Dosya

Avatar: Son Hava Bükücü'de Kent ve Karakter İnşası

Animasyon kelimesi Latince’de anlamı ruh olan “anima” kelimesinden türetilmiştir. Türkçe karşılığı da bu türetmeye bir atıf niteliğinde "canlandırma" olarak bulunmuş: “Canlandırma sanatı, çizgilere ruh üflemek”.

Animasyon kelimesi Latince’de anlamı ruh olan “anima” kelimesinden türetilmiştir. Türkçe karşılığı da bu türetmeye bir atıf niteliğinde "canlandırma" olarak bulunmuş: “Canlandırma sanatı, çizgilere ruh üflemek”. Hayal gücünün verdiği kuvvetle sınırsız, uçsuz bucaksız bir evren yaratılma imkânı. Bu evrenin içine ilk kim atlar: Çocuklar. Avatar: Son Hava Bükücü de önce çocukların ardından tüm çocuksuların ve peşi sıra birçok yetişkinin (yaklaşık altı milyon) içine atladığı büyülü bir dünya olarak karşımıza çıkıyor. 

Avatar: Son Hava Bükücü (Avatar: The Last Airbender), Nickelodeon adlı çocuk kanalında 2005-2008 yılları arasında üç sezon oynayan Amerikan yapımı animasyon serisidir. Dünya çapında 5.6 milyon gibi bir izleyiciye ulaşarak izlenme rekorları kıran bu çizgi dizi 6–11 yaş aralığından çıkıp 25-30 yaş arası izleyiciye ulaşmıştır. “Animasyon serisinin puanlamasını izleyicilerin oyladığı internet sitesi ‘International Movie Database’ Imdb’de puanı 10 üzerinden 9.3 olarak oylanmıştır." (Meriç 7).

Animasyon serisinde son hava bükücü ve aynı zamanda avatar olan Aang, yüz yıl boyunca su altında kalır. Şans eseri onu bulan Katara ve Sokka kardeşler ile Aang Ateş Kralı'nın açtığı savaşı sonlandırmak için bir yolculuğa çıkarlar. Henüz on iki yaşında olan Avatar ve ondan birkaç yaş büyük olan arkadaşları Aang'in Avatar olması için gerekli olan dört elementi bükme yeteneğini elde etmesi için uğraşırlar. Bu yolculuklar esnasında çeşitli zorluklarla sınanan bu arkadaş grubuna sonradan toprak bükücü olan Toph da katılır. Yolculuk boyunca Ateş Kralı’nın oğlu Zuko, Avatar'ı yakalayıp onurunu kurtarmak için çabalar. Bütün bu uğraşlar sonunda Aang dört elementi de bükmeyi öğrenir. Çeşitli yenilgiler yaşasalar da Avatar, Ateş Kralı’nı yenerek dünyaya barışı getirir. Ben bu yazımdaysa Avatar: Son Hava Bükücü  animasyon serisini anlatıda kentlerin ve karakterlerin inşası bağlamında ele alacağım.

 

Kentlerin İnşası

Animasyonda tasvir edilen dünyada dört ulus bulunur: hava, toprak, su ve ateş. Bu uluslar hangi elemente hükmedebiliyorlarsa o ismi alırlar. Kentlerin inşası da ulusların büktüğü elementler ve ulusların özelliklerine göre şekillenir. Karakterlerin yolculuğu Güney Su Kabilesi'nde başlar. Burada halk bir şeyler üreten ya da toprağı ekip biçen bir halk değildir bilakis Ateş ulusunun teknolojisi karşısında ağır yenilgiler yaşamıştır. İlk sezon kahramanlarımızın uğradıkları tüm kentler Güney Su Kabilesi'nden farklı değildir: Teknolojiden uzak, doğaya yakın kentler. Doğa ve insan uyum içindedir, hayvanlarsa birer yoldaş. Diğer sezonlardaysa yavaş yavaş bu görüntü değişmeye başlar. Doğa ve insanın arası açılır. Teknoloji geliştikçe kentleşme olumsuz bir hâl alır. Kentlerin korunaklı olması ve teknolojinin kullanımı önceleri mükemmel gözükse de karakterlerimiz kentlerde yaşadıkça kentlerin kötü tarafları tek tek ortaya çıkar. Distopik metinlerde "Toplumsal yaşantının geçtiği mekânlar çoğunlukla devasa büyüklükte ve yüksek teknolojiyle donatılmış kentlerdir. Doğa, hayattan uzaklaştırılmış ve bir tür dışarı konumundadır." (Çelik 7). Modern olarak niteleyebileceğimiz bu kentler ve kentlerde geçen bölümler âdeta bir distopyayı andırır.

