Çocuk edebiyatı ürünleri, görsel ve yazınsal ürünlerin bir araya geldiği eserler olarak, çocukların sanat dünyasına ilgi duymalarını, yaratıcıklarını geliştirmelerini ve hikâyelerini daha derinlemesine anlamalarını destekleyebilir.
Soruşturmayı Gerçekleştiren: Zehra Nur Canpolat
Çocuk edebiyatını sanatsal bir tür olarak düşünmek bize nasıl bir pencere açar?
Çocuk edebiyatının sanatsal bir tür olarak değerlendirilmesi, birçok açıdan ele alınabilir. Örneğin çocukların hayal dünyasını genişletmelerine, onların farklı dünyaları keşfetme, yeni kavramlarla tanışma ve yaratıcılıklarını geliştirmelerine yardımcı olur. Bu kitaplar, hikâyeler ve karakterler aracılığıyla çocuklara etik değerleri, empatiyi ve sosyal becerileri öğretme potansiyeline sahiptirler. Sanatsal bir bakış açısı, çocuk edebiyatının sadece eğitim aracı olarak değil, aynı zamanda çocukların dünyasına daha etkili bir şekilde ulaşma aracı olarak da düşünülebilir.
Çocuk edebiyatı eserleri feminizm, alımlama, kültürel eleştiri gibi farklı edebiyat teorileri çerçevesinde değerlendirilmektedir. Çocuk kitaplarında görsel öğe kullanımının yaygınlığı düşünüldüğünde kitapların sanat teorileri ışığında da eleştirel okumasını yapmak aslında mümkün. Çocuk edebiyatı eserlerini görsel temsil bağlamında incelemek için teori geliştirmek ve bu teori çerçevesinde incelemek okura, eleştirmene, yazarlara ve yayıncılara neler kazandırır?
Çocuk edebiyatı ürünlerinde ne anlatıldığı kadar nasıl resimlendiği de aynı oranda önemlidir. Okur açısından düşünürsek, somut algılama yaşında olan çocuk, okuduklarının karşılığını kitap üzerinde bulmak ister. Aslında okurken hayalinde beliren şeyi, kitaptaki ile karşılaştırır. Burada yazılan hikâyenin, resimleyen kişi tarafından aynı duygu ve heyecanda resmedilmesi önemlidir. Etkili kurulan bir etkileşim sonucunda yazar, okurla daha güçlü bir bağ kurarak hikâyelerini daha etkili bir şekilde iletebilir.
Eleştirmene ise eserleri daha derinlemesine ve analitik bir şekilde değerlendirme fırsatı sunar. Tüm bunların sonucunda yayıncılar, görsel unsurlar konusunda daha bilinçli kararlar alarak kitapların pazarlanması ve satılmasını güçlendirebilir.
Çocuğun sanatla ilk karşılaşması çocuk edebiyatı ürünleriyle gerçekleşiyor diyebilir miyiz?
Evet, çocukların sanatla ilk karşılaşmaları çocuk edebiyatı üzerinde gerçekleşebilir. Çocuk edebiyatı, sadece sözlü hikâyelerle değil aynı zamanda görsel öğelerle de zenginleştirilmiş olarak sunulur. Bu ürünler aracılığı ile çocuklar, resimli kitaplar, çizgi romanlar ve diğer görsel öğelerle tanışarak sanatla ilk temaslarını kurabilirler. Çocuk edebiyatı ürünleri, görsel ve yazınsal ürünlerin bir araya geldiği eserler olarak, çocukların sanat dünyasına ilgi duymalarını, yaratıcıklarını geliştirmelerini ve hikâyelerini daha derinlemesine anlamalarını destekleyebilir.
Okul öncesi dönemde çocuklara sanat eğitimi verilmeli midir?
Eğitim uzmanları ve pedagoglar genellikle okul öncesi dönemde çocuklara sanat eğitimi verilmesi fikrini desteklerler. Ben de kendi gözlemlerime ve yaptığım atölye çalışmalarına dayanarak onlara önce hikâye yoluyla bir sanat hakkında bilgi verip, sonrasında uygulama yapılmasının faydalı olduğunu düşünüyorum. Tabii burada çalışma yapacağınız yaş grubuna göre anlatacağınız sanat, bu sanatın uygulama alanı ve kullanacağınız dil çok önem taşıyor.
