne çıkar. Animede bu sanat ve zanaat dengesi kurularak Seiji’ye luthier yakıştırması yapılır. Her koşulda yaratıcılık, animede daha çok ön plana çıkar. “Ghibli’nin fantastik filmleri, içimizde olan ama farkında olmadığımız dünyaları keşfetmemizi sağlar” (Odell, Blanc 24). Kahramanların fantastik evrenler arasındaki geçiş, çeşitli sembolleri içerir. Bu bağlamda Ruhların Kaçışı başlı başına bir sembollerle örülü fantastik bir evrenin temsilidir. Yüreğinin Sesi’ndeyse reel bir evrendedir olaylar. Fakat kitap okumayı çok seven Shizuku gerek gündüz düşleri geri rüyaları gerekse yazarlık serüveni boyunca fantastik yolculuklar yapar.
Erginlenme
Mangada Shizuku gizemli Seiji Amasawa’nın kim olduğunu bulduktan sonra ona olan merakının, aşka dönüştüğünü süreç içerisinde fark eder. Bir yandan da Seiji’nin resim yeteneği ve istikrarına hayran olur. Sınavlar ve gelecek planları, Shizuku’nun Seiji’yi kaybetme korkusunu ortaya çıkarır. Fakat içindeki sesi dinlemenin önemini fark eder, her koşulda Seiji’yi desteklemeye karar verir. Erginlenme burada başlar. Miyazaki, animede yaptığı dokunuşlarla erginlenmeyi daha etkili bir hâle getirir. Büyükbaba Nishi’nin dükkanında geçen bir sahnede Shizuku ve Seiji’yi işlenmemiş ve parlatılmamış bir taşa benzetilir. Henüz benliklerini keşfetmenin başında olan bu ikilinin, zaman içerisinde bir zümrüt gibi parlayabileceği vurgusu yapılır. Fakat Shizuku, büyüme sancıları yaşamaktadır ve içinde bir kristal olmamasından korkmaktadır (Odell ve Blanc 102). Seiji’nin bir luthier olma hayaliyle yurtdışına çıkışı Shizuku’yu sorgulamaya iletir. Ortaokulu bitirme sınavları olmasına rağmen kendini kendine kanıtlamak ve başarmak için bir yazı maratonuna girer. Yorucu günler ve gecelerin ardından vazgeçmez, ilham aldığı Baron’un hikâyesini yazar.
Freud yaratıcı yazma ve çocukların oyunları arasında bir bağ kurar (133). Çocuklar büyümeye devam ettikçe oyuncakları bırakır, yerini düşler alır. Oyun isteği, her zaman derinlerde bir yerde izini sürdürür. Gündüz düşleri gibi yaratıcı yazma da çocukluktan kalma oyun isteğinin devamıdır. Yazarın imgelerle oluşturduğu evren de bir gündüz düşüdür. İster oyun ister gündüz düşü ister sanatsal bir eser olsun, yaratıcılığın altında yatan aslında yüceltmedir. Shizuku, oyun çağını çoktan geride bırakmış, erginlenmeye başlamıştır. Okuma arzusu, gündüz düşleriyle başlayarak bir yaratıcı yazmaya dönüşür. Hedeflediğini başaran Shizuku, ortaya sanatsal bir eser koyabilir ve kendini ispatlamış olur.
Sonuç Yerine
Manga ve animelerin, izlerkitlesi gün geçtikçe artmaktadır. Hatta çocukların mangalara ilgisini eğitimle birleştirmek adına edu-manga (eğitsel manga) türü ortaya çıkmıştır (Lukens, Smith ve Coffel 31). Yüreğinin Sesi, bir manga olarak ergenlik döneminin çalkantılı günlerini ve büyüme sancılarını konu edinir. Çocukluktan yetişkinliğe geçişte ilk kalp çarpıntılarını kendini ve yeteneklerini keşfetmek izler. 1990'larda Tokyo'nun bir kasabasında, gerçekçi bir ortaokul ortamında Shizuku’nun gelişimine odaklanarak kahramanın kendi iradesiyle gizemleri çözmesine ve geleceğin belirsizliğiyle başa çıkmasına dikkat çekilir. Anime uyarlamasında Hayao Miyazaki’nin katkılarıyla anlatı, derinlik kazanır. Seiji, çok genç olmasına rağmen hayalleri için mücadele etmeyi ve zorluklarla baş etmeyi göze alır. Shizuku, âşık olduğu Seiji’nin kararlarından ilham alır fakat onun istediği gibi biri olmaya çalışmaz. Shizuku, kendi benliğini ve potansiyelini keşfetmeye odaklanır. Yüreğinin Sesi, izlerkitlesini kendi bireysel hayallerine sahip olmaları için kurgulamış bir anlatıdır (Nakayama 21).
Bütün bunların ışığında, Yüreğinin Sesi; manga olarak ilk gençlik çağı izlerkitlesine büyüme sancılarına ilişkin keyifli bir temsil alanı sunarken, anime uyarlamasıyla da sahip olduğu felsefî derinlik ve sorgulamaların beraberinde geleceğe umutla bakabilmeye muhatabına dair farkındalık kazandırmaya çalışmaktadır.
Kaynakça
Freud, Sigmund. Sanat ve edebiyat. Pavel Yayınevi, 1999.
Gençtan, Engin. Psikanaliz ve sonrası. İstanbul: Remzi Kitabevi, 1998.
Kondo, Yoshifumi. (Yön). Yüreğinin Sesi.
Le Blanc, Michelle ve Colin Odell. Studio Ghibli: Hayao Miyazaki ve Isao Takahata Filmleri. İstanbul: Kalkedon,
2011.
Lukens, Rebecca J., Jacquelin J. Smith ve Cynthia Miller Coffel. Çocuk edebiyatına eleştirel bir bakış. (Çev. Cenk
Pamay). İstanbul: Erdem Yayınları, 2021.
Nakayama, Koji. "Japanese Traditional Identities Combined with Western Individualism: The Representation of
Miyazaki's Whisper of the Heart." Language and Culture: The Journal of the Institute for Language and Culture 18 (2014): 13-24.