Dosya

Mıstık’ın Ekolojik Antikapitalist Bilim Kurgusu: Uzay Çocukları

Mıstık’ın çocuk okurlar tarafından sevilmiş ve benimsenmiş olması bir başarı şüphesiz.

Fatih Erdoğan diyor ki: “Mıstık benim çocukluğumun çizeriydi.[1]” İki nesil sonrasının, seksenlerin çocuğu olarak ben de bunu söyleyebilirim; “Mıstık çocukluğumun çizeriydi.” Çocukken evde bulduğum kapaksız, sayfaları eksik, 1967 basımı, Esin Talu’nun derlediği Çocuklar İçin Görgü kitabını sırf Mıstık’ın çizimleri için karıştırır dururdum. Kitabın eksiksiz tam hâlini yıllar sonra bulup edindiysem yine Mıstık’ın çizimleri hatırınadır. Türkiye’de üç dört farklı kuşağı çizgisiyle etkilemiş, farklı kuşaklardan çocuk okurların sevgisini ve beğenisini kazanmış bir çizer Mustafa Eremektar (1930-2000) namı diğer kendine imza olarak seçtiği adıyla Mıstık.

Mıstık’ın çocuk okurlar tarafından sevilmiş ve benimsenmiş olması bir başarı şüphesiz. Bu başarının arkasında onun muzip, sevimli, cana yakın üslubu kadar neredeyse yarım asra yaklaşan sanat hayatında ısrarla ve özellikle çocuklar için çizmesinin de payı var. Bizde çizgi romanın daha çok yetişkinler için üretildiğini göz önünde bulundurursak Mıstık’ın ısrarı ve çocuklar için yaptığı çizgi romanlar, ele alınıp incelenmeyi hak ediyor.

Mıstık, çocuklar için iki uzun soluklu çizgi roman üretmiştir: Uzay Çocukları ve Bizim Ali. Uzay Çocukları, çocuklar için üretilmiş bir bilim kurgu çizgi romanı olarak uzun soluklu oluşuyla benzerlerinden ayrılır. 1977 yılında Milliyet Çocuk’ta çizmeye başlar Mıstık, Uzay Çocukları’nı. Toplam on sekiz macera çizer.[2] Uzay Çocukları’nın dönemin çocuk okurları tarafından heyecanla takip edildiğine dair birçok tanıklık var.[3] Mıstık’ın kendisi de çizgi roman çalışmalarını ayrı bir yere koymaktadır: “Bunların içinde en çok Uzay Çocukları’nı, Taş Devri Kişileri’ni ve Bizim Ali’yi severim.[4]Uzay Çocukları’nı çizgi film yapmak istediğini söyleyen Mıstık, çizgi filmle çizgi roman arasında da bir bağlantı kurmaktadır: “Çizgi romanlar da bir çeşit çizgi filmler sayılabilir.”[5] Sinema için reklam çizgi filmleri üreten Mıstık, çizgi romanlarına çizgi filmlerin canlılığını taşımıştır. Onun çizgisinin çocukları cezbetmesinin bir sebebi de belki budur. Mıstık’ın Uzay Çocukları’nın bazı maceralarını sonradan kitaplaştırması, onun çocuklar için çizgi roman işini severek ve ciddiyetle yaptığını göstermektedir.

Bugünden bakıldığında Uzay Çocukları ve Bizim Ali çizgi romanları bize yer yer fazla öğretici ve pedagojik gelebilir. Levent Cantek’e göre Uzay Çocukları, “bazen sıkıcılık raddesinde pedagojik[6]”tir. Şüphesiz Mıstık, çizgi romanı birtakım değerleri çocuklara iletmek için kullanır. Fakat değer aktarımını ön planda tutmuş olsa da Mıstık, bilim kurgu evreni içerisinde merak, gizem ve macera unsurlarının hakkını verir. Uzay Çocukları’nın dili, ansiklopedik aktarım, sert bilim kurgu ve masalsı fantastik öykülemenin karışımıdır. Bu karışımın içinde bazı sahnelerde bilim kurgusal yabancılaştırma unsuru çocuğa göre diyebileceğimiz bir çizgiyle güçlü bir şekilde iletilir. Uzay Çocukları’nın esas hikâyesi ve karakterler, bize yetmişli yılların başlarında Milliyet Çocuk Dergisi’nde de yayımlanmış olan başka bir çizgi romanı hatırlatır; Uzaylı Robinson Ailesi. Bu, altmışlarda ve iki binlerde birer TV dizisine, doksanlarda bir sinema filmine de ilham vermiş olan Amerikan menşeli bir çizgi roman serisidir.[7] Bu seride de uzayda kaybolan ve Dünya’yı bulmaya çalışan bir ailenin macerası anlatılır. Mıstık, Uzaylı Robinson Ailesi’nden ilham almış olabilir. Fakat uzayda kayıp aile teması için oradan ilham almış olsa bile Mıstık, özgün karakterler ve yepyeni maceralar yaratmıştır. Mesela Uzay Çocukları’nda aileyi taşıyan organik uzay gemisi “Gezgin Mantar” tamamen Mıstık’ın buluşudur ve Mıstık’ın çizgi romanındaki aile Dünyalı değildir. Kahramanlarımız, “Sevgi Gezegeni” adlı ütopik bir gezegende yaşamaktadırlar. Seri boyunca kaybettikleri kendi gezegenlerini arayacaklar, bu sırada da uğradıkları gezegenlerde karşılaştıkları sorunları çözerek çeşitli maceralar yaşayacaklardır.

