Duyuru&Haber

Bölünmüş Toplumlarda Barışı Sağlayanlar Olarak Çocuklar: Eğitim Yaklaşımları Konferansı Notları

7-10 Ekim 2023 tarihlerinde Saraybosna’da kapsamlı bir barış ve eğitim projesi olarak da değerlendirilebilecek bir konferans gerçekleşti: Bölünmüş Toplumlarda Barışı Sağlayanlar Olarak Çocuklar: Eğitim Yaklaşımları.

7-10 Ekim 2023 tarihlerinde Saraybosna’da kapsamlı bir barış ve eğitim projesi olarak da değerlendirilebilecek bir konferans gerçekleşti: Bölünmüş Toplumlarda Barışı Sağlayanlar Olarak Çocuklar: Eğitim Yaklaşımları. Kültürlerarası eğitim ile barış eğitiminin kesişimine odaklanan ve dolayısıyla çocukların toplumsal çatışmalara ilişkin seslerini ve görüşlerini kamusal alana taşımayı hedefleyen bu konferansı düzenleyenler Saraybosna’daki Savaş Çocukluğu Müzesi (War Childhood Museum) ve Uluslararası Kültürlerarası Eğitim Derneği (International Association Intercultural Education).

Bunlardan Savaş Çocukluğu Müzesi üzerinde biraz durmak gerektiğine inanıyorum. Bu müze 2017 yılında Jasminko Halilovic tarafından kurulan önemli bir konsept müze. 92-95 Bosna Savaşı’na çocuk olarak tanıklık edenlerin, savaşta büyüyenlerin o günlerde hayatlarının bir parçası olan eşyaları hibe ettikleri ve  belgelenen bu eşyaların hikâyeleri ile birlikte sergilenip deneyimlendiği bir müze burası.

Gelelim konferansın yapısına. Konferans, uygulama ve içerik açısından iki programa ayrılmış:

 

Bölünmüş toplumlarda barış sağlayıcılar olarak öğretmenler

Cumartesi ve pazar günü, öğretmenlerin barışı sağlamadaki rolü ve çabaları konferansın odaklandığı konular etrafında ele alındı. Atölyeler yoluyla tamamen uygulamalı ve katılımcıları etkileşime sokacak şekilde planlanan bu programda sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki farklı saat aralığında 9 paralel atölye çalışmasının gerçekleşmesi katılımcılara oldukça geniş bir yelpazeden seçme olanağı tanıdı. Bu atölye çalışmaları, Adım Adım Eğitim Girişimleri Merkezi (COI Step by Step) adlı yerel bir STK’nın muhteşem organizasyonu ile sadece Bosna Hersek’e değil tüm bölgeden öğretmenlere ev sahipliği yaptı. Bu arada, Adım Adım Eğitim Girişimleri Merkezi, çocuk merkezli eğitim felsefesini ve tüm Bosna Hersek'te her çocuğun kaliteli bir yetişme ve eğitim hakkını teşvik etmek amacıyla kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur.

 

Bölünmüş Toplumlarda barış sağlayıcılar olarak çocuklar.

Konferansın akademik programı olarak planlanan bu kısmı, Bosnalı Anne Frank olarak da ünlenen Zlata’nın Günlüğü adlı kitabın yazarı Zlata Filipovic’in çevrimiçi olarak yaptığı açılış konuşmasıyla başladı.

“Savaş başladığında on bir yaşındaydım. Okumaktan ve yazmaktan her zaman keyif alırdım. Dokuz ya da on yaşındayken Anne Frank'ın Günlüğü'nü okumuştum ve kitabın bir daha yaşanmayacak kadar eski bir tarihten bahsettiğini düşünmüştüm. Benden büyük bir arkadaşım da vardı,üç yaş büyüktü benden ve günlük tutuyordu. Ben de bir günlük tutmalıyım diye düşündüm. Ben de onun kadar havalı olmak istedim. Ama savaş hayatıma, ailemin, şehrimin hayatına girdiğinde günlüğüme de gelmiş oldu. O gün kaç bomba düştüğünü, kimlerin şehri terk ettiğini, kimlerin yaralandığını, kimlerin öldürüldüğünü vs. yazmaya başladım. Bir gün gelip de yayınlamayı katiyen düşünmediğim bir günlük tutuyordum."

