Dosya

Evvel Zamana, Bugüne ve Geleceğe Ait Bir Seri: Taş Masalları

Taş Masalları, birbiriyle bağlantılı olan altı kitaplık bir seri olsa da içerik itibariyle farklı hikâye, oyun ve sorulardan oluştuğu için okura, serideki kitapları hem sırasıyla hem de karışık bir şekilde okuma imkânı sunmaktadır.

Taş Masalları, birbiriyle bağlantılı olan altı kitaplık bir seri olsa da içerik itibariyle farklı hikâye, oyun ve sorulardan oluştuğu için okura, serideki kitapları hem sırasıyla hem de karışık bir şekilde okuma imkânı sunmaktadır. Seri, ufak bir taşın kendisini yalnız hissetmesi ve canının sıkılması ile başlamaktadır. Masalın başladığı bu nokta mühimdir. Zira Taş Masalları, masal olma özelliğinin yanında her bir kitapta masal aracılığıyla anlatılan pek çok oyunu da beraberinde getirmektedir.

Masal, ilk akla gelen hâliyle çıkış noktası sözlü kültür olan ve bundan mülhem neredeyse sadece klasik anlatıları içine alarak o bilindik, “evvel zaman içinde, kalbur saman içinde” şeklinde başlayan tekerlemesiyle ünlenen bir tür olmanın yanında artık modernist edebiyatın ve gelişimine hızlıca devam etmekte olan çocuk edebiyatının imkânlarıyla bambaşka formlara bürünebilen bir tür hâlini almaktadır. Hem “evvel zaman içinde” diye başlayan hem de bu yeni masal tarzının oyunla birleşiminden oluşturulmuş yayıncılık ve bilhassa çocuk edebiyatı yayıncılığı alanında tecrübesi müseccel olan Erdem Yayınları’ndan altı kitaplık Taş Masalları serisi ise yayımlandığı tarihten yani 2016 yılından bu yana bu alanda önemli bir duruşa ve söyleme sahip eserlerin başında gelmektedir. Seri; Yalnız Taşın Masalı, Taşlangoz’un Masalı, Taş Oyunları, Afacan Taşların Masalı, İsimsiz Taşın Masalı ve Taşların Şarkısı kitaplarından oluşmaktadır.

Taş Masalları, birbiriyle bağlantılı olan altı kitaplık bir seri olsa da içerik itibariyle farklı hikâye, oyun ve sorulardan oluştuğu için okura, serideki kitapları hem sırasıyla hem de karışık bir şekilde okuma imkânı sunmaktadır. Seri, ufak bir taşın kendisini yalnız hissetmesi ve canının sıkılması ile başlamaktadır. Masalın başladığı bu nokta mühimdir. Zira Taş Masalları, masal olma özelliğinin yanında her bir kitapta masal aracılığıyla anlatılan pek çok oyunu da beraberinde getirmektedir. Okur, anlatıcının sorduğu sorulara cevap verebilmek için öncelikle kitaptaki gibi taşlarla bir oyun kurmalı ve yine topladığı taşlarla resimler yapmalıdır yahut hayalinde taşları oynatmalı, resimler çizmelidir. Çünkü kitabın sonunda sorulan ve aslında hikâyenin sonlanmadığını; bilakis okurun masalın sonundaki soruya vereceği cevap ile masalın tamamlandıktan sonra neticelenebileceğini ima edilmektedir. Bu durumun çeşitli işlevlere sahip olduğu aşikârdır.

Evvela, serinin okul öncesi yaş grubuna hitap ettiği düşünülürse, hayal gücü kullanılarak ulaşılan hatta okurun kendisinin yazdığı sonların ve bu vesileyle sona ulaşabilmek için verilen cevapların çocuklarda yaratıcılığı geliştireceği sonucuna varılabilir. Buna ek olarak kitapta kullanılan dilsel oyunlar da yine hayal gücünün, kelime dağarcığının ve bilişsel özelliklerin gelişimine katkı sağlamaktadır. Şöyle ki, kahramanları taşlar olan bu masallarda çeşitli dil oyunlarıyla kaplumbağa “taşlumbağa”, yine taştan yapılan robot “taşobot” veya masallardaki taş kahramanların yaşadıkları ülkenin adına “taşistan” denmesi, Çocuklarda Yaratıcılığın Gelişimi kitabında vurgulanan dil kullanımının aynı zamanda hayal gücüyle de ilgili olduğu (Singer  182) görüşünü ispatlar niteliktedir. Aynı zamanda masallarla birlikte gelen yaratıcı oyunlar ve olay örgülerinin dinamik yapısı, çocuğun bilişsel gelişimiyle birlikte duygusal gelişimine de katkı sağlamaktadır. Bu dilsel oyunların sağladığı bir diğer işlev ise Victor Şklovski’nin “Teknik Olarak Sanat” isimli yazısından yardım alınarak açıklanabilir. Zira Şklovski, algılamanın genel kuralına göre alışkanlık hâline gelmiş söz ve eylemlerin bir süre sonra otomatikleştiğinden bahsederek bu otomatikleşmesinin ancak sanat ve edebiyatın yardımıyla uygulanabilecek olan “farklılaştırma” tekniği ile dışına çıkılabileceğini söyler. Yani bu teknik bir nevi okurun, nesneleri, bulundukları bağlam dışında bir çerçeve ile görmesine imkân sağlamaktadır (76, 78, 83). Dolayısıyla Taş Masalları’nda da dilsel oyunlar vasıtasıyla, çocuk edebiyatının ve hitap edilen yaş grubunun sunduğu imkânlar çerçevesinde farklılaştırma tekniğinin uygulandığını söylemek mümkündür.