Son Hava Bükücü'de de distopik olarak adlandırabileceğimiz sezonlarda öncelikle doğa ve insanın arası açılır. Üretim yapan fabrikalar doğayı kirletir ve insanlar bu kirlilikten hasta olur. Hasta olan insanlar değil de üretim ön planda tutulur. Kent yaşamı içerisinde hayvanlar birer yoldaş olmaktan çıkar. Sirklerde ya da hayvanat bahçesinde tutulan hayvanları izlemeye başlarız. Oysa Aang'in yoldaşları Appa bir bizon, Momo ise bir lemurdur. Bu kentlerden birinde Appa kaçırılır ve sirke hapsedilir. Daha ilkel olan kentlerde onun bir birey olduğu vurgulanırken gelişmiş kentlerde ona bakış açısı tamamen değişir.

"Distopik romanlarda kapitalizm ve totaliterizm altında gelişen gözetim mekanizmaları, sınıflaşma, şirketleşme, kurmaca gerçekliklerin oluşturulması, hafıza kaybı, paranoya, propaganda, makinelerin hakimiyeti, ekolojik kirlenme, salgın hastalıklar, beklenmeyen sonuçlarıyla genetik deneyler ve izole toplum temaları kullanılmaktadır." (Çelik 15). Avatar’da da gelişmemiş olan toplumlarda güvensizlik sadece Ateş ulusuna karşı görünür bir duygudur. Bu toplumlarda, toplum içerisinde kişilerin birbirine karşı bir güvensizlikleri yoktur. Gelişmiş toplumlardaysa aksine güvensizlik kentin her yerine yayılmış bir şekilde karşımıza çıkar. Kentleşmenin getirdiği baskı insanların birbirlerine karşı güvensiz olmalarına sebep olur. Baskı öyle bir hâl alır ki otoriter toplumlarda görülen gerçeği çarpıtma, hayal pazarlama, sansür, beyin yıkama, yasak ve hapis gibi uygulamalar bu toplumlarda görülmeye başlar. Nitekim kahramanlarımız da savaşın yaklaştığını söylediklerinde toplumda savaşın konuşulmadığını görürler. Büyük bir çabayla yöneticiyi bilgilendirmek için uğraşsalar da başarılı olamazlar. Halk bütün gerçeklerden habersiz bırakılmaktadır. Hatta Prens Zuko'yu yakalamak için uğraşan Jet, Ateş ulusundan birilerinin ülkede olduğunu söylediği için yakalanıp beyni yıkanır.

Öte yandan Avatar'da yer alan kentlere baktığımızda ilkel ve teknolojik kentlerin çatışmasını görürüz. Doğayla uyumlu olan kabilelerde sarmaşıkların içindeki sudan yararlanarak onu bükebilen bireyler vardır. Bu kabilelerdeki insanlar doğayı tanıyan ve doğayı kullanabilen teknoloji yoksunu kişilerdir. Bu kabileler Ateş ulusunun teknolojisi karşısında çaresiz kalırlar. Teknolojiyi kullanabilen ve kendini Ateş ulusuna karşı korumayı başarmış olan gelişmiş toplumlar ise büyük bir distopyanın içinde resmedilirler. Bu açıdan değerlendirildiğinde animasyon bize doğa ile uyumun teknolojiden uzak olmasının kötü taraflarını gösterirken aynı zamanda teknolojinin kullanımının toplum içindeki tahribatı da göstermektedir denilebilir.