Akademik program, 400'ün üzerinde yerli (Boşnak, Sırp ve Hırvat) ve yabancı uzmanı bir araya getirdi. Dünyada giderek artan hoşgörüsüzlük, ayrımcılık, demokratik ilkelerin ihlali ve sonu gelmeyen savaşların tüm toplum düzenlerini tehdit ettiği bir dönemde bu konferans çocukları merkeze alıyor ve çok kültürlü eğitim, barış kültürü ve eğitimi, insan hakları eğitimi, vatandaşlık eğitimi, demokrasi eğitimi ve birçok benzeri alanla da ilişkiler kuruyor. Bu akademik programda yer alan bazı ilginç konu başlıkları ise şöyleydi:

  • Mekan temelli barış pedagojisi ve resimli çocuk kitapları
  • Çocuk ve gençlik edebiyatında çocukluğun eylemlilik kavramı açısından ele alınışı: Savaşın yaşandığı toplumlarda yetişkinlerin ‘çocuk’ anlayışı
  • Edebiyatta ve medyada mülteciler ve ülkesini terk etmek zorunda bırakılmış kişiler
  • Okullarda kullanılan çocuk edebiyatında göç, savaş ve ayrımcılık
  • Demokrasi ve Toplumsal Sürdürülebilirlik için Çocuklara Yönelik Felsefe
  • Mülteci çocukların erken çocukluk gelişiminin oyun yoluyla desteklenmesi. Mobil bir oyun merkezi projesi (Macaristan)
  • Geleceğin pedagogları mülteci öğrencilerle kurdukları pedagojik ilişkileri anlatıyor 
  • Barış sağlayıcı olmayı öğrenmek: genç iklim aktivistleri ve onların yaratıcı uygulamalar aracılığıyla eğitimleri
  • Kültürlerarası anlatılar ve aradaki alanlar: savaş ve göçten ‘öteki’ ile etkileşime
  • Bölünmüş toplumlarda Barış Eğitimi: çoklu etnik yapıdaki okullarda anlatılması zor tarihin öğretilmesi
  • Okullar bir çatışma durumunda farklı bir gerçeklik yaratabilir mi? İsrail'deki Yahudi-Arap çift dilde eğitim veren okullarındaki 25 yıllık deneyimden çıkarılan dersler

Bu konular ele alınırken yalnızca geldikleri ülkelerdeki üniversitelerde akademisyen olarak çalışanların görüşlerine yer verilmemesi; aksine, çocuklarla çalışan tüm meslek gruplarından kişilerin tecrübelerine ve bakış açılarına yer verilmesi bu konferansta göze çarpan çok büyük bir yenilik. Filistinli ve Yahudi çocukların birlikte okudukları okullarda bizzat eğitim veren öğretmenlerin yeni bir söylem geliştirmeye çalışırken gözlemledikleri; Ukrayna’nın Rusya tarafından işgalinin ardından Macaristan’a iltica etmek zorunda kalan Roman çocukların güvenli mülteci kamplarında oyun oynayacak yerleri olmadığı için onlara mobil oyun merkezleri taşıyan ilkokul öğretmenlerinin çabaları; şu gün bile fazlasıyla bölünmüş bir toplumsal yapıya sahip olan Saraybosna’daki Savaş Çocukluğu Müzesi çalışanlarının ülkedeki barış sürecine katkıda bulunmak için verdikleri uğraşlar; Hollanda’da yaşamına devam eden mülteci çocukların seslerini podcast formatında kaydedip belgeleyen sivil toplum kuruluşu çalışanları; Katalonya’da pandemi sonrasında çocuklar ve gençler arasında kültürlerarası etkileşimi artırmak için çalışan gönüllü üniversite öğrencileri ve daha kimler kimler… Bu açıdan bakıldığında konferans bulunmaz bir Hint kumaşı adeta.

Eksenine çocuğu alan bir konferansta çocuk yazınına yer ayrılması elbette beklenen bir durum. Resimli çocuk kitaplarında mekan temelli barış pedagojisinin incelenmesi atölyesinde katılımcılar, söz gelişi, göçmen geçmişli aileler ve onların çocukları etrafında şekillenen farklı kitapları bizzat okuma ve mekansal analizler yaparak kendi mekan temelli özgeçmiş/kimlik şiirlerini oluşturma fırsatı elde ettiler.

