Sinemasal

Bir Kimlik Meselesi Olarak Ters Yüz

Kişilik adalarının oluşmasını sağlayan tecrübeler filmde, “çekirdek anılar” olarak adlandırılır. Bu anılar, adalara isimleri verilen ve ana karakterin kimliğinde belirleyici olan hadiselerdir. 

Kişilik adalarının oluşmasını sağlayan tecrübeler filmde, “çekirdek anılar” olarak adlandırılır. Bu anılar, adalara isimleri verilen ve ana karakterin kimliğinde belirleyici olan hadiselerdir. Anne babasıyla geçirdiği keyifli bir vakit, arkadaşıyla oynadığı küçük bir oyun ya da çok küçük yaştan beri yapmayı sürdürdüğü spor, çekirdek anıları olarak belleğinde yer almıştır. Riley’nin ilk çekirdek anıları daha çok Neşe’nin etkisi altındadır. Ancak daha sonra oluşan ve yeni adaların kurulumunda etkisi olan çekirdek anıların, içerdeki duyguların çeşitli kombinasyonlarından oluştuğu görülür. Böylelikle sadece mutlu anların değil, farklı duygular üreten anların da unutulmaz ve kişiliğimizde belirleyici olduğunun altı çizilir.

Geçmişin kendisi için bir kimlik meselesi olduğunu söyleyen Hilmi Yavuz, kimliği, değişenin içinde değişmeden kalan şey olarak tarif eder. (Yavuz, 33). Peki, on bir yaşındaki bir çocuğun zihninde değişmeden kalan şeyler var mıdır? O yaştaki bir çocuğun geçen zamana inat muhafaza ettiği bir kimlikten söz edilebilir mi? Farklı disiplinlerden onlarca uzmanın bu sorulara verebilecek çeşitli yanıtları vardır şüphesiz. Ancak animasyon dünyasının dört şahane PIXAR yapımında yer alan Peter Docter’ın -Yukarı Bak ve Sevimli Canavarlar’ın yönetmen ve senaristi, Oyuncak Hikâyesi ve Wall-E’nin senaristinin- 2015 yapımı animasyon filmi Ters Yüz, bahsettiğim bu kimlik meselesine hem küçük hem de büyük seyircilerin ilgisini çeken farklı bir kurgu ve görsellikle yanıt vermiştir.

Film, on bir yaşındaki Riley’nin büyüme hikâyesini anlatır. Bu küçük kızın dış dünyada karşılaştığı her yenilik ve bu yeniliklere verdiği tepkiler, içindeki kontrol merkezinden yönetilir. Kontrol merkezinin ilk üyesi ve filmin de anlatıcısı olan Neşe, başkarakterin dünyaya gözlerini açışıyla birlikte ortaya çıkar. Hemen ardından Üzüntü, Korku, Tiksinti ve Öfke olarak karakterize edilmiş diğer duygularla tanışılır. İnsan bünyesindeki diğer duyguların da bu beş temel duygunun birleşiminden doğduğu düşünülürse oldukça doğru seçimler yapılmıştır. On bir yaşına kadar Riley’nin dış dünyaya verdiği tepkilerde en belirleyici olan ve iç dünyanın kontrolünü daha çok üstlenen duygu, Neşe olmuştur. Neşe, Riley’nin gündelik yaşamında karşılaştığı her hadisenin mutlulukla sonuçlanmasını ve anılarının bu şekilde kaydedilmesini istiyordur. Filmin ana hikâyesi de Neşe’nin bu bireysel isteğinin doğurduğu sonuçların düzeltilmesi üzerine kuruludur.

Bu düzeltme esnasında seyirci de Riley’nin kimliğini oluşturan ve zihninde değişmeden kalan ya da değişmeye çalışsa da tamamen yok olmayan şeylerin izini sürme imkânı bulur. İlk olarak Neşe, izleyicilere Riley’nin “kişilik adaları”ndan söz eder. Aile, Arkadaşlık, Dürüstlük, Hokey ve Maskaralık isimlerini alan bu adacıklar, Riley’nin tecrübeleriyle elde edilmiştir ve Riley’i Riley yapan dayanaklardır. Bu dayanaklar onun büyüme serüveninin şahitleridir. Yoklukları, Riley’nin kendisini iyi hissetmemesine hatta büyük bir hissizlik yaşamasına sebep olur. (Bkz. 76. dakika) Taşınma sonrası yaşadığı duygusal boşluk da bu kişilik adalarının birer birer mahiyetini kaybetmesi, Riley’nin kısa süreli bir bocalama ve kimliksizlik yaşamasına neden olmuştur. Filmin sonunda, Riley’nin bir yaş daha büyümesiyle, mevcut adaların genişlediği ve aralarına Arkadaşça Tartışma, Moda, Genç Müzik gibi yeni adaların katıldığı görülür. Büyüme serüveni içinde çocuğun şahsiyetini oluşturan temel unsurlar artsa da zamanla bu yeni adalar arasında da değişimlerin, büyüme ya da daralmaların olması muhtemeldir.

