Dosya

Modern Hayata Açılan Renkli Bir Pencere: Çocuk Şiirine Değiniler

Ruh dünyasının derinliklerinde biçimlenen ve kelimelerle adlandırılan şiir, çocuğun hayal dünyasındaki zenginlikle birebir uyumludur.

Modern terimi, içinde yaşadığımız toplumu, dünyayı ve geçmişten günümüze değişen düşünce yapısını, farklılıkları tasvir ederken hepimizin aşina olduğu ve sık sık kullandığı bir nitelemedir. Modern hayat birçok imkâna ulaşmayı bizim için kolaylaştırmaktadır. Fakat insanlar bazen dikkat edilmesi gereken hususlarda, modernist gelişmeleri korkuyla değil de merakla izlemektedirler. Teknolojik yanıyla bu gelişmelerin aşırılıkları ve çevremiz üzerindeki etkileri giderek daha titiz bir farkındalıkla çalışılmaktadır. Modernleşme sürecine bakıldığında, modernist öznelerin “modernite ile gelecek arasında kaybolan neslin çocukları” olduğunu söylemek mümkündür (Ördem 38). Modern toplum söylemi demokrasi, eşitlik, özgürlük ve özellikle özerk birey düşünce yapısına dayanmaktadır. Dolayısıyla bu düşünce teknoloji aracılığıyla tüm alanlara sirayet etmektedir. Modern teknoloji kontrolden çıkarak, insanlığın ihtiyaçlarından çok sömürü düzenine hizmet eder hâle gelmektedir. Dolayısıyla bu sömürü elbette ki yarının büyükleri olan geleceğimizin aydınlık yüzleri çocuklarımızı da ciddi bir şekilde etkilemektedir. Modern dünyanın yansıması olarak teknolojide bu denli kaybolmak bir yanıyla çocuk özneleri kaybetmek demektir. Çığ gibi büyüyen modernist sektör; mahremiyetin aşınması, değerlerin kaybedilmesi ve duygusal olarak kayıtsızlığın artmasıyla edebiyata ilişkin estetik tavrı da köreltmektedir. Yine de modern zamana değinirken sadece teknolojik olarak olumsuz yönlerinden bahsetmek doğru olmayacaktır. Bir konuyu özümseyebilmek, anlamak ve anlatmak için öncelikle her açıdan inceleyip okumak gereklidir. Teknolojinin olumlu yönünü konumuz olan edebiyat ve şiir bağlamında irdelediğimizde ilk akla gelen örnek kaynağa ulaşma imkânının fazlalığıdır. 

Edebiyat, geçmişten günümüze insanların düşüncelerini, duygularını ve toplumda olan ya da olması gereken olayları en etkili ve en zengin biçimiyle ortaya koyan bir temsil etme sanatıdır. İnsanların edebi yapıtlarla iç içe olması onlara birçok yönden farkındalık kazandırır. Bu ilişkilenmeye verilebilecek en güzel örnek, edebiyatın okura duyarlılık kazandırmada yüklendiği işlev olabilir. Modern dünyayı deneyimleme biçimimiz duyguların yozlaşmasıyla birlikte düşünüldüğünde gündelik hayatta anlamını kaybeden ya da anlaşılamayan duyguları betimleyebilme ve duyumsayabilmede şiir güçlü bir araç olarak belirir. Çocuk özne özelinde şiirin dil bilinci oluşumundaki katkısı ya da bahsettiğim tüm örneklerle birlikte çocukların hayata karışmalarında önemli bir basamak olarak belirir.

Tarihsel seyrine baktığımızda “çocuk” kavramı, belirli dönemlerde yeniden tanımlanmış ve şekillenmiştir. Günümüzde yeni medyanın da etkisiyle artık çocuk kavramı daha sosyal bir kavrama dönüşmüştür. Her yaştan çocuğun söyleyecek bir sözü vardır. Çocukluk, hem evrensel bir deneyimdir hem de kültürlere özgüdür. Bir toplumun varlığını sürdürebilmesi çocuklarının etkin varlığı yani nitelikli, sorumluluklarını ve ödevlerini bilen gelecek nesil söylemiyle iç içe geçer. Ama günümüzde yeni medyanın da etkisiyle ve değişen toplum yapısında aile kurumu pratiğinin değişmesiyle çocuk algısının da değiştiğini söylemek mümkündür. Peki, çocuk şiiri modern çocuğun hayatı ve dili alımlamasında nasıl bir işlev yüklenir?

