Dosya

Mavi Çocuk’un Siber Kumandasıyla Hakikatin Yeniden İnşası

Mavi Çocuk adlı eseri de neredeyse tüm dünya meselelerini gündemine alan ve bunların çözümünü konu edinen bir anlatıdır.

“Olanlar hep olmuştu,

olacak olanların da olmaması için

bir neden yok gibiydi.”

(Kafamın İçinden Masallar)

Geçtiğimiz haziran ayında dünya hayatına veda eden Mevlâna İdris Zengin, çocuk edebiyatı kategorisinde ürettiği kitapların sıra dışı içerikleri ile akıllarda kalmayı başarmış bir yazar-şairdir. Gerisinde sayıca çok eser bırakan yazarın kurmaca evreninin kilit konuları ana hatları ile bellidir. Kısaca dünya yüzündeki sorunlar diye niteleyebileceğimiz başta savaş, açlık, iklim krizi olmak üzere birçok meseleyi odağına alan yazar, kurgulamalarında çeşitli vesilelerle bunları önlemenin yollarını arar. Mavi Çocuk adlı eseri de neredeyse tüm dünya meselelerini gündemine alan ve bunların çözümünü konu edinen bir anlatıdır. Fransız felsefeci Jean Baudrillard’ın hipergerçeklik dediği olgunun geniş yer bulduğu eser, bu gerçekliğin özel bir çocuk olan Mavi Çocuk’un icadı siber kumandayla bir ütopyaya evrildiği başka bir hakikatin inşasını okuruna sunar.

Baudrillard’ın Kötülüğün Şeffaflığı eserindeki görüşüne göre, hipergerçeklik kurgu ile gerçeklik arasında yer alan çizginin tamamen ortadan kalkmasıdır (23). Bugünün toplumsal yapısına bakıldığında düşünürün ifade ettiği gibi sosyal medya araçları tarafından düşüncelerin, değerlerin ve hatta duyguların bile dijital hâle gelmiş olduğu, bilinen tüm soyut ifadelerin de birer göstergeye dönüştüğünü görmekteyiz. Tıpkı Mavi Çocuk’ta tüm dünya vatandaşlarının televizyona hapsedilmesi gibi: “Bir çizgi film ile bir caz konseri, bir haber programı ile bir komedi filmi aynı kayıtsızlık ve dikkatle izlenebiliyor, bir futbol maçı ile bir naklen savaş görüntüsü benzer bir heyecanla algılanabiliyordu” (Zengin 11).

Hipergerçek bir evrende “televizyon”, artık hayal kurmayan, düşlemeyen ve gerçekle de hiç ilgisi olmayan bir görüntüden ibarettir (Baudrillard 32). Bu kara kutu sarhoşluğunun (56) ve teknolojinin yaygınlık kazanarak herkesi etkilemeye başlayarak insanları gerçeklikten kopuk hâlde yaşamaya mahkûm etmesini Baudrillard “çağdaş yabancılaşma” olarak yorumlamıştır (Tüketim Toplumu, 244).  Bu yabancılaşmayı yoğunlukla gözlemleyen kitap kahramanı Mavi Çocuk,  televizyon kumandasının zap özelliğinden ilhamla özel bir kumandanın icadı üzerine çalışır (Zengin 13). Siber kumanda adını verdiği bu cihazın icadıyla küresel bir barışın tesisine girişir. Burada sibernasyon kelimesinin anlamı üzerinde durmakta yarar var: Sibernasyon; “güdüm biliminden yararlanarak özellikle fabrikalardaki üretimin bilgisayarlar yardımıyla denetimine verilen addır”.[1] Mavi Çocuk da bilişim teknolojileri yardımıyla en büyük fabrika olan dünyanın tuşlarla denetim sistemini kurar (Zengin 15). Bu karmaşık iletişim sisteminin etki alanı içine tüm dünya halkı girer (16). Siber kumanda mavileştirilmiş som gümüşten yapılmış, dokuz farklı renkteki dokuz tuş, volüm artırma ve eksiltme tuşlarından oluşan bir cihazdır. Pilini ve ana enerjisini Mavi Çocuk’un kalbinden, vicdanından ve aklından yayılan akımların sinerjisi oluşturur (16).