Taş Masalları’nın sağladığı başka bir imkân olarak ise hızla gelişen, dünyayı ve dünyalarımızı işgal eden teknolojinin önüne set çekiyor olmasından söz edilebilir. Örneğin yemek yedirilirken tabletten çizgi film seyrettirilen bebeklerle başlayan sürecin sonrasında yaş grubu ayırt etmeksizin tablet, telefon, televizyon vb aletlere olan bağımlılığa dönüştüğü bir dönemde Taş Masalları, uyguladığı yöntem ve tekniklerle her yaştan okuru ve hassaten çocuk okurlarla birlikte onların ailelerini dışarı çıkararak betondan kurtulmayı başarmış bölgelere göndermektedir. Oradan taşlar toplayarak doğa ile hemhâl olmalarını, ufak bir taşın dahi hakkının, canının, varlığının farkına varmalarını ve birkaç ufak taşla dahi olsa oyun oynayarak mutlu olmanın yollarını göstermektedir. Zira Neil Postman’a göre çocuk ve yetişkinlerin değerlerinin, üsluplarının birbirine karışmasının en belirgin göstergesi çocuk oyunlarının ortadan kalkmasıdır (164). Yaşanılan son yüzyılda bilhassa teknolojiyle birlikte gelinen nokta çocuğun elinde bulunan bütün doğal imkânları baltalamakta, yetişkinlerle arasındaki farkı ortadan kaldırmakta, hayallerini, iç dünyasını ve dolayısıyla sağlıklı bir birey olma yolundaki geleceğini elinden almaktadır. Fakat Taş Masalları, bütün bu olumsuzlukların karşısında durarak en azından çocuk okurun doğaya çıkmasını, hayal dünyasının gelişmesini sağlamaktadır.

Bütün bunlara ek olarak masal ve edebiyat incelemesi denildiğinde Vladimir Propp’un Masalın Biçimbilimi isimli ayrıntılı çalışmasına bakmak da yararlı olacaktır. Propp, çalışmasının kapsamının, “...olağanüstü diye adlandırılan ‘gerçek anlamdaki’ masallara uygulanabilir” (8) olduğunu dile getirmektedir. Dolayısıyla buradan bakıldığında Taş Masalları bu kapsamın içinde değilmiş gibi anlamlandırılabilir. Fakat biraz daha dikkat edildiğinde metinler arası ilişkiler bağlamında kadim anlatılarla kurulan bağlantılar Propp’un meseleye dahil edilebileceğini göstermektedir. Örneğin serinin beşinci kitabı olan İsimsiz Taşın Masalı’nda zorlukları aşarak isim almayı hak eden bir taş konu edilmiştir. Bu masalın atıfta bulunduğu hikâye şüphesiz Dede Korkut Hikâyeleri’nin içinde bulunan ve yaptığı kahramanlık sonucunda isim hakkı kazanan Boğaç Han’ın hikâyesidir. Bu da her iki anlatıda Propp’un halk masallarında belirlediği otuz bir işlevden örneğin on altıncısının yani, “Kahraman ve Saldırgan Bir Çatışmada Karşı Karşıya Gelir” başlığının bulunduğuna işaret etmektedir (54). Yani Taş Masalları, geleneksel anlatılardaki gibi bir üsluba sahip olmasa da ufak metinler arası ilişkilerle birlikte halk masallarında bulunan işlevler ışığında da okunabilecek çoğul, katmanlı, bereketli bir anlam dünyasına sahiptir.

Bu serinin özellikle okul öncesi okura hitap ettiği vakiyse de bir masalın çocuklar ve yetişkinler tarafından birlikte hem okunabileceğini hem anlatılabileceğini ve hem de bu vesileyle aslında okuma ve anlatma özeliğinin yanında masalın oynanabileceğini de gösteren çeşitli özelliklere sahiptir. Ayrıca metinler arası ilişki boyutuyla da kadim anlatıların yeni bir şekle büründürülerek yeni nesil okurla buluşmasını sağlamakta ve bunu, okuru masal karşısında etkin bir konumda tutarak başarmaktadır. Son olarak Taş Masalları serisinde illüstrasyonlar yerine görsellerde doğal taşların ve o taşlarla yapılan şekillerin kullanılmış olması, çocuk ve yetişkin okuru doğaya çıkarmayı başarıp ufak bir taşla dahi iletişime geçmesini sağlayabilmesi noktasındaki niyetinin ve yönteminin ne kadar isabetli olduğunu ispatlamaktadır. Dolayısıyla, Taş Masalları serisi, orijinal yöntemi, görsel ve teknikleri ile hem evrensel masal kültürüne yeni bir perspektif kazandırmakta hem de geleneksel anlatıların içeriklerini bambaşka anlatım şekilleri ile okura sunmaktadır.

 

Kaynakça

Dedem Korkut Kitabı. Haz. Orhan Şaik Gökyay. İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 2006.

Özkan, Ümit Yaşar ve Elif Konar Özkan. Taş Masalları. İstanbul: Erdem Yayınları, 2016.

Postman, Neil. Çocukluğun Yokoluşu. Çev: Kemal İnal. Ankara: İmge Kitabevi, 1995.

Propp, Vladimir. Masalın Biçimbilimi. Çev: Mehmet Rifat-Sema Rifat. İstanbul: Bilim/Felsefe/Sanat Yayınları,

1985.

Singer, Dorothy G. ve Jerome L. Singer. Çocuklarda Yaratıcılığın Gelişimi. Çev: Nurdan Cihanşümul. İstanbul:

Gendaş A.Ş., 1998.

Todorov, Tzvetan. Yazın Kuramı-Rus Biçimcilerin Metinleri. Çev: Mehmet Rifat-Sema Rifat. İstanbul: Yapı Kredi

Yayınları, 2005.