Soruşturma

Kaan Elbingil

Mizahla örülmüş, mizahla bulamaç edilmiş birçok konuyu, belki de içinde çıkılmayacak derecede girift problemleri rahatlıkla okuyorlar.

Soruşturmayı Gerçekleştiren: Zehra Nur Canpolat

Bir opera sanatçısı ve çocuk müzikali yazarı olarak çocuk edebiyatı sahasında da “Berk” serisi ile çok sevildiniz. Özelikle Berk Operacı Oldu eserinizde bir çocuğun hayatına komşusu aracılığıyla tanımadığı bir sanat dalı olan operayı dâhil etmesinin öyküsünü kaleme aldınız. Farklı sanat dallarının birlikteliğini çocuk edebiyatı açısından nasıl yorumlarsınız?

Sanatın temeli olan yaratıcılık ve emprovizasyon, hayatın içinde yirmi dört saat var. Sabah sebepsiz gülüşlerle ve mutluluklarla yataktan fırlayan çocukları bir düşünsenize… Bizler yetişkinler olarak günlük hayatta bu coşkuya sahip olabilmek için kimi zaman ne kadar çok çaba harcıyoruz. Çünkü biz hayatı çok daha ağır yaşıyoruz ve sanat dallarını ya da edebiyatı parantez olarak hayatımızda açıp bir parça mola vermeye çalışıyoruz. Ya da bir parça kendimizi bulmaya çalışıyoruz. Oysa çocuklar sanatın hep içindeler. Edebiyatın hedeflediği o emprovizasyon, o doğallık onların yapısında ve hayal dünyalarında var.

Berk Operacı Oldu kitabımı okuyan çocukların belki de çok büyük bir kısmı operayı görmedi, tanımadı. Belki de bilmiyordu da. Ama ben opera dünyasını onlar için kurgulamaya çalıştım. Bir çocuğun gözünden şarkı söylemenin keyfine -bu opera olmayabilirdi de- varmalarını istedim. Zaten şarkı söylemek gerçekten çok keyiflidir ve çocuklar şarkı söylemeye bayılırlar. Şarkı söylediklerinin farkına bile varmadan o ritim içinde, müzik içinde mutlu oluyorlar Dolayısıyla bunu bir çocuğun gözünden anlatmaya çalıştım. O yüzden kitabımdan keyif aldıklarını düşünüyorum.

 

Dedektif Köpek Cash müzikalinde hem yazar hem köpek eğitmeni kimliğinizle var oldunuz. Sanatın öznesi olarak insanı görmeye alışkın seyirci ve okur için diğer canlılarla birlikteliğin nasıl bir etki gücü söz konusu?

Bir çocuğun oyuncak hayvanları yıllarca onun en yakın arkadaşları oluyor. Kedisi, köpeği, ördeği, eşeği, kazı… Oyuna gelen çocukların arkadaşlık, dostluk babında bu kadar önemsediği bir ırkı canlı olarak, bir kahraman olarak sahnede görmek elbette onları çılgına çeviriyor. Oyunumuz o yüzden çok sevilmişti. Benim çılgın projemdi Dedektif Köpek Cash. Oyunda canlı bir köpek oynatmıştım o zamanlar. Şimdi olsa böyle bir şeye cesaret edebilir miyim bilmiyorum. Açıkçası hiç böyle bir örneğini de görmemiştim. Bir köpeği oyuna götürmek nasıl bir şey olur bilmiyordum. Müzikal esnasında bir dış sesle köpeği konuşturuyorduk. Nihayetinde çok güzel tepkiler aldık. Oyunu izledikten sonra bir köpek almak isteyenler de oldu, barınağa yönlendirdiklerimiz de oldu. Tabi komik durumlarla da karşılaştık. Mesela, oyunun ilk başında köpek havlıyor sonrasında ona sihirli bir pelerin giydiriyorduk. Ardından köpeğin aklından geçenleri bir dış ses ile duyuyorduk. Bu müzikal boyunca böyle sürüyordu. Oyundan sonra bizim köpeğe de bu pelerinden alalım diye ağlayan birkaç çocuk olmuştu. Bu da işin tatlı tarafıydı.

 

Eserlerinizde mizah, öne çıkan bir üslup biçimi. Edebiyatın farklı sanat dalları ile iç içeliğini sağlamada bu üslubun kolaylaştırıcı etkileri oluyor mu?

Mizah, gülmece sadece edebiyat ve sanat için değil, günlük hayatımız için de müthiş bir avantaj. Sorunlarınızı karşılamada, insanlarla ilişkide eğer böyle bir yeteneğiniz varsa elinizin güçlü olduğu müthiş bir ayrıntı bu. Çocuklar için edebiyatta mizah bence daha da önemli bir şey çünkü eğlenmeyi ve gülmeyi çok seviyor çocuklar. Yapıları gereği, mizaçları gereği elbette. Zaten sürekli buna kodlanmış durumdalar. Mizahla örülmüş, mizaha bulanmış birçok konuyu, belki de içinde çıkılmayacak derecede girift problemleri rahatlıkla okuyorlar. Hikâye boyunca kahramana eşlik ediyorlar. Bundan herhangi bir duygusal zarar görmeden psikolojik olarak bir üzüntü hissetmeksizin kitabı sonuna kadar takip edip kahramana eşlik ediyorlar. Çünkü gerçek hayatta da en büyük eksiğimiz, bence sorunlara mizahî bakışımızı kaybetmiş olmamız. Mizah olmayınca o zaman hayat gerçekten çok zorlaşıyor, her şey çok ağırlaşıyor. Altından kalkılamaz, içinde çıkılamaz hâle geliyor sorunlar. Çocukların her an gülmeye, her an eğlenmeye yatkın olmaları gibi bir avantajları var. Yazar olarak da mizah onlarla iletişim kurmada bizim için büyük bir fırsat.

 

Çocuk kitaplarınıza ve tiyatro oyununuza ek olarak bir çocuk operası librettosu yazmayı düşündünüz mü?

Tabii bizde projeler bitmez. En azından bende hiç bitmez. Şu an üstünde çalıştığım kitabım bitsin, operada yeni projeler yapayım diye düşünüyorum. Tabii benim ilgimi çeken, yapmadığım şeyleri denemek olur. O da keyifli bir düşünme süreci demek benim için. Bakalım ne düşünürüz, ne çıkar… Bir çocuk operası librettosu yazmayı hedeflerim, belki başka yeni bir kitap da çıkabilir. Gerçekten hükmedemiyorsunuz hayal âleminize ya da hükmetmeye gerek yok zaten. Projeler bitmez dediğim gibi.