Yaşadığımız çağda savaş kavramı bile gerçekliğini kaybetmiştir. İnsanlar, evlerinde yemek yerken izledikleri dizi ve filmler gibi savaşları izler bir hâle gelmiştir (Baudrillard, Sessiz Yığınların…, 31). Bu nedenle Mavi Çocuk kumandanın ilk tuşu olan mavi renge bastığında dünyaya sakinlik ve iyilik enerjisi yayılır. İnsanların taşıdığı saldırganlık ve öfke duyguları yok olur. Bir matador elindeki şişi boğaya saplamak yerine onu otla beslemeye başlar. Yine bir bahçe sahibi elmalarını çalan çocukları pataklamak yerine onları öpüp güzel sözlerle evlerine gönderir (Zengin 17). Savaş uçakları bomba bırakmaktan vazgeçer ve yeni bir hakikatin inşası adına ilk adım atılmış olur (18).

Kötülüğün Şeffaflığı’nda yoksunluk hiçbir zaman feci değildir, öldürücü olan doygunluktur: Doygunluk, aynı zamanda bir tetanos durumu ve durgunluk durumu yaratır, der Baudrillard (34). Bu sebepten insanların acilen yaşananların farkına varması gerekmektedir. Mavi Çocuk bu defa siber kumandanın ikinci tuşu olan beyaz renge basarak bencillik gerçeğini yok eder (Zengin 18).  Fakirlik ve açlık konusunda da beyaz tuş aktif şekilde zengin ülkelerin yoksul ülkelere, zengin insanların yoksul insanlara maddi yardımını sağlar. Hatta Mavi Çocuk beyaz tuşun volümü artırdığında dünya yüzünde mal varlığının tümünü bağışlayan insanlar belirir (18). Kumandanın üçüncü tuşu olan yeşil renkli buton ise merhamet enerjisini bütün yeryüzüne yayar (19). Kırmızı tuş, mekanik ve botanik etkileşimini gerçekleştirerek askerî üsleri bahçeye, savaş uçakları ve tankları meyve yüklü ağaçlara, savaş gemilerini eğlenceli havuzlara, top, tüfek ve tabancaları da birer çiçeğe dönüştürür (19).

Sarı tuşa gelince, bu tuş iklim dengesini sağlarken eflatun tuş natürel içerikle ilgilidir (20). İnsanın yok edilişinin, tohumlarının yok edilişiyle başladığını varsayan Baudrillard,  (Kötülüğün Şeffaflığı 60) sadece en son biyolojik araştırmaların değil; bütün araştırmaların bu tür bir genetik ikameyi gerçekleştirmeye, cinsel ilişkiye girmeyen küçük aygıtların çizgisel parçalara ayrılarak üremesini, klon hâline gelme ve döllenmesiz tomurcuklanmasını gerçekleştirmeye yönelik olduğunu vurgular (13). Klonlama, esasında anne gibi babayı da ortadan kaldırır; genlerinin birbirine girmesini, farklarının karmakarışıklığını, özellikle de döllenmenin ikili eylemini köklü biçimde ortadan kaldırır (111). Böylece insanlık için bilimsel ilerleme gibi görünen klonlama sisteminin bir imha işlemi olduğunu belirtmiş olur. Mavi Çocuk’da da kopya kuzu Dolly dâhil tüm kopya varlıkların kaybolmasını sağlayan bu eflatun tuş sayesinde muhtelif hormonlarla anormalleşen bütün meyve ve sebzeler aslî tatlarına geri döner (Zengin 20). İnsanoğlu hapsolduğu bu kopya düzenin alaşağı edildiği ütopik hakikatlerden birine daha böylece kavuşur.

