Muzaffer İzgü'nün ilk basımı Bilgi Yayınevi tarafından 2000 yılında yapılan Kabakçı Amca romanı, bütün yaşamını köyde geçiren büyük amcanın, kentte yaşayan yeğenini ziyaret etmesiyle başlar.
Muzaffer İzgü'nün ilk basımı Bilgi Yayınevi tarafından 2000 yılında yapılan Kabakçı Amca romanı, bütün yaşamını köyde geçiren büyük amcanın, kentte yaşayan yeğenini ziyaret etmesiyle başlar. Büyük amcanın şehir macerası evin küçük oğlu Süha'nın anlatımıyla aktarılır. Anlatıda büyük amcanın torun Süha'ya yapmış olduğu tasvirlerle okur, büyük amcayla şehri deneyimlerken aynı zamanda köydeki hayat hakkında da bilgi sahibi olur. Öte yandan metinde dikkat çeken bir diğer husus yetmiş üç yaşında olan büyük amcanın genç, diri ve sağlıklı olmasıdır. Ben bu yazıda Kabakçı Amca romanını “yaşlılık” kavramının ters yüz edilişi bağlamında inceleyeceğim.
Anlatı öncelikle genç bireylerin yaşlılara ilişkin önyargılarını kırar. Evin annesi Serpil, köyden büyük amcanın kendilerini ziyarete geleceğini öğrendiğinde endişelenerek: “Mutlaka hastadırlar, evi otel gibi kullanırlar” diyerek kaygısını belirtir (İzgü 8). Bu kaygını dışavurumuyla birlikte ev halkı da daha önce görmedikleri büyük amcayı kambur, beli eğri ve aksi olarak hayal etmekte, apartmanın en üst katında oturduklarından büyük amcanın merdiven çıkamayacağından endişe etmektedir. Ancak büyük amca düşünülenin aksine “masmavi gözlü, gözlerinin içi gülen”, “dimdik duran, ne beli bükük, ne omzu eğri olan” dinç bir ihtiyardır (22). Bu karşılaşma anından itibaren anlatıda büyük amcanın ne kadar dinç olduğuna dair ipuçları verilmeye devam edilir. Son derece atik olan büyük amca “otobüsten hop diye iniverir” (22). Köyden getirdiği kavunları hamala taşıtmak isteyen yeğenine “Altı üstü on tane kavun, nesi varmış bunu götüremeyecek,” (26) diye tepki gösterir. Ellerindeki yüklere rağmen yeğeninin evine yürümek ister ve araba tutup gidileceğini öğrenince şaşırarak “Araba mı tutacaksın, yazık değil mi paraya, türkü söyleye söyleye gideriz,” der (26). Omzuna yüklediği kavunlarla “Yükseğe bir yük çıkarma yarışmasına katılmış gibi, apartmanın dik merdivenlerini ivedi tırmanır” (31). Üstelik büyük amca yaşlılardan beklenilenin aksine asla yorulmaz. Gençlerden daha dirençlidir. Otobüste kendisine yer veren gence, “Yok oturmayacağım, yorgun değilim,”(36) der. Her yere araba veya toplu taşımayla giden şehir insanını “İnsanlar böyle her yere buna binip giderlerse, sonra tembel olurlar, canları yürümek istemez,” (a.y.) diyerek eleştirir. Eve geldiği ilk gün dinlenmesi için uyuması istendiğinde “Bizim gibi yaşlılar için gündüz uykusu olur mu, çocuklar gündüz uyurlar,” (a.y.) karşılığını verir. Gündüzleri Süha ile sürekli şehri deneyimleyen büyük amcanın enerjikliğini Süha, “Bazen ben yoruluyordum, o yorulmuyordu,” sözleriyle ifade eder (88). Öte yandan şehri gezerken de asla yorulmayan büyük amca evin içinde de kendisine sürekli uğraş arar. “Ben böyle oturacak mıyım?”, “Ben neyle uğraşacağım,” (40) diye yakınarak iş yapma isteğini belirtir. Evde bulaşık yıkamaya (54) ve yemek yapmaya yardım eder (93), ev halkına geceleri uyumayarak renkli çoraplar örer (57). Büyük amcanın sosyal hayatında olduğu gibi ev hayatında da bitmek bilmeyen bir enerjisi vardır. Kelimenin tam anlamıyla atom karınca olan Büyük Amca toplumca kabul edilen yaşlılık rolünün oldukça dışındadır. Daha çok genç insanlarda görmeye alışık olduğumuz keşfetme arzusuyla bütün şehri yorulmadan, sızlanmadan gezer. Köyde yaşadığı süreçte de Büyük Amca âdeta hiç yaş almaz.
Sonuç olarak, toplumumuzda yaşlı insanlara yönelik kalıplaşmış bir algı mevcuttur. Yaşlı insanlar genelde sağlığı yerinde olmayan, bakıma muhtaç, değişime kapalı, aksi ve huysuz, sosyal ilişkileri zayıf kişiler olarak lanse edilir. İzgü’nün Kabakçı Amca romanındaysa, anlatıda önce bu önyargıyı yansıtan söylem tesis edilir. Ardından, Büyük Amca özelinde yaşlılık hep genç kalan, enerjik, son derece sağlıklı, güler yüzlü olarak tasvir edilerek toplumsal olarak kabullenilen yaşlılık söyleminin altı oyulur. Artık asık suratlı, hastalık nedeniyle tek yaşayamayan, çabuk yorulan, evde kapalı bir hayat süren yaşlı gitmiş yerine gezmeyi ve keşfetmeyi seven, gençlerle ve çocuklarla iyi anlaşan, son derece sağlıklı, kendi işini kendi görebilen, mutlu bir yaşlı modeli gelmiştir.
Kaynak
İzgü, Muzaffer. Kabakçı Amca. Ankara: Bilgi Yayınevi, 2014.