Mizah sözcüğü birçok edebî metinde karşımıza çıkan çoğunlukla da ‘gülmece’ kavramıyla arasında organik bir bağ bulunan bir kelimedir.
Mizah sözcüğü birçok edebî metinde karşımıza çıkan çoğunlukla da ‘gülmece’ kavramıyla arasında organik bir bağ bulunan bir kelimedir. Yetişkin edebiyatında mizah unsurları kısmen kurgunun içinde yer alırken çocuklara yönelik metinlerde kurgunun ana unsuru olabilmektedir. Çünkü çocuklar için mizah, sadece güldürü unsuru değil aynı zamanda düşünmeye sevk etme, neden-sonuç ilişkisi kurma ve çıkarımda bulunma becerilerinin de fitilini ateşleyen bir faktördür. Kitaplar, çocukların iç dünyası ile gerçek hayat arasında iletişim kurabildikleri, özdeşim yapabildikleri önemli unsurlardan biridir. Kitapların içindeki mizahın amacı ise salt gülmece olmamakla birlikte eğlenirken alt metinde yer alan mesajı sezdirmektir. Günümüz çocukları, parmak sallayarak söylenilen direktifler yerine kendi sezgilerine dayanarak yaptıkları çıkarımlardan hoşlanmaktadır. Bu sebeple kitapların içine serpiştirilen mizah hem çocuğun aklıyla dalga geçmemeli hem de onu düşünmeye sevk edecek niteliklerle donatılmış olmalıdır. Ben de bu yazımda Şermin Yaşar’ın Oh Ne Âlâ Memleket adlı eserinde mizahı nasıl güçlü bir şekilde kurduğunu irdelemeye çalışacağım.
Günümüz çocuk yazarlarından birçok isim hayatın içinde yer alan olayları çocukların gözünden yine onların anlayacağı bir dille kaleme almaktadır. Bu isimlerden biri de çocukların severek okuduğu eğitimci yazar Şermin Yaşar’dır. Daha çok Dedemin Bakkalı kitabıyla tanınan yazar kâh kurmacaya yedirilmiş mizah diliyle kâh sözcüklerle oynayıp yakaladığı ritimle çocukların iç dünyalarına girmeyi başarmıştır. Yazarın ilk baskısı 2020 yılında yapılan Oh Ne Âlâ Memleket kitabı ise minik okurların günlük hayatta dert yandıkları birçok konuya empati ile yaklaşmalarını konu edinir. Kitabın başkarakteri Emre’dir. Emre, aynı zamanda kitabın anlatıcı kişisidir. Arkadaşları Elif, Kerem ve Reco’dan oluşan EKER adında bir grupları vardır. Yaklaşık on yaşlarındaki bu çocukların hayatlarında şikâyetçi oldukları her şey kendilerine özgü komikliklerle anlatılır. Yazar, Emre’nin gözünden kitabın giriş kısmında arkadaşlarını tanıtmış, onların fiziksel özelliklerini yine Emre’nin mizahi diliyle betimletmiştir. Aynı zamanda çocuk kahramanların bulduğu slogan, günde sekiz saatlerini okulda geçiren öğrencilerin her durumda kullanabilecekleri tarzdadır. “Okul çok beter, EKER okulu anında eker” (Yaşar 12). Mizahi bir cümle gibi duran söz dizimi okurlara aynı zamanda “biz okulda güzel zaman geçirirsek okulu severiz” gizli iletisini de içinde barındırmaktadır. Zira eserdeki karakterler, okulda geçirdikleri süreyi bir nevi eziyet olarak görmektedirler. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın yüzüncü yılını kutlama etkinliklerinde okul müdürü ve müdür yardımcısının yerine geçip törene katılacakları haber verilir. Ancak bunun için Atatürk’e en güzel teşekkür mektubunu yazan grup seçilecektir. EKER, yarışmayı kazanmak için hemen kolları sıvar ve en nihayetinde okul yöneticilerinin yerine geçmeyi başarır. O güne kadar odasından çıkmayan okul müdürü, çocukların zihninde hayali birçok özelliğe sahip adeta bir devdir. Ödül töreninde Müdür Necati Hiçyok yerine kartondan yapılmış maketi çıkar sahneye. Tüm öğrenciler şaşkınlık içindedir. Henry Bergson’ un uyuşmazlık kuramında gülme, herhangi bir mizahi metin ya da durumda, kişilerin olay örgüsünün hangi yönde gelişip sonuçlanacağına dair sahip oldukları beklentilerinin, umulmadık bir şekilde sonuçlanması ile ortaya çıkan durumdur (14). Müdürün yüzünü görmeyi uman öğrenciler, beklentileri ile gerçek arasında yukarıdaki kuramda da söylenildiği gibi uyuşmazlık yaşamışlardır. Ardından maketi komik bulup gülmeye başlamışlardır.
P. McGhee 1979 yılında yaptığı araştırmalarda ise duygusal ve bilişsel gelişime paralel olarak yaş ilerledikçe anlam ve boyut kazanan mizah duygusunu, çocuğun gelişim evreleri içinde ele almıştır. Dört aşamada ele alınan evrelerin sonuncusu ona göre çoklu anlamlar ve yetişkin türü mizahtır. Bu evrede çocuktaki bilişsel kapasite, çocuğun somut işlemler aşamasında mümkün olandan daha soyut bir düzeyde fikir ve kavramlarla oynamasını sağlamaktadır. Çocuklar genellikle bu evrede sözcüklerin veya cümlelerin birden fazla anlamı olduğunu kavrayabilmektedir ve ince şakalardan zevk almaya başlamaktadırlar (Alıntılayan Dirican 247). Müdür koltuğuna dönene kadar okulda yeni bir dönemin başlatılması, koridorlara çikolata şelalelerin yapılması, oyuncak ağaçlar ile sınıflara top havuzları konulması gibi birbirinden garip isteklerin varlığı bu evrenin metindeki örnekleridir. Emre, bu istekleri kendince makul bulur, geri çevirdiklerine ise her fırsatta “Oh Ne Âlâ Memleket” der. Emre’nin yönetimdeki talepleri ve bunların karşılanmayışından doğan gülmecede o ve arkadaşlarının içinde bulundukları gelişim evresinin tezahürleri bulunur.
Sonuç olarak, güçlü mizahi bir dille yazılması kitabın çocuklar tarafından çok okumasını beraberinde getirmiştir diyebiliriz. Uyumsuzluk kuramının örneklerinin bolca bulunduğu metin, çocuğun zihinsel gelişiminin göz önünde bulundurulmasıyla da gülmecesini eser boyu sürekli kılar. “Oh ne âlâ memleket” deyişinin içinde saklı bir eğlence ile okurun hafızasına yetişkin dünyasının önemli bir sözünü eklemesi eserin başka önemli bir yanıdır.
Kaynakça
Bergson, Henri. Gülme. İstanbul: Kapı Yayınları, 2021.
Dirican, Rabia ve ark. “Resimli Hikâye Kitaplarında Sözel Mizah Unsurları”. Motif Akademi Halkbilimi Dergisi 13. 29 (2020): 243-261.
Yaşar, Şermin. Oh Ne Âlâ Memleket. İstanbul: Doğan Egmont Çocuk Yayınları, 2020.