Uzay Çocukları’nda sürekli işlenen belli değerler vardır. Bilgi, bilmek, öğrenmek, merak, sevgi, barış yüceltilir, bunların karşısında maddi kazanç hırsı, savaş, kibir olumsuzlanır. Bilgin ailesinin yaşadığı Sevgi gezegeninin iki güneşi vardır; bu yüzden Sevgi’nin sakinleri uyku nedir bilmezler. Uyumak neredeyse olumsuz bir eylemdir. Belki de Sevgi’nin insanları hiç uyumayıp sürekli öğrendikleri, çalıştıkları için her açıdan gelişmiş bir uygarlık kurabilmişlerdir. Hem teknolojik açıdan ileri hem de savaşın olmadığı bir uygarlık ütopyası söz konusudur burada. Daha ilk macerada sömürücü Para Babası’ndan kurtardıkları Turistik Gezegen’in sakinleri kahramanlarımıza şöyle teşekkür eder: “Özgürlüğümüzü bilginizin gücüne borçluyuz. Sizi hiç unutmayacağız” (44). Bilgin Ailesi, sahip olduğu bilimsel bilgi ve bu bilginin getirdiği teknoloji sayesinde karşılaştığı her sorunun üstesinden gelebilmektedir. Fakat onlar aynı zamanda erdem sahibi varlıklardır. Kaybettikleri dünyalarını ararken gittikleri gezegenlere de uygarlık ve uygarlığa dair değerleri götüreceklerdir. Yine bu ilk maceradan itibaren Mıstık, en karmaşık sosyoekonomik ve sosyopolitik meseleleri, çocuklar için anlaşılır hâle getirir, kendi bilim kurgu evreni içinde bu meseleleri hikâyelerin birer parçası kılar. Bilmenin yüceltildiği en tipik sahnelerden biri Taş Devri macerasındadır. Bu macerada gelişmiş insanlar tarafından kendi gezegeninden alınan ayı Umbor bir bilgisayara bağlanır ve beynine bilgi yüklenir. Kaza sonucu Umbor’a hesaplanandan daha fazla bilgi yüklenecektir (5). Aslında bildik bir bilim kurgu motifi kullanılmıştır burada. Kökleri on dokuzuncu yüzyıldaki fütüristik karikatürlerden[8] Matrix’e uzanan bir bilim kurgusal hayaldir bu: Bilgiyi makineden doğrudan doğruya insanın beynine nakletmenin mümkün olması. Mıstık’ın kurgulayıp çizdiği sahnede, aşırı bilgi yüklemesine maruz kalan ayı Umbor’un yüzünde son derece mutlu bir ifade olması dikkat çekicidir. Bilginin ve öğrenmenin sonu yoktur. Henüz sanal bilgi otoyolları kurulmamış, çocuklar bilgi ve imaj bombardımanına maruz kalmamışlardır. Mıstık, nahiftir, iyimserdir. O, Fikret’in bir gün fennin/bilimin siyah toprağı altın yapacağı[9] inancını paylaşmaktadır sanki. Mıstık’ın bilim kurgusu, Asimovcu bir anlayıştadır diyebiliriz: Bilim bütün sorunları çözecek ve insanlığın mutlu bir geleceğe doğru ilerlemesini sağlayacaktır. Bilime duyulan bu güven, bu aydınlanmacı ideal, cumhuriyet ulus devlet ideolojisinin de temel ayaklarından biridir. Edebiyatımızda çocuklar için yazılan bilim kurgu metinlerinde rastladığımız bu bilimci tutum, Uzay Çocukları’nda da görselleşerek dile gelmektedir.