Savaşın şiddetiyle sekteye uğrayan, altüst olan toplum düzeni içinde çocukların kurban ya da aciz rolünden soyunarak nasıl eylemlilik hırkasını giyebildiğini anlatan başka bir sunumun ardından yapılan soru cevap kısmında ise yazarın böylesi hassas bir konu seçiminde tek amacının çocuk ya da yetişkin okurda empati uyandırmak olmaması gerektiği fikri ortaya atıldı. Empatinin o ılık, okuru yavaşça sarmalayan alanındayken empati kurulanla inşa edilen ortak dünyanın dışında kalan, başka bir deyişle, öteki olan doğrudan düşman oluverebiliyor. Bu görüş üzerinde çokça düşünülmesi gerekiyor. Bilhassa son dönemde sırf moda oldu diye ya da yayınevlerinden daha çok talep geleceğini umut ederek savaş, göçmen, iltica, vb. konuları ele alan çocuk kitabı yazarlarının dikkat etmesi gereken bir nokta. 

Türkiye üzerinden Balkanlara akan ve Avrupa’ya geçmeden önce Hırvatistan’ın Karlovac şehrine yerleşen göçmen çocuklarla ilgili yazılı ve görsel medyada çıkan haberleri kendi edebiyat derslerinde öğrencileriyle ele alan ve bu konularda farkındalık yaratmaya çalışan bir hocadan yeni nesil gençler için kendileriyle özdeşlik kurabilecekleri güncel içerikler bulmanın güçlüğünü dinlemek yolun başında olan yazarlara yeni bir yön verebilir. Aynı öğretmenin kendi müfredatına eklediği bir kitap olan Hotel Zagorje (Zagorye Oteli ya da Otel Tito) 92-95 Savaşı yüzünden ergenlik döneminde kendi ülkesinde mülteci konumuna düşen bir çocuğun anlattıklarıyla şekilleniyor. Otobiyografik özelliğiyle bir genç kızın ilk sevgilisi, ilk buluşmaya gidişi gibi gündelik olaylardan yeni yerleştikleri kasabada yerel öğrenciler tarafından kabul görmemesi ve ayrımcılığa maruz kalması ya da savaşın insanı kendi ülkesi içinde bile nasıl yersiz yurtsuz bırakabileceğine dair önemli bir eser.

Tüm bu edebi mevzulara dokunan konferans programında ne yazık ki çocuk ve gençlik yazınında eser üreten kişilere, örneğin, göç, savaş ve ayrımcılık gibi konuları ele alan yazar ve onların kitaplarını resimleyen çizerler ya da tiyatro eserleri üretenler, ressamlar, sokak sanatçıları veya dijital sanatlar yoluyla bölünmüş toplumlarda barış sürecine ve söylemine katkıda bulunan kişilerin sesini duyabileceğimiz bir konferans alt kategorisi açılmamıştı. Böylesi bir alt başlıkta konuşabilecek ve eserlerde ele alınan konular, eserlerin yaratım süreçleri, eserlerin sergilenmesi, eserlerin kısa ve uzun vadeli etkileri hakkında konferans katılımcıları ile paylaşımda bulunup onlara ilham verebilecek çok kıymetli kişilerin olduğu hepimizin malumu elbette.

Son bir husus var ki, sanırım bu hususa değinmeden bu yazıyı sonlandırmak yazık olacaktır. Konferansın birçok noktasında (her gün açılışta ya günün farklı saatlerinde) çok farklı alanlardan ve ülkelerden gelen uzmanların düzenledikleri panellere ve/veya açılış konuşmalarına katılma şansı buldu katılımcılar. Bu panel ve konuşmalarda, tartışılan ya da anlatılan konulara dinleyicilerin doğrudan yorum yapabilmesine olanak tanınıyor ve böylece etkileşim had safhaya ulaşıyordu. Tüm bu konuşmalarda, ne yazık ki, altı çizilen nokta şu oldu: Savaşın altüst ettiği toplumlarda barış süreci ve barış söylemi için çalışmak isteyen çok. Ama ele alınması gereken o kadar konu var ki kimse nereden başlayacağını bilemiyor. Hangi ülke olduğu fark etmeksizin bu süreçte bu misyonu bir başına, kimseden destek almadan yüklenmeye çalışan kişiler bilin bakalım kimler? Öğretmenler ve çocuklar.

 

 

 

 

Kaynakça

Filipoviç, Zlata. Zlata’nın Günlüğü. 1.basım. İstanbul: Papirüs Yayınevi, 1997.