Kritik

Ebeveynliğin Yeniden İnşası: Abur Cubur Canavarı

Aytül Akal’ın kaleme aldığı Abur Cubur Canavarı, Küçük Kahramanımız Bora’nın ergenliğe geçiş serüvenini ele alıyor. Ergenliği bir dönüşüm kurgusu içinde ele alan yazar, bu değişimi metaforik olarak okuyucuya sunuyor.

Aytül Akal’ın kaleme aldığı Abur Cubur Canavarı, Küçük Kahramanımız Bora’nın ergenliğe geçiş serüvenini ele alıyor. Ergenliği bir dönüşüm kurgusu içinde ele alan yazar, bu değişimi metaforik olarak okuyucuya sunuyor. Akal, ergenlik sürecinde çocukların psikolojik açıdan duygu durumlarını; iç dünyalarını; kendi bedenlerini keşiflerini; ebeveynlerine karşı eleştirel tutumlar sergilediklerini ve bireyselleşmenin başladığının altını çiziyor. Peki, Bora’ ya neler mi oluyor?

“Çocuk, yetişkinlerin mükemmel olmadığı gün ergen olur,

onları affettiği gün yetişkin olur,

kendini affettiği gün bilge olur”

(Alden Nowlan)

Abur Cubur Canavarı, Bora’nın kendisini keşfetmesiyle başlar. Anne ve babasının onu yedirme çabası sonucunda oldukça kilo almıştır. Annesi her zaman en sevdiği tatlıları, börekleri yaparken bir taraftan babası her akşam dondurmalar ve pastalarla Bora’yı karşılar. Bora durumdan şikâyetçi olmasa da artık aynaya baktığında vücudunun oldukça genişlediğini fark eder. Bir taraftan da sınıf arkadaşlarının “fıçı, top, topaç, ayı, suaygırı, fil, tulumba” gibi lakaplar takması onu oldukça üzmektedir. Bu durum üzerinde düşünmeye başlayan Bora, radikal bir kararla artık sağlıklı beslenmesi gerektiğini düşünür. Kararını açıklamak için anne ve babasını aradığında ise beklediği cevapları alamaz. Yemek yemesi gerektiğini ve akşama neler istediğini sormaya devam ederler. Ergenliğe girmeye başlayan Bora’nın ise artık radikal kararları vardır. Eleştirel düşünmeye ve durum değerlendirmesi yapmaya başlar:

İkisinin de aklı fikri beni doyurmaktaydı. Belli ki ikisinin de sağlıklı beslenme nedir, nasıl olur haberleri yoktu. Ama biraz düşününce… Ne annem ne de babam şişmandı! Bu, tuhaf değil miydi? Bu ayrıntıya neden şimdiye kadar dikkat etmemiştim ki? Sofrada aynı şeyleri yediğimize göre, onların da kilolu olması gerekmez miydi? Anlaşılan yemek sonrasındaki abur cuburlar yalnızca benim içindi ve evde sağlıksız beslenen tek kişi bendim! (Akal 19)

Bu karardan sonra Bora’nın dönüşümü başlar ve Bora kendisini yepyeni bir serüvenin içinde bulur.

Kitabın ikinci yarısı Bora’nın gece yolculuklarıyla devam eder. Bora aç yattığı her gece Kafka’nın Gresor Samsa’sı gibi bir hayvana veya böceğe dönüşür. Kafka, kahramanın yaşadığı psikolojik bunalımlar ve yalnızlaşmalar sonucunda, iletişimsiz bir bireyin dönüşümünü kaleme alırken; Akal da ergenliğinde anlaşılamayan, arkadaşları tarafından çok fazla önemsenmeyen ve dalga geçilen bir çocuk olan Bora’yı dönüştürür. Bu dönüşüm kitapta aynı zamanda ergenliğin bir dönüşümü olarak kullanılmıştır. Bu durumu merak eden ve neler yapacağına karar veremeyen Bora, babaannesine durumu anlatmaya karar verir. Ve babaannesi durumun ergenlik süresince devam edeceğini, dedesinin hatta babasının da başına geldiğini ona açıklar.