Öte yandan Sulu Gezegen macerasında farkında olmadan Tevfik Fikret’in bilimperest tavrına karşı bir eleştiri geliştirir. Mıstık, bilimi ve teknolojiyi yüceltirken ekolojik yıkıma karşı da içten bir duyarlılıkla okurlarını uyarır. İlgili sahneyi anlatmadan önce, sürekli kahramanlarımızın karşısına çıkan Para Babası’nın nasıl bir tip olduğuna bakalım: Para Babası, maddi kazanç hırsıyla hem diğer canlıları hem de doğayı sömüren değer tanımaz bir tiptir. Para Babası aslında kapitalist kâr ve sömürü anlayışının karikatürleştirilmiş bir temsilidir hatta onunla ilk karşılaştığımız macerada vampir dişleri vardır. Para Babası’nın kan emici sömürgenliğini bu iki sivri dişle gösteren Mıstık, sonraki maceralarda bu ayrıntıdan vazgeçecektir. Bilgin Ailesi’nin temsil ettiği ne kadar insani ve uygar değer varsa Para Babası bunların zıddıyla donanmıştır. Sulu Gezegen’de denizin dibinde hava alsın diye kapatıldığı akvaryumda yemesi için ona altın ve başka mücevherler sunulur. Sulu Gezegen’in canlıları onun altına verdiği değeri görünce gıdasının altın olduğunu zannetmişlerdir.[10] Neticede Para Babası, altını yiyemeyecek ve yanındaki maymunsu yaratıkların yiyeceklerini altınla satın alma girişimi de olumsuz sonuçlanacak böylece aç kalacaktır. Yani asıl değerli olan toprak ve toprağın üstünde yetişenlerdir. Bilimin kendi gücünü göstermek için toprağı altına çevirme çabası anlamsızdır. Mıstık, aynı maceranın başka bir sahnesinde bilim kurgunun yabancılaştırma tekniğini ustaca kullanır. Akvaryumun dışındaki uzaylı bir yaratıkla bakışan Para Babası, “Hıh, hayvan bunlar!” derken denizanasına benzeyen zeki yaratık da Para Babası için “Hıh! Hayvan bu yaratık!” demektedir. Mıstık, burada sadece Para Babası üzerinden insanoğlunun anlamsız ve yıkıcı hırslarını hicvetmez; evrende kendini merkeze koyan insanın konumunu da tartışmaya açar. Uzay Çocukları’nda ve daha sonra Bizim Ali’de Mıstık’ın asıl güçlü tarafı, ekolojik duyarlılığıdır. “Çılgın Bilgin” macerasında da kibirli ve ahmak bir çılgın bilim insanı modeli üzerinden insanın kendini merkeze koyan bu yıkıcı tutumunu eleştirmeye devam edecektir.[11] Fakat “Çılgın Bilgin” macerasında toptan bir bilimcilik eleştirisi yoktur. Tek bir kişinin yanlış ve ahmakça tutumu, gezegenin mahvına sebep olacaktır. Özel hayatında da tabiata karşı duyarlı olan ve çevre yıkımının endişesini taşıyan Mıstık, bunu sanatına ve çocuklar için ürettiği çizgi romanlara, masalsı öykülere taşıyacaktır büyük bir duyarlılıkla. Çizime nasıl başladığını anlatırken, “İçgüdüsel bir yaklaşımla örnek olarak doğayı seçmiştim.” demektedir. Uzay Çocukları’ndaki ekolojik bilinç, çevre yıkımına dair sorunlar ve bu sorunların çözümüne dair öneriler, erken diyebileceğimiz tarihte çizginin diliyle somutlaşır.

“Ağaçların Öcü” macerasında insanlar yaşadıkları gezegeni tahrip ederek uygarlığın sonunu getirmişler ve ilkel bir yaşam sürdürmeye başlamışlardır. (Hikâyelerdeki ilkel-modern, geri-ileri karşıtlığı zaman zaman keskin ve şematiktir.) Bu arada ayaklanan ağaçlarla insanlar arasındaki savaş da sürmektedir.[12] Kahramanlarımız ağaçlarla insanları barıştırarak gezegenin yeniden canlanmasını sağlayacaklardır. “Ağaçların Öcü”nde önerilen çözümse gayet açıktır: İnsanoğlu kendi varlığını sürdürmek istiyorsa yaşadığı gezegenle barışmalıdır.

