Soruşturma

Aytül Akal

Sanat olarak mizahın kullanımında örtük bir niyet de vardır: Toplumsal ve kişisel eleştiri.  Kişinin topluma ya da kendisine dönük keşfedebileceği ve olumlu yönde değiştirmeye yönelebileceği farkındalıkları sağlar mizah.

Çocuk Yazını “Çocuk edebiyatındaki yeri ve çocuk özneyle ilişkisi” bağlamında yeni dosya üst başlığını “mizah” olarak belirledi. Çocuk edebiyatındaki gülmecenin varlığı okuru eğlendirdiği, eleştirdiği noktada düşünmeye sevk ettiği ve aynı zamanda hedef kitlesi için birleştirici bir güç olduğu aşikâr. Bu noktadan hareketle siz eserlerinizde mizahı nasıl inşa ediyorsunuz?

Eserlerimde mizahtan yararlanmayı pek severim. Biraz kendim, çokça da okurlarım için. Yazarken ben de eğlenmek isterim çünkü. Komik bir olayı sözcüklere dönüştürmek için gözümde canlandırdığımda kendi kendime güldüğüm çoktur. Ancak burada dikkatinizi çekmek istediğim konu, yazarken ya da yazdıklarımı gözümün önünde canlandırırken, bir çocuk kimliğine büründüğüm. Böylece belki yetişkin halimin gülmeyeceği bir şey güldürür beni, ya da aksine, gülünç sandığım şeyin ancak yetişkin yaşamı için bir ironi olabileceğini, çocukların dünyasında hiçbir etkisi ya da anlamı olmayacağını fark ederim.

“Çocuklar nasıl olsa duymamıştır, şu espriyi ben de kullanayım,” görüşü hiç bana göre değildir. Hem zaten kitaplarımı yetişkinler de okuyor. Üstelik kendim daha yenisini, daha güncelini üretebilirken, klişeleri neden kullanayım ki? Çok çok gerekliyse, evirir çevirir yeni bir şekle dönüştürürüm.

Mizahın yenilikçi olması, güncel yaşamı yansıtabilmesi ve okurun zihinsel düzeyini kışkırtabilmesi önemli. Yenilikçi olmalı ki, mizah sanatı zenginleşsin. Güncel olmalı ki, okur kendi yaşamıyla özdeşim kurabilsin. Okurun zekâsını kışkırtabilmeli ki algısını ve düşünce yapısını gelişime doğru coşturabilsin.

Benim için mizahın dem ve doz ayarı, ortaya konan güldürücü unsurdan da önemlidir. Bazen tekrarlarla güldürür mizah, bazen de aksine, tekrarlandığı için iyice yavanlaşır. Hele metinde yanlış yere yerleşmişse, etkisini tamamen yitirir. Yani sadece nitelikli içerik yeterli değildir; mizah, ne zaman, nerede kullanıldığıyla da değerlenir. 

Sanat olarak mizahın kullanımında örtük bir niyet de vardır: Toplumsal ve kişisel eleştiri.  Kişinin topluma ya da kendisine dönük keşfedebileceği ve olumlu yönde değiştirmeye yönelebileceği farkındalıkları sağlar mizah. Niye örtük?.. Çünkü hiçbir çocuk bir öykü kitabını, romanı, şiiri, “Bakalım şundan ne ders alırım,” hevesiyle almaz eline. Hele hele “Haydi oku bak, sana neler neler öğreteceğim,” ifadeli anlatım üslubu okumaktan soğutur; çocuk onu okumaz zaten. Ben de olsam okumam, çocuklar niye okusun ki? Her satır, her cümle, okurun kendi keşfine bırakılmalı. Bir olayın, bir esprinin, bir mizahın ardında neler olduğunu kendisi bulmalı, böylece kendi eleştirel bakışını geliştirebilmeli. 

Bir de “Bak şimdi ne komik bir şey yazacağım, çok güleceksin” yönlendirmesiyle mizah olmaz. Okuru, sonradan gelecek gülmeceye hazırlamaya kalkışmak, mizahın dozunu düşürür. Mizah, aniden fışkıran bir lav patlaması gibi beklenmedik bir anda sürpriz olarak şaşırtmalı okuru. Ancak o zaman istenen etkiyi yaratabilir.