Kişilik adalarının oluşmasını sağlayan tecrübeler filmde, “çekirdek anılar” olarak adlandırılır. Bu anılar, adalara isimleri verilen ve ana karakterin kimliğinde belirleyici olan hadiselerdir. Anne babasıyla geçirdiği keyifli bir vakit, arkadaşıyla oynadığı küçük bir oyun ya da çok küçük yaştan beri yapmayı sürdürdüğü spor, çekirdek anıları olarak belleğinde yer almıştır. Riley’nin ilk çekirdek anıları daha çok Neşe’nin etkisi altındadır. Ancak daha sonra oluşan ve yeni adaların kurulumunda etkisi olan çekirdek anıların, içerdeki duyguların çeşitli kombinasyonlarından oluştuğu görülür. Böylelikle sadece mutlu anların değil, farklı duygular üreten anların da unutulmaz ve kişiliğimizde belirleyici olduğunun altı çizilir. Neşe ve Üzüntü’nün geçirdiği uzun yolculuktan sonra çekirdek anılara birlikte dokunmaları, Riley’nin yeni bir duyguyu ve beraberinde yeni bir çekirdek anıyı tecrübe etmesini sağlamıştır. Bu anı Neşe ve Üzüntü’nün birleşimiyle doğan bir duygudur. Ve aile adasının yeniden canlanmasını sağlamıştır.

“Geçmişin bugünde korunması” demek olan bellek, çekirdek anılarla zenginleşirken birtakım hoş anılardan da vazgeçmek gerekebilir. Yeni yaşanmışlıklar için bazıları, unutulmaya mahkûm edilir. Neşe’yle Üzüntü’nün yolculukları esnasında rastladığımız “Bilinçaltı Odası”, sorun çıkaran her şeyin gizlendiği yer olarak tanımlanır. Burada Riley’nin bastırdığı korkuları görülür. “Anı Deposu” da artık hatıra gelmeyen geçmiş hadiselerin sonsuza dek yok olduğu mekân olarak gösterilir. Anıların bu iki yerde yok edilmesiyle Riley’nin kişiliğini oluşturmaya yardımcı olan çekirdek anıların daha kolay hatırlanması sağlanıyordur. Böylelikle Anı Deposu ve Bilinçaltı olarak adlandırılan karanlık mekânlar, çekirdek anıların parlaklığını artırıyor, denilebilir.

Sonuç olarak, insan kimliğinin geçmişle ilintili olduğunu kabul eden herkes için, Ters Yüz filmi oldukça fazla şey söylemiş ve göstermiştir. Büyüme sürecindeki bir çocuk da olsa, insanın, etrafındaki bütün o harekete, değişime rağmen şahsiyet inşasında etkili birçok anıyı zihninde muhafaza etmesinin mümkün olduğu söylenmiştir. Bu süreç filmde, yüksek sesle değil, kendi kurgusu içinde ve her yaştan seyirciye hitap edecek bir görsellikle sunulmuştur. Oldukça başarılı çizilmiş kişilik adaları, karakterin geçmişle ilişkisinin kopmadığını ve bu geçmişin şimdide (şimdinin eylemlerinde) de var olduğunu gösterirken; kişilik adalarını oluşturup onların geçmişle bağını kuran çekirdek anılar olarak resmedilmiştir. Çekirdek anıların tazeliğini korumak için diğer anıların zamanla kaybedildiği yerler de Bilinçaltı Odası ile Anı Deposu olarak adlandırılmıştır.

 

Kaynakça

Yavuz, Hilmi. Şiir Henüz. İstanbul: Est& Non Yayınları, 1999.