Kedilerin insanlarla ilişkisi tarih boyunca değişken ve netameli diyebileceğimiz bir rota izlemiştir.
“Kediler krallara bakabilir.”
İngiliz atasözü
“Bir kedi bile bir belediye başkanına bakmaktan sıkılabilir.”
James Joyce – Kedi ile Şeytan
Donald W. Engels, kedilerin tarihini incelediği Classical Cats: The Rise and Fall of the Sacred Cat başlıklı kitabının önsözünde, kedilerin tarih boyunca halk sağlığında, dinde, sanatta ve folklorda önemli fakat görmezden gelinen bir rol üstlendiğini belirtir. Öte yandan Engels, kedi dışında hiçbir hayvanın pagan inanışların izlerini modern Avrupa folklorunda ve geleneğinde dahi taşımadığını söyler (2). Kedilerin insanlarla ilişkisi tarih boyunca değişken ve netameli diyebileceğimiz bir rota izlemiştir. Klasik dönemde “sahiplerinin” evlerini ve ekinlerini zararlı haşerelere karşı korudukları için müşfik tanrılarla özdeş tutularak kutsal yaratıklar olarak kabul edilen kedilerin, kötülüğü defederek zor durumdaki insanlara yardım ettiklerine ve ayrıca insanların hayatlarına bolluk ve bereket getirdiğine inanılmıştır (Dale-Green, xv). Orta Çağ’da ise kedilere bakış olumsuz yönde bir dönüşüme uğramıştır. Cadılık ve kediler arasında bir ilişki olduğu kilise tarafından kabul edilmiş ve kediler cadı olduğuna inanılan sahipleri ile birlikte yakılmışlardır (Engels, 188).
*Bu yazının devamını, editörlüğünü Meryem Selva İnce'nin ve Havva Yılmaz'ın üstlendiği Metinlerarasılık, Yeniden Yazım ve Adaptasyon adlı eserde bulabilirsiniz.