Yeniden yapılanan Dünya için geriye son üç tuş kalır. Bunlardan ilki yeryüzüne sanat ve estetik enerjisi yayan turuncu tuştur. Mavi Çocuk bu tuşa bastığında dünya yüzündeki çirkin mimari güzelleşir. Bu noktada yazının izleği boyunca fikirlerine başvurduğumuz Baudrillard’ın trans-estetik kavramına da değinmek gerekir. Sanata dair gözlemlerini bu kavram başlığında ifade eden düşünür, göstergelerin sonsuza değin hızlı çoğalmasından, geçmiş ve güncel biçimlerin yeniden kullanıma sokulmasından dolayı sanatın ruhunun yok olduğunu savunur. Sanatın; her yerde sahteye, simülasyona ve açık artırmaya maruz kalan tehlikeli bir ticarileşme içinde olduğunu vurgular (Kötülüğün Şeffaflığı 19-23). Bu durumun farkında olan Mavi Çocuk turuncu tuşla çirkin binaları, meydanları, şehirleri, sözleri, arabaları, müzikleri, heykelleri yeniden biçimlendirir (Zengin 20).

Son bakışı temsil eden su rengi şeffaf tuş, herhangi bir şikâyet konusunun kalmadığı masalsı bir dünya düzeni tesis eder. Adaletin mükemmel işlediği bir düzendir bu. Geriye bir tek siyah tuş kalır (22). Renk düzleminde tuşlar ve sembolize ettiği değişimlerin örtüştüğü bir düzlem kurulan anlatıda son tuşun özellikle siyah seçilmesinin bu noktada ayrıca anlamlı olduğunu düşünüyorum. Zira, anlatıda insanın içindeki kara deliğin, yani merak duygusunun temsili olan siyah tuş geleceğe ışınlanmaya sebebiyet veriyor:

“Nereden, kaç bin yılda gelmişti ki o uzay kaplumbağası çocuğun yanına?

“Siyah tuşa basılmamalıydı!”

“Siyah tuşa basılmamalıydı!”

“Siyah tuşa basılmamalıydı!”

Neden o kadar meraklıydı?

Ve neden basmıştı ki o siyah tuşa…” (23).

Mavi Çocuk icat ettiği siber kumandasının son siyah tuşu ile kaç bin yıl uzaktan geldiği belli olmayan bir uzay kaplumbağasının üzerinde bulur kendini. Tüm anlatı boyunca özenerek inşa ettiği ütopik hakikat yine insani bir duygu olan merak nedeniyle tuhaf bir noktaya taşınır. Bu açıdan diyebiliriz ki yeryüzü ütopik bir hakikat düzenine taşınsa da insanın yapısı gereği bu mükemmelliği sürdüremez.

Sonuç olarak, Mavi Çocuk Mevlâna İdris’in kaleme aldığı, birçok felsefi konuyu bünyesinde barındıran ve Dünya’nın içinde bulunduğu açmazlara çözüm üretmeyi konu edinmiş önemli bir çocuk edebiyatı ürünüdür. Anlatıda hipergerçeklik kavramını odağına alan eser aslında başka bir hakikatin inşasına erişme çabasını temsil düzlemine taşır. Oldukça fantastik olan metin, yerküreyi cennete çevirme ideali taşıyan Mavi Çocuk’un bu ideali Dünya’da tesis ettiği anda merak duygusunu yenemeyerek tuhaf bir gerçeklikle buluşmasıyla son bulur. Yazarının ciddi bir felsefi zeminle kurguladığı Mavi Çocuk, çağın farkındalığına erişmek isteyen çocuk okur için anlamlı bir yolculuğu içinde barındırmakta.

 

Kaynakça

Baudrillard, Jean. Sessiz Yığınların Gölgesinde Ya da Toplumsalın Sonu. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 1991.

Baudrillard, Jean. Kötülüğün Şeffaflığı- Aşırı Fenomenler Üzerine Bir Deneme. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2004.

Baudrillard, Jean. Tüketim Toplumu. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2016.

Zengin, Mevlâna İdris. Mavi Çocuk.  İstanbul: Vakvak Yayınları, 2021.

 

[1]Bu tanım  https://sozluk.gov.tr açık erişim sitesinden alınmıştır.