Sanat eğitimi, çocukların yaratıcı düşünce ve ifade yeteneklerini geliştirmelerinin yanı sıra, motor becerileri, öz güven ve sosyal becerileri geliştirme gibi konularda onları destekler. Bizler de bu süreci eğlenceli hale getirerek ve çocuklar üzerinde merak uyandırarak onların sanata karşı olan ilgilerini arttırabiliriz.
Bir çocuğun hat, tezhip, ebru yahut minyatür resimlerine bakması ve bir kitabı incelemesi hangi yönleriyle benzer ya da farklıdır?
Bir çocuğun, sanat eserine bakması ve bir kitabı incelemesi, görsel sanat ve sözlü-ifadesel sanat arasındaki farklı yeteneklerin deneyimlerini içerir. Her iki durum da çocuğun yaratıcılığını geliştirmesine yardımcı olur.
Örneğin, çocuklar ellerine kalemi aldıkları andan itibaren kâğıda, duvara, resim yapabildikleri her yere çizme ve boyama eğilimindedirler. Okul çağına geldiklerinde ise gezdikleri bir sergi, cami duvarındaki bir yazı veya işleme gibi sanat eserleri dikkatlerini çekebilir. Aslında içten içe bunları deneme ihtiyacı duyarlar. Fakat ne olduklarını bilmediklerinden sadece görüp geçtikleri bir şey olur. İşte bu sırada bizler onlara gördükleri sanatla ilgili bilgi verir, onların anlayabileceği anlatım diline sahip kitaplara yönlendirirsek gördükleri sanat eserini zihinlerinde daha kalıcı hâle getiririz. Gördüğü eser hakkında bilgi sahibi olan çocuk, ilgisini çeken bir sanat dalının da zeminini zihninde oturtmuş olur.
“Sanat Gezileri” başlıklı beş kitaplık serinizde ebru, hat, tezhip, minyatür ve katı’ geleneksel sanatları çocuk okurla buluşturdunuz. Bu anlamda aldığınız geri bildirimler nasıldı? Çocuk okurun kültürel mirasla buluşması noktasında çocuk edebiyatı ne denli işlevseldir?
İkinci sorunuzdan başlarsak çocukların kültürel mirasla buluşması, onların kimliklerini oluştururken, anlama ve değerlendirme yeteneklerini geliştirirken aynı zamanda hoşgörü, çok kültürlülük ve empati gibi önemli sosyal beceriler kazanmalarını sağlar. Bu bağlamda ben “Sanat Gezileri” serisini yazma kararını, kendi çocuklarıma geleneksel sanatlarımızı, onların diliyle anlatacak bir kitap arayışı içerisine girdiğimde verdim. Az önce de ifade ettiğim gibi bizim sanatlarımızı ve sanatkârlarımızı çocuklarımıza anlatmamız çok önemli, fakat ben sizin de ifade ettiğiniz işlevselliği daha etkin bir hâle getirmek için çocuk okuru hikâyenin içine almak istedim. Yani çocuklar burada okudukları hikâyenin gerçek olduğunu, Ahmet ve Şûra karakterleri gibi onların da aynı sanat maceralarını yaşayabileceklerini ve kitaplarda yer alan sanatçı hocalarımızla tanışabileceklerini öğrendiklerinde bu maceranın içine girmiş oluyorlar. Bunun yanı sıra kitapta yer alan karakterlerin birebir resmedildiğini duymak da ayrıca ilgilerini çekiyor. Tüm bunlar da onları kendilerine yakın hissettikleri bir sanat dalıyla ilgilenmeleri için cesaretlendiriyor. Tabii güzel geri bildirimleri sadece çocuklardan değil, ailelerden de aldım. Çocuklarına kitapları okurken kendilerinin de bu sanatlar hakkında bilgi sahibi olduklarını, hatta çocuklarıyla araştırırken kendilerinin de ders almaya başladığını söyleyen anneler oldu. Bu da benim için oldukça mutluluk verici…