Soruşturma

Halenur Çalışan

Çocuk edebiyatında bir şeylerin temsili, o şeylerin gerçekliğine mukabil olmalı. Yani gerçek yaşamda çocuklar kredi kartı kullanmaya başladıysa ve çocuk kitaplarında kredi kartı kullanan karakterler görüyorsak bu normaldir; anlaşılabilirdir.

Çocuk Yazını “Paranın sanatla ve çocuk özneyle ilişkisini etik kodlarla yeniden değerlendirmek mümkün mü” sorusundan yola çıkarak yeni dosya konusunu “Paranın ve Çalışmanın Estetiği” olarak belirledi. Bu vesileyle çocukluk hafızanıza seslenerek öncelikle şöyle sormak istedik; çocukken aldığınız ya da kazandığınız ilk harçlığı hatırlıyor musunuz? Hatırlıyorsanız bunu okurlarımızla paylaşmak ister misiniz? 

 

Hatırlamaz olur muyum? Bu konuda çok net anılarım var çünkü bu konuya hassasiyet gösteren bir babanın kızıyım. Kendi param olmasını, paramın hesabını bilmemi, biriktirmemi teşvik ederdi babam. Yetişkin olduğumda bu özellikleri yitirdim ve savruk biri oldum ama çocukken tam bir tasarruf ehliydim! İlk harçlığımı değil de ilk para biriktirme maceramı anımsıyorum. Arkadaşım Özlem’in anne ve babası Emlak Bankası’nda çalışıyorlardı. Bana banka promosyonu Emlak Bank kumbarası hediye etmişlerdi. İşte o kumbaranın yüzü suyu hürmetine yemedim içmedim para biriktirdim. İlk birikimimi de babamın elinden tutup gittiğim Sultanahmet Kitap Fuarı’nda kitap alışverişi yapmaya sarf etmiştim. Sonrasında yine o kumbarada biriken paralarla bir şeyler aldım kendime, genelde kitap. (Allame-i cihan olduğumdan değil, çok fazla satın alma alternatifi bulunmadığından!) 

 

Çocuk yazınında paranın temsil biçimlerine ve çocuk öznenin parayla ilişkisine baktığımızda “çocuk işçi” örnekleminden hareketle para karşılığında çalıştırılmanın, çalışmanın önüne geçtiğini bu yüzden de pek makbul kabul edilmediğini görüyoruz. Özellikle toplumcu gerçekçi metinlere baktığımızda para ve çalışma temaları etrafında istismara uğrayan çocukların görünür kılınması söz konusu. Öte yandan parayla kurulan ilişkinin değişmesi ve paranın hem biçim hem de anlam olarak değişmesiyle kredi kartının resimli çocuk kitabında yer aldığını, yazları staj yapar gibi ya da harçlık biriktirmek için çalışan çocukları da görüyoruz. Sizce çocuk edebiyatında paranın temsili nasıl olmalı? Çocuk öznenin parayla ilişkisi edebiyat düzlemine nasıl taşınmalı? Çocukça çalışmak mümkün mü?

 

Çocuk edebiyatında bir şeylerin temsili, o şeylerin gerçekliğine mukabil olmalı. Yani gerçek yaşamda çocuklar kredi kartı kullanmaya başladıysa ve çocuk kitaplarında kredi kartı kullanan karakterler görüyorsak bu normaldir; anlaşılabilirdir. Çocuk kitabı yazarından gerçeği sabote etmesini bekleyemeyiz, buna mecbur tutamayız. Fakat diğer yandan, söz konusu çocuk olduğunda en kılcal damarlara kadar hassasiyet göstermeyi -en azından kendime- görev telakki ediyorum. Nasıl cinsel çocuk istismarına kapı aralayabilecek gündelik yaşam pratiklerine metinlerimde yer vermiyorsam, söz gelimi çocuk karakterimi yabancı biriyle “abi, abla” diyerek konuşturmuyorsam, çocuk istismarına yol açacak diğer konularda da tedbirli davranırım. Karakterlerim bir yabancının yanında çıraklık yapmaz, para için kırk takla atmaz, parayı karakterime “ödül” olarak hedef koymam. Fakat bu noktada kendi kafamın da karışık olduğu, henüz kendi içimde çözemediğim husus, çocukça çalışmanın mümkün olup olmadığı. Bu bir hayat deneyimi mi, çocuğa hak etmediği kadar yük yükleyen bir ağırlık mı, zevkle ve şevkle başlasa bile sonradan tatsızlaşacak bir serüven olabilir mi, bilemiyorum. Kendi adıma emin olmadığım bir konuyu da kitaplarıma taşımam, karakterlerime yazmam. Yazabilen, altından kalkabilen yazarlar olursa ne âlâ. 