 

Çocuk ve Şiir Üzerine Düşünümler

Çocuk şiiri için pek çok tanımlama yapılabilir. Tanımlamaların en yalın hâlini belki de Ahmet Hamdi Tanpınar’ın yaptığını söylemek mümkün: “Her türlü menfaat ilişkisinden uzak, gayesini yalnız kendinde bulan bir mükemmeliyet” (Çandır 3). Yani kelimelerin şarkısı olan şiir, çocukların sorunlarını iletmede, hayal gücünü besleyerek yeni meraklara yelken açmada en önemli araçtır. Kıymeti anlaşılıp anlatıldığı takdirde toplum varlığını daha güzele doğru ilerleyerek sürdürecektir.

Çocuk edebiyatında şiirin, çocukların dil becerilerini geliştirmelerinde, sözcüklerin büyüsünü kavramalarında önemli bir işlev yüklendiğinden bahsetmiştim. Şiir vasıtasıyla dilin büyüsünü kavrayarak söz gücünden yararlanabilen çocuğun, hayal dünyası ve yaratıcı düşüncesi de gelişir. Bu noktada şiirlerin çocuğa nasıl verileceği de mühimdir. Hareketli çocuk evreninde onun dikkatini cezbedecek kadar renkli olmalı ama öte yandan çocuk ruhunu edebiyata hazırlanmalıdır. Bugün çocuk edebiyatı içerisinde şiirin olması gereken yerde bulunamamasının sebebi, şiir okumanın ne denli bir önem teşkil ettiğinin anlaşılamamasıdır. Şiir okumanın belli tekniklerle desteklenememesinden dolayı çocuk, şiiri anlayamamaktadır. Dolayısıyla şiirler çocukta bir anlam ifade etmemekte, okurluk öylece geçiştirilmektedir. Bunun sonucunda duygu dünyası ve söz varlığı sığ kişiler yetişmektedir. Şiirin, okuyanda ve dinleyende etki bırakabilmesi için şiiri yazanın, okuyanın ve dinleyenin, kültür unsurlarını özümsemiş ve özellikle de dil bilincine sahip olması gereklidir. Dili oluşturan kelime ve kelime gruplarının psikolojik ve sosyolojik yapılarındaki duygu örgülerini çözebilenlerin ve böylece kelimelerin ve kelime birliklerinin iç dünyasını anlayabilenlerin hem yazmada hem okumada hem de dinlemede şiiri hak ettiği yere oturttuğu ve şiire gereken değeri verdiği fark edilebilir. Şiire gerektiği kadar verilmeyen değer yahut önemsenmeden geçiştirilen şiir okurluğunda metnin iletisi ya anlamlı olarak oluşturulamaz ya şiirin ruhu yansıtılamaz ya da şiirin ruhu doğru olarak algılanamaz. Böyle olduğunda çocukta, şiir zevkiyle birlikte ana dil becerilerini kazandırmada problem yaşanacaktır.

Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Çocukluk” şiirinde

“Affan Dede’ye para saydım,

Sattı bana çocukluğumu.

Artık ne yaşım var, ne adım;

Bilmiyorum kim olduğumu.

Hiçbir şey sorulmasın benden…” (200)

derken aslında çocuk okurları kendilerini tanımaları için toplumla, onların dünyalarına hitap edebilecek kelimelerle de şiire yakınlaştırmaktadır. Anlatıda çocuk öznenin oynadığı oyunlar yahut içten bir anlatım onları metne çekecektir. Çocuk ve şiir, birbirini tamamlayan ve birbirini besleyen temel kavramlardandır. Ruh dünyasının derinliklerinde biçimlenen ve kelimelerle adlandırılan şiir, çocuğun hayal dünyasındaki zenginlikle birebir uyumludur. Çocuk edebiyatında şiirde, çocuğun ve çocukça bir dünyanın saflığı ve temizliği vardır. Modern zamanda unutulmuş ya da unutulmaya yüz tutmuş değerler çocuk edebiyatının zengin dünyasında yaratıcı yöntemlerle yeniden hayat bulabilir. Zira yazınsal türler içerisinde dilde imgelem zenginliğinin ve yaratıcılığının somut olarak aktarılabildiği en etkili söylem türlerinden biri şiirdir ve doğası gereği de çocuklara çok yakındır. Çocuk şiirleri, onların dünyasına açılan bir penceredir ve yetişkinler çocuklardan açılan bu çiçekli pencereyi fark edip desteklerse, çocukların iç dünyasına bu pencere vasıtasıyla daha etkili dokunabilirler.