 

Karakterlerin İnşası: Aang, Katara, Sokka, Toph ve Zuko

Son Hava Bükücü'de uluslar dört elementin özellikleriyle şekillenirler. Bu uluslardan birisi Ateş ulusudur ve güçlerinin kaynağı güneştir. Bu ulustaki kişiler hırslı, tutkulu insanlardır. Bir diğer ulus ise Su ulusudur ve güçlerini aydan alırlar. Su elementi gibi uyum sağlama yetenekleri vardır ve birlik olarak kalabilirler. Toprak ulusu dayanıklı, iradeli kişiliktedirler. Hava ulusu ise dünyevilikten arınmış insanlardan oluşur. Esprili, hareketli, uçabilen kişilerdir. Her ne kadar uluslar bu şekilde sınıflandırılmış olsalar da seri boyunca karakterlerimiz kendi uluslarının özelliklerinden sıyrılarak ayrı birer karakter kazanırlar. Bu açıdan baktığımızda ulusların genel özellikleri tipken kahramanlarımız tip olmaktan sıyrılıp karakter olmaya evrilmektedirler. 

Aang on iki yaşında Avatar olduğunu öğrenir ve korkup kaçar. Hindu inancına göre Avatar, Tanrı Vişnu’nun yeryüzüne inmiş şeklidir. Vişnu, evrenin koruyucusudur. Dünyayı tehdit eden her tehlikede, onun bir Avatar’ı ortaya çıkar ve dünyayı kurtarır (Meric 497). Yani Aang dünyayı kurtarmaktan, evrenin koruyucusu olmaktan korkar. Bütün bunları göğüslemek için çok küçük olduğunun bilincindedir. Avatar'ın evrene denge getirmesi, Tanrı'nın yeryüzündeki görünümü olması düşünüldüğünde Aang mükemmel olmalı diye düşünebiliriz. Aang'in uçarı tavırları, şakaları, kıskançlığı hatta yalan söylemesi bu mükemmellik algısını ortadan kaldırır. “Çocuk kitaplarındaki karakterler erişilmez ve kusursuz olmamalı, gerçek yaşamdaki gibi eksikleri, zaafları olan kişiler olmalıdır.(…) (Çocuk) kitaplarda karşılaşacağı kusursuz karakterleri kendine uzak bulur, onlarla özdeşleşemez. Öykü ya da masalı içselleştiremez. Eksikleri olan, beceriksiz karakterleri daha çok sever, onlarla kolayca özdeşleşir” (Ural 47). Aang karakterinde de diğer karakterlerde de bu özellik göze çarpar. Aang diğer karakterler gibi anlatı içerisinde kendini bulur ve aslında Avatar olma durumunu yeniden inşa eder. Ateş ulusu kralını öldürmesi gerektiğini söyleyen herkese karşı çıkar, kendinden önceki Avatarlara danışır. Kendinden önceki Avatarlar ona öldürmesi gerektiğini söyleseler de o öldürme edimini tüm öğretilere aykırı bulup reddeder. Ateş Kralı’nı öldürmeden savaşı kazanmanın bir yolunu bulur ve kendinden öncekilerden farklı bir Avatar olur.

Sever ve Aslan tarafından yapılmış bir araştırmada çocuk eserlerinde "erkekler etkin (aktif) olma, cesaret, zekâ, başarı, yetenekli ve bağımsız olma gibi özellikleriyle ön plâna çıkarılmıştır. Erkekler içinde çeşitli meslekler içinde bir cinsiyet rolü sunulurken, kadın karakterler çoğunlukla anne ve eş olarak ev içerisinde ya da geleneksel kadın mesleklerinde gösterilmiştir." (Sever, ve Aslan 692). Son Hava Bükücü'ye toplumsal cinsiyet rolleri açısından bakıldığındaysa geleneksel anlayışa uygun cinsel kimliklere yer verilmediği görülür.

Katara on dört yaşında bir su bükücüdür. Diğer karakterlere göre daha olgun ve anaçtır. Katara korumacı hâlini zaman içerisinde esnetir. İyi bir su bükücü olabilmek için elinden geleni yapar ve emek harcar. Sonundaysa kan bükebilen ve iyileştirici güce sahip bir bükücü olur. Bir diğer kadın karakterimiz Toph ise on iki yaşındadır ve toprağı bükebilmektedir. Görme engelli olan Toph topraktaki titreşimleri duyabilmesi sayesinde gözlerinin eksikliğini hissetmez. Katara ne kadar anaçsa Toph da o kadar bencildir. Katara'nın değişimi gibi Toph da değişim gösterir ve bencilliğinden sıyrılır. Sokka ise bükme gücü olmayan bir kahraman olarak karşımıza çıkar. Sokka'nın kadınlara bakış açısı ilk başlarda oldukça cinsiyetçiyken değişim gösterir. Fiziksel gücüne güvendiği ve Suki'yi kadın olduğu için küçümsediği bir sahnede ona yenilir ve bu yenilgiyi kabul ederek ondan ders almak ister.