 

Geleneksel mizah figürlerimizi akla getirdiğimizde Selçuklu Devleti zamanına uzanan Keloğlan, Nasrettin Hoca ve Deli Dumrul hikâyelerinin çocuk okurların arasında yaygın bir şekilde dolaşımda olduğunu görüyoruz. Bu kahramanlara ek olarak Rıfat Ilgaz ve Muzaffer İzgü’nün karakterlerinin hikâyeleri de hâlen revaçta. Son dönem çocuk edebiyatında ise giderek artan bir mizah yoğunluğu söz konusu. Sizce bunun sebepleri nelerdir?

Çocukken okuduğum geleneksel mizah figürlerinden söz ettiniz. Ancak mizah, bir kez okunmuşsa, ikinci okunuşta demi kaçan bir sanattır. Bildiğiniz bir fıkrayı tekrar dinlediğinizde güldürmediği gibi.

Öte yanda, Rıfat Ilgaz, Muzaffer İzgü gibi edebiyatımızın mizah ustalarının bizi katıla katıla güldüren metinleri, artık kahkahayla değil de acı acı güldürüyor ne yazık ki. Yazıldıkları zamandan onlarca yıl sonra, toplumsal eleştiri taşıyan mizahi olayları güncelde halen yaşamakta olduğumuzu fark ettiriyorlar bize. Geçmişte kahkahalarla güldüğüm olayların hiç değişmeden halen yaşandığını görmek… Ne diyeyim…

 

Türk çocuk edebiyatında güçlü ve güldüren karakterler üretilebiliyor mu?

Geçmiş üretimlerden mi söz ediyorsunuz yoksa güncel edebiyattan mı? Geçmişte var olduğunu biliyoruz. Önceki sorunuzda ipucunu vermişsiniz zaten.

Son yıllarda üretilen karakterlerin klasikleşecek kadar güçlü olup olmadığını, geleceğe kalıcılıkları belirleyecek ancak. Şimdiden geleceğe dair kesin bir yargı üretmek zor. Bence uzun yıllar boyunca yaşayacak güçlü karakterlerimiz var. Ya yüzyıllar? Bunu da zaman gösterecek.

 

Çocukların genellikle gülmeyi ve eğlenmeyi sevdiğini biliriz. Üretilen çocuk kitaplarında mizahın okunurluğu arttırdığından bahsedebilir miyiz?

Kesinlikle doğru bir saptama. Çocukların doğasında var gülmek. Küçücük, akla gelmeyecek konularda bile gülmek onların işi. Komik ve eğlenceli bir anlatım sayesinde, düz anlatımla algılayamayacakları birçok şeyi kolayca anlamalarını sağlamak mümkün. Bu nedenle, çocuk kitaplarının yanı sıra, ders kitaplarına da mizahın girmesi çok önemli.

Mizah sanatı kitaba ilgiyi arttırdığı ve merakı körüklediği gibi, algı düzeyini de yükseltir. Kitap okumanın bir okura kazandıracağı tüm beceriler, mizah aracılığıyla kolayca aktarılabilir çocuklara; çünkü nitelikli gülmece barındıran kitapları hiç itirazsız, bir solukta, severek okurlar. Kısacası, çocuklarımıza kitap okuma heyecanını aşılamanın bir yolu da onları edebi derinliği olan eğlenceli kitaplarla buluşturmaktır.

 

Okuduğunuz en komik çocuk kitabını bizimle paylaşır mısınız?  Bu kitapla ilgili hangi anlar zihninizde daha çok yer etti?

Güncel olarak, torunlarımla okuduğumuz bir resimli kitaptaki mantık hatalarına katıla katıla güldüğümüzü hatırlıyorum. Geçmişteyse, oğullarımla birlikte bozuk dili nedeniyle metinde anlatılmak istenenden farklı, absürt anlamlar çıkan MEB’in Anonim üretimi bir kitabın her cümlesine gözlerimizden yaş gelene kadar güldüğümüzü hatırlıyorum. Sanırım eleştirel okuyabilmenin gücü de bu; sadece olaylara değil, metnin farklı alanlardaki açılımlarına da eleştirel gözle bakabilmek…

En komik kitap derseniz…bu yaşıma kadar galiba kullanılan tüm esprileri eskittim, artık gülmem pek zor. Bu nedenle, Tudem’in seçici kurulunda yer aldığım 21. Edebiyat Ödülleri serisinde 2023 Mizah Romanı Yarışması’na katılacak olanların işi zor.