Çocuk, insanlığın geleceğidir. Çocukluk dönemindeki yaşantılar, gelecekteki toplumların yaşantılarını da oldukça etkilemektedir. Geleceğimizi emanet ettiğimiz çocuklarımız umudun, barışın ve kardeşliğin temsilcisi olarak bizlerin en değerli varlıklarıdır. Çocukluğun gelecek için üstlendiği rolün önemi burada ortaya çıkmaktadır. Çocuklar geleceğe gönderdiğimiz mesajlardır. Her yetişkin insan gibi her çocuk da tek ve biriciktir. Çocuk öznelliğinde, kendi gibi kalarak ve doğasına uygun olarak oynamayı ve öğrenmeyi sergileyen bir varlıktır. Onun zengin hayal gücü yetişkinlere de hayata karşı umutla bakmasına imkân tanır. Çocuğun yaşamının her döneminde şiire karşı olumlu bir tutumu vardır. Şiir dinlemek, ezberlemek ve okumak hoşuna gider. Aslında çocuk ile şiir arasında doğal bir bağ bulunur. Çocuk konuşmaya başladığında şiirlerdeki tümce yapılarına benzer bir tutum sergiler. Çocuk kendi dünyasını ve düşünme biçimini yetişkinlerden daha farklı benzetme ve mecazlarla anlatır. Şair gibi çocuk da kişisel özgünlüğünü ve düş gücünü ortaya koyar. Çocuklar bir yetişkine göre yaşama farklı pencerelerden bakabilir. Çocuğun duygularını anlamaya çalışmak, onun doğasını ve kendi yaşam gerçekliğini anlamamızı sağlar. Her çocuğun bakış açısı, hayata kattığı anlamla farklılık arz eder. Çocukları doğru anlayabilirsek, çocuk şiirlerine de bu anlam yoğunluğunu etkili biçimde yansıtabiliriz.

Nihayetinde toplumu, Beck’in risk tanımına göre açıklamaya çalışırsak toplum, “modernleşmenin yol açtığı ve yarattığı tehlikeler ve güvensizliklerle sistematik bir ilişki içinde olmak” şeklinde tanımlanabilir (Slattery 454). Beck’in tanımına göre aslında hepimiz modernleşmenin getirdiği birer risk toplumunda yaşıyoruz ve kendimizi, çocuklarımızı bu güvensizlik ortamından kurtarmak için çeşitli yollara başvuruyoruz. Oysa öncelikli olarak kendimizi tanımalıyız. Kendimizi ne kadar iyi tanırsak çevremizi de o kadar iyi tanımış oluruz. Çevremize hâkim olduğumuz sürece de çocukların doğru ve yanlışı ayırt edebilme kabiliyetlerini destekleyebiliriz.

Geleceğimiz olan çocukların, eğitim hayatında ve toplum içerisindeki konumunda duygu yönü ve dil becerileri gelişmiş, algıları yüksek, yaratıcı düşünme gücüne sahip olarak yetişmeleri için çocuk edebiyatı içerisinde şiir konusuna geniş bir yer verilmeli, çocukların dünyalarına uygun bir şekilde kitapları daha fazla geliştirilmeli ve zenginleştirilmelidir. Modern çocuk ile edebiyat ilişkisine baktığımız zaman geçmişe oranla ilgi olarak azalmanın görüldüğünü söylemek mümkün. Çünkü teknolojinin daha çok artması ve gelişmesiyle günümüzde çocuklar hız dünyasının içine doğuyorlar. Hız bizden sürekli olarak tüketmeyi, ürettikçe de üretileni tüketmeye koşullar. Fakat edebiyat özelinde şiir öyle değildir. Şiir anda kalmaktır, anda anı yakalamaktır; gözlemlerin hissiyatla buluşmasıdır. Şiir tarihsel olarak toplumda olan ve olması gereken olaylar etrafında tüm gerçekçiliğin nahif bir şekilde aktarılmış hâlidir.

Kaynakça

Slattery, Martin. Sosyolojide Temel Fikirler. Bursa: Sentez, 2018.

Çandır, Kazım. "Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Şiir Hakkındaki Düşünceleri". Karatekin Edebiyat Fakültesi Dergisi 1 (2013): 185-200.

Ördem, Özlem Aydoğmuş. Çocukluk Sosyolojisi Paradigmalar-Paradokslar-Eleştiriler. Konya: Çizgi Kitabevi, 2020.

Tarancı, Cahit Sıtkı. Bütün Şiirleri. İstanbul: Can Yayınları.