En büyük değişimlerden birisini gözlemlediğimiz karakter ise Zuko'dur. Zuko Ateş Kralı’nın oğludur. Bir toplantıda generallerden birisinin sözünü keserek saygısızlık eder ve düelloya çağrılır. Düello sırasında karşısında general değil babası vardır. Babası ile dövüşmeyi reddeder ve babası onun yüzünün bir kısmını yakar. O zamandan sonra sürgün hayatı yaşayan Zuko Avatar'ı bularak onurunu kurtarmaya çalışır. İlk başlarda kötü olarak niteleyebileceğimiz Zuko zamanla olgunlaşır. Avatar'ı öldürdüğü sanılarak onurunu kurtarır fakat bir türlü istediği huzuru bulamaz. Amcasının da yol göstermesi sayesinde varlığının Avatar'a yardım etmek olduğunu anlar. Karatay'a göre "Hikâyede sadece bir yolla betimlenen karakter derinlikten yoksunlaşır. Sadece bir boyutu sunulmuş ya da bir özelliği aşırı vurgulanmış olur. Bu da hikâyedeki sonucun “kalıplaşmış yargı” olmasına neden olabilir” Karatay (2011). Zuko'nun karakterinin inşası farklı yollarla betimlendiği için  animasyonun sonunu kalıplamış yargıdan uzaklaştırmaktadır. 

Sonuç olarak hikâyeyi oluşturan yer, zaman ve olayları birbirine bağlayan en önemli unsur kişilerdir. Foster'a göre kişiler düz ve boyutlu diye ikiye ayrılır “Düz kişiler, basit bir yapıya sahiptirler ve tek bir düşünce ya da nitelikten oluşmuşlardır. Okuyucu onları kolayca tanır ve hatırlar. Boyutlu kişiler psikolojik derinlikleriyle dikkati çekerler." (Forster’dan aktaran: Tekin 108). Avatar: Son Hava Bükücü'de de kahramanlarımız ilk olarak bize düz kişiler olarak verilir. Zamanla kahramanlar boyutlu kişilere dönüşür. Avatar'da idealize edilmemiş, değişim gösteren kahramanlar gerçeklik açısından iyi birer örnek olarak karşımıza çıkarlar. Kentlerin ise doğa ile uyumlu ve teknoloji ile donanmış olmak üzere temelde iki biçimde karşımıza çıktığı görülür. Topyekûn bir güzelleme ya da topyekûn bir eleştiri yapılmadan seyirciye iki kent türü de aktarılır. Avatar: Son Hava Bükücü’de kentlerin olumlu ve olumsuz yönleri bir arada verilmiş, izleyiciye doğru veya yanlış olan dikte edilmemiştir.

 

Kaynakça

Çelik, Ejder. (2015). “Distopik romanlarda toplumsal kurgu”. Sosyoloji Araştırmaları Dergisi 18 (2015): 57-79.

Karatay Halit. Çocuk edebiyatı metinlerinde bulunması gereken özellikler: Kuramdan uygulamaya çocuk

edebiyatı el kitabı. Ankara: Grafiker Yayınları, 2011.

Lesnie, Andrew. (Yön.) Avatar: Son Hava Bükücü. ABD: Nickelodeon, 2010.

Meriç, Cemil. Bir dünyanın eşiğinde. İstanbul: İletişim Yayınları, 1998.

Meriç, Övünç. “Avatar Son Hava Bükücü: animasyon serileri ve Yaratıcılık üzerine bir inceleme”. Erciyes İletişim

Dergisi 3(2013): 2-12.

Sever, S. ve Aslan C. “Çocuk edebiyatı yapıtlarında karakter çerçevesinin oluşturulmasında cinsiyet rollerinin

sunuluşu”. III. Ulusal Çocuk ve gençlik Edebiyatı Sempozyumu Bildiri Kitabı Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi, 2012: 691-702.

Tekin Mehmet. Roman sanatı, romanın unsurları. Ankara: Ötüken Neşriyat, 2012. 

Ural, Serpil. Çocuk edebiyatı. Ankara: Eğiten Kitap, 2013.