Çocukluğumda Uzay Çocukları’na yetişemedim fakat seksenli yılların sonuna doğru Kumbara Dergisi’nde yayımlanan Bizim Ali’yi büyük bir zevkle okuduğumu hatırlıyorum. Bizim Ali maceralarında da aynı ekolojik duyarlılık sürmektedir. Hatta Mıstık, bir crossover[13] yapar; Uzay Çocukları dünyamıza gelerek Bizim Ali ile birlikte Güneş Sistemi’ne açılırlar. Bu ortak maceralardan birinde birlikte Venüs’e seyahat eden Bizim Ali ve Uzay Çocukları, küresel ısınmaya dikkat çekerler. Mıstık, küresel ısınma yerine Venüsleşme kavramını kullanır. Kumbara Dergisi’nin 1989 Temmuz-Ağustos sayısında yayımlanan bu macera, yayımlandığı tarih itibariyle çizerimizin, bugünkü kadar popüler olmadan önce bu meseleyi işlediğini göstermektedir. Mıstık’ın Uzay Çocukları çizgi romanı özellikle ekolojik bilinci ve duyarlılığı görselleştirmesiyle hatırlanmayı ve değerlendirmeyi hak etmektedir.

Not: Uzay Çocukları’nın altı macerasını https://www.uzaycocuklari.com/ sitesinden okudum. Siteyi hazırlayan Mustafa Eremektar’ın oğlu Uygar Eremektar’a teşekkür ederim. Diğer maceraları da merakla bekliyoruz.

 

Kaynakça

Belge, Fatma Batukan. “Tablet Kuşağına Dijital Çizgi Roman”. Aydınlık Gazetesi (6 Nisan 2017).

https://www.aydinlik.com.tr/kultur-sanat/2017-nisan/tablet-kusagina-dijital-cizgi-roman

Cantek, Levent. “Mıstık”. http://derinhakikatler.blogspot.com/2015/08/mstk.html

Eremektar, Mustafa. Kırk Yılda Bir, Mıstık’tan Karikatürler. İstanbul: Kırmızı Fare, 1988.

Mıstık. Bizim Ali ve Uzay Çocukları, İstanbul: Türkiye İş Bankası, Kumbara (Temmuz-Ağustos 1989).

Karakiya, Yıldıray. Çocuk Dergileri ve Milliyet Çocuk. Birdolapkitap (14 Eylül 2012).

http://www.birdolapkitap.com/2012/09/14/cocuk-dergileri-ve-milliyet-cocuk/

Ermektar, Mustafa, Röportaj: “Çizgide Yaşayanlar: Mıstık”, 7Renk Yapım, https://www.youtube.com/watch?

v=4S6HbiI43RY

https://www.altevren.net/crossover-ve-event-nedir/

https://en.wikipedia.org/wiki/Space_Family_Robinson

https://www.mistiknet.com/

https://www.uzaycocuklari.com/

 


[1] Eremektar, Mustafa. Kırk Yılda Bir, Mıstık’tan Karikatürler. “Arka Kapak Yazısı”. İstanbul: Kırmızı Fare, 1988.

[2] Belge, Fatma Batukan. “Tablet Kuşağına Dijital Çizgi Roman”. Aydınlık Gazetesi (6 Nisan 2017). https://www.aydinlik.com.tr/kultur-sanat/2017-nisan/tablet-kusagina-dijital-cizgi-roman

[3] Çizgi roman forumlarında veya başka mecralarda o dönemin çocukları olan yetişkinler Uzay Çocukları’nı heyecanla hatırlıyorlar; Yıldıray Karakiya’nın tanıklığını örnek vereceğim: http://www.birdolapkitap.com/2012/09/14/cocuk-dergileri-ve-milliyet-cocuk/

[4] Eremektar, Mustafa. Kırk Yılda Bir, Mıstık’tan Karikatürler. “Önsöz”. İstanbul: Kırmızı Fare, 1988.

[5] “Çizgide Yaşayanlar: Mıstık”, https://www.youtube.com/watch?v=4S6HbiI43RY

[9] “Bir gün yapacak fen şu siyah toprağı altın,/ Her şey olacak kudret-i irfanla... inandım.”, Tevfik Fikret, Haluk’un Amentüsü.

[13] “Crossover, birden fazla dergiyi/karakteri/evreni/konsepti kapsayan bir hikayedir.”, https://www.altevren.net/crossover-ve-event-nedir/