Sadece ergenlik döneminde diye teselli etti babaannem. Ergenlik bitince gece gezmeleri de bitiyormuş. Deden de öyle olmuş. Baban da öyleydi. Gerçi her akşam ben de babana yiyecek bir şeyler veriyordum ama yatağını çamur içinde bulduğum da oluyordu. ‘Kerata, verdiklerimi yememiş, gece yine dolaşmaya çıkmış’ diyordum içinden. (66)

Akal bu dönüşümü hem kurgusal olarak ele alırken hem de ergenlikteki bireyin yalnızlaşmasını, kendi dünyasında olup bitenleri kimseye söyleyemediğini ancak ki tek bir sırdaşı olduğunu okuyucuya sunar. Bu bağlamda dönüşüm hem bedensel hem de içseldir. Ergen kişi aslında gelişim psikolojisine girer. 12-18 yaşları arasında vücudundaki değişimlere hazırlanmaya, bunları kabul etmeye başlar.

Bir diğer taraftan ergen kişinin psikolojisi, iç sıkıntıları, sosyalleşme ve iyi ilişkiler kurabilme kaygısı da ele alınır. Bu bağlamda, Bora hayvan olarak uyandığı her gece bir hırsızlık olayını engeller, kimsenin görmediği olaylara şahitlik eder, sınıf arkadaşı Yasemin’in korkularının kökenini bulur. Böylelikle insanların hayatlarında önemli bir yere gelmeye başlar. Olaylara arkadaşlarından ve komşularından önce şahitlik etmesi, dönüştüğünde kötü insanları engellemek için onlara tuzak kurması Bora’ya kendisini oldukça önemli hissettirir. Ancak burada Bora geceleri hayvana dönüşüp sokakta olup biten her şeye yardımcı olurken yaptıklarının bilinmemesine üzülmektedir. Öyle ki yaşadığı bu serüvenler arkadaşları tarafından bilinmediği için kimse onu takdir etmez. Bora’nın da diğer ergenler gibi yaptığı iyiliklerin bilinmesine ihtiyacı vardır. En azından Erol bilse diye geçirir içinden: “Bora benim en yakın arkadaşım yaşadıklarımı bilmesini istiyorum”(137). Bunun için Bora planlar yapmaya başlar.

Sonunda Erol’un onlarda kalmasını ister. Neler olacağını ona göstermek, sokaktaki hâkimiyetine şahit olmasını ister. Olanları Erol’a anlatır. Yemek yemezse uyanabileceğini ve dönüşümü görebileceğini söyler. Ancak Erol o gece bir sürü yemek yer ve gece asla uyanamaz. Bora’nın çabaları nafiledir. Sonraki gün Bora yazdığı bir mektupla Erol’un penceresine gider ancak o zaman da Erol’un odasında halası uyumaktadır. Ve yine başarılı olamaz. Bu duruma inandırmak oldukça zordur.

Aynı zamanda, dönüşümün başladığı günlerden itibaren Bora diğer hayvan arkadaşlarından da oldukça fazla yeni şeyler öğrenmiştir. Sivrisinek olduğu bir gece, sivrisineklerin hamilelere ve 0 kan grubundaki kişileri yediğini sivrisinek arkadaşından öğrenir. O gece annesini yiyen sivrisinekten bu bilgiyi edinir. Böylelikle annesinin hamile olduğunu da anlar. Burada aslında metaforik olarak kullanılan sivrisinek, çocukluktan büyüme dönemine geçiş olan ergenlik sürecinde, bireylerin etraflarında olup bitenlerden de haberdar olmaya başlamasını vurgular. Kişi kendi bedenindeki değişimlerle cinsiyetini ve farklılığını anlarken karşı cinsteki değişimi de inceler.

Akal, kitabın sonlarına yaklaşırken kahramanımız Bora’nın çaresizliğine izin vermez. Erol ile arkadaşlığına göndermeler yaparak Bora’nın serüvenlerini noktalar. Erol kanıtların arkadaşlıkta önemli olmadığını, Bora’nın yaşadığı her şeye cân-ı gönülden inandığını söyler. Ve onu yaptığı tüm kahramanlıklar için tebrik eder. Bora’nın yaşadığı bu zorlu gece serüvenleri daha ne kadar sürecektir bilinmez. Ancak ergen kahramanımız, etrafında kendisine karşı olan “şişko ve işe yaramaz çocuk” bakışını kendi iradesiyle kırmış ve hayatına aldığı kararlarla yeni bir yön vermiştir. Bu süreç ise anne ve babasına karşı olan teslimiyetini bırakarak kendisine karşı farkındalığının başlamasıyla ivme kazanmıştır. İradesine sahip olması Bora’nın hayatında bambaşka kapılar açmıştır.

 

Kaynakça

Akal, Aytül. Abur Cubur Canavarı. Ankara: Bilgi, 2016.