 

 

Geç Dönem Osmanlı’dan Cumhuriyet’in ilk yıllarına, oradan da günümüze doğru uzandığımızda çocuklar için yayımlanan süreli yayınlarda ve medyatik içeriklerde banka reklamlarının ve sponsorluğunun ayrı bir yeri olduğunu gözlemledik. Zamanla reklam ve şarkılarla da desteklenen bu içeriklerde tutumlu olmayı özendiren/simgeleyen kumbara imgesi çocuk özneyle yakından ilişkileniyor. Siz bu ilişkiyi nasıl yorumlarsınız? Özellikle hatırladığınız ya da etkili bulduğunuz bir reklam var mı? (Geçmiş ya da güncel)

 

 

Tabii, dediğim gibi benim kendi para biriktirme serüvenim de Emlak Bankası kumbarası ile başladı. Ama hepimizin hafızalarına yer edinen İş Bankası Kumbara Dergisi’ni unutmamak lazım. Ayrıca ders kitaplarımızda, didaktik de olsa çocuk kitaplarımızda tutumlu olmak özendirilen bir davranıştı. Şimdilerde tutumlu olma meselesi yine “daha çok harcamak” için bir enstrüman halinde. Tutumlu ol ki tatile gidebilesin, tutumlu ol ki daha iyi telefon alabilesin. Öncelikle bu yaman çelişkinin çözülmesi lazım. Para harcamanın görgüsüzce bir yozlaşmayla özdeşleştiği bu yeni iklimde, çocuğa tutumlu olmayı öğretmeyi nereye, nasıl koyarız ben de bilmiyorum. 

 

 

Çocuk edebiyatında para ve çalışmanın temsili sizce çocuk öznenin yetişkinliğine nasıl etki ediyor? Parayla ilişkimizi çocukluk hafızamız ve kültürel kodlarla ilişkilendirebilir miyiz? 

 

Parayla ilişkimizi çocukluk hafızamız ve kültürel kodlarla ilişkilendirebiliriz, evet (Cümleyi doğru anladığımdan emin olmak için bir kez de ben yazdım!). Tam da bu yüzden merkeze parayı alan her metin “emeğin kutsallığı” meselesini hissettirmelidir. Para emekle kazanılır; Ali Cengiz oyunlarıyla, tek ayaküstünde yapılan numaralarla değil. Paranın kendisinin amaç değil araç olduğu bilgisi çocuğa tam da çocukken verilir kanımca. Büyüyünce çok geç oluyor. Sonra dünyayı gözünü para hırsı bürümüş muhterisler ele geçiriyor. Bunun faturasını da hep birlikte ödüyoruz.

 

 

Çocukken okuduğunuz ya da izlediğiniz kadarıyla (takip ediyorsanız günümüzde de) çocuk yazınında paranın temsili ve çocuk öznenin parayla ilişkisinin yansıtılma biçimi üzerine neler söylemek istersiniz? Unutamadığınız bir karakter var mı? (İnsan ve insan dışı canlılar, sınıfsal pratikler, para oyunları vb.)

 

Yoksul, yetim ve talihsiz Oliver Twist, zavallı Köprüaltı Çocukları ve Küçük Ev’in fakir ama mutlu kızları ilk aklıma gelenler. Buna karşın para içinde yüzen Varyemez Amca’nın pintiliği canımı sıkar, istese tüm bu saydığım karakterlerin hayatını kurtarabileceğini düşünür, Varyemez Amca’ya gizliden kurulurdum. Dünyalar tatlısı Pippi Uzunçorap’ı da unutmayalım tabii, hatta onu ayrı bir paranteze alalım, malum onun durumu başka. Parasızlığın anımsadığım son temsilcisi sevgili Ron Weasley oldu. Yoksul Weasley ailesinin iyi kalpli oğlu, zengin ama yalnız Harry’nin fakir ama mutlu can dostu… Gördüğünüz üzere benim karakterlerim hep çulsuz olanlar, zengin olmaya karşı doğal bir savunma mekanizmam var çünkü fakirleri kendime daha yakın buluyorum (Keşke böyle olmasa tabii!). Son tahlilde çocuk ve çok para, çocuk ve para kazanma zarureti, çocuk ve para uğruna yapılacak fedakarlıklar yan yana gelmemeli; para mefhumu mümkün oldukça geç girmeli çocuğun dünyasına bana kalırsa. Çünkü artık paranın satın alamayacağı pek bir şey kalmadı. İnsanın çocukluk dönemini bile satın alıp erkenden büyümesine sebep olur ki bunu hiç istemeyiz.