Momo'da zaman tasarrufu anlaşması yaptığını unutan yetişkinlerde olduğu gibi mitler bizler için de birer hatırlatıcıdır.
"Mit yaratmak ruhsal sağlığımızı kazanmak için çok önemlidir ve şefkatli terapistler bunu destekleyeceklerdir"
Rollo May
Psikoterapist ve Mitlere Yolculuk kitabında Rollo May, mitleri “gözle görülmeyen kılavuzlar, sessiz liderler, neyin kabul edilip neyin edilemeyeceğine karar verme yöntemleri” olarak tanımlıyor. Anlamsız dünyada anlam bulmanın bir yolunu bize gösteren mitlerin dört işlevini aşağıdaki şekilde özetliyor (May 33-34):
- "Ben kimim?" sorusunu yanıtlayarak bize kişisel kimlik anlayışı sağlar.
- Toplumsallık bilinci verir.
- Ahlaki değerlerimizi destekler.
- Yaradılışın gizemiyle başa çıkabilmek için geliştirdiğimiz bir yöntemdir.
Belki de tarihin başlangıcından itibaren insan var oluşunun temel bir ihtiyacı olan mitlerin günümüzde akılcılıkla yer değiştirerek gücünü kaybetmesiyle kişisel ve kolektif hikayemizde bir boşluk oluştuğunu deneyimliyoruz. Nietzche'nin tabiriyle "mitlerin yok edilmesi konusunda kararlı çağda" psikoterapistlerin modern insanın mit ihtiyacına cevap vermek için başvurduğu kişiler olduğunu iddia ediyor Rollo May.
Psikoterapi, kişinin yaşam hikayesini yeniden anlamlandırma süreci olarak düşünülebilir. Rüyalar, aile öykümüz, kişisel anlatılar, cinsellik, doğum ve ölüme dair yaşantıların hepsinde bir mit gizli. Psikoterapistin görevi kişinin hikayesindeki kişisel mitler ve kolektif mitleri (ki bunlar birbirinden hiç bağımsız değildir) keşfetmesine yardımcı olmaktır. "Kim olduğumu bulmalıyım!" diye haykıran Oedipus'un "içsel kimliğe dair yalnız arayışına" eşlikçidir psikoterapistler (May 31).
Peki mitleri hatırlamanın iyileşmeyle gerçekten bir bağlantısı olabilir mi? Psikoterapist mitlerle bağlantı kurmadan bu işlevi yerine getirebilir mi? Çocuk edebiyatı bize bunun için bir imkan sunabilir mi?
Bu soruların cevabını aramak için Momo ile varoluşumuza dair unuttuğumuz hakikatleri hatırlatan mitlere doğru yolculuğa çıkabiliriz.
Bir modern zaman miti olarak Momo
"Tıpkı ruhunu kaybetmiş bir adam gibi, mitolojik mirasını yitirdiğinde paramparça olan ilkel bir kabilenin ruhani hayatlarıdır."
Carl Gustav Jung
Bir zamanlar hikâyeler anlatılan antik tiyatroda yaşamını sürdüren ve yaşı belli olmayan kimsesiz çocuk kahramanımız Momo ile tanıştırarak mitsel bir başlangıç yapıyor öykü. Kitabın ilk sayfalarında zaman algısını çizgisel (kronos) düzlemden döngüsel (kairos) düzleme çekilmesinin bir tesadüf değil mitlerin ve masalların zamansız dünyasına davet olarak görüyorum. Öykünün devamında da zaman kavramını merkeze alarak yaşamı deneyimlemenin farklı olasılıklarına dair açılımlar sürüyor.
Tam manasıyla anı yaşayan Momo için zaman kavramı modern insanınkinden çok farklı. Onun için en önemli zaman şimdiki zaman; en önemli kişi ise o anda temas kurduğu kişi olduğundan insanları dinlemeye saatler ayırabilir ve hiç kimseyi acele ettirmez. Momo, karşısındaki kişiye tüm mevcudiyetini sunan “usta bir dinleyicidir”. Bu nedenle, adeta bir terapiste gider gibi insanlar sorun yaşadıklarında Momo'ya gitmeye başlarlar. “Git bir Momo'ya uğra!” ifadesi kent sakinleri arasında giderek yaygınlaşmaya başlar (Ende 20). Antik tiyatroya gelenlerin yiyecek getirmesiyle Momo tüm yaşamsal ihtiyaçları karşılanmış şekilde hayatını sürdürür.
Çocuklarla özgün oyunlar kuran, insanları dikkatle ve özenle dinleyerek derin bağlar kuran Momo kente geldikten bir süre sonra işler değişmeye başlar. Zaman Tasarruf Şirketinin çalışanları Duman Adamlar sinsice şehirdeki yetişkinleri zaman tasarrufu yapmaya ikna eder. Ne zaman yaptıklarını hatırlamadıkları bir anlaşmanın sonucunda zaman, sayılı ve tasarruf edilmesi gereken bir meta haline gelir. Zaman tasarrufu yapan yetişkinler giderek daha çok çalışmaya ve birbirlerine daha az vakit ayırmaya başlar. Momo'ya derdini anlatmaya gelenlerin sayısı ise giderek azalır.
Momo'nun arkadaşı Gigi ise şehirde yaşayanlara ve az da olsa gelen turistlere uydurma hikayeler satan hayal gücü geniş bir hikaye anlatıcısıdır. Oyun oynamak, hayal kurmak ve hikaye anlatmanın “zaman kaybı” olarak görülmeye başlaması üzerine Gigi'nin dinleyicisi de giderek azalır ve haliyle insanları bir arada tutan ortak mitler de yok olmaya yüz tutar.
Momo'nun bu durumu değiştirmek için duman adamlarla ilgili anlattığı hikâyeye Gigi, Beppo ve çocuklar dışında kimsenin inanmaması mitlerin inkârının aslında hakikatin inkârı haline gelmesine neden olur. Popüler kültürün esiri olan Gigi'nin anlattığı hikayelerin sığlaşması gibi ortak anlatılar da derinlikten yoksun bir hal alır. Tüm bunların sonucunda kentte insanlar arasındaki çatışmalar, hayatı anlamsız bulma, depresyon, yoğun öfke ve yalnızlık gibi sorunlar artmaya başlar. Tanıdık geldi mi?
Johann Hari, Kaybolan Bağlar kitabında psikolojik sorunların kolektif nedenlerine ışık tutarken insanlar arasındaki bağların zayıflamasının depresyon gibi birçok psikopatolojinin kaynaklarından birisi olduğunu iddia eder. Sosyal sebeplere dayalı sorunlara bireysel psikofarmakolojik tedaviler ile çözüm vaat edilmesini eleştirir. Çözüm için doğa ve ötekilerle kaybolan bağların yeniden tesis edilmesinin gerekli olduğunu, gündelik yaşamdaki anlamın yeniden bulunması gerektiğini belirtir. Sorun şu ki bugün kimsenin buna zamanı yok!
Mitleri yeniden bulmaya zamanımız var mı?
"Günlük yaşam içinde çok büyük bir sır vardır. Herkesin bunda bir payı bulunur ve herkes onu bilir, ama pek az kimse bu konuya kafa yorar. Çoğu kimse onu olduğu gibi benimser ve ona asla şaşırmaz. Bu büyük sır, zamandır."
(Ende 65)
Geçmişin hayaletleri, gelecekle ilgili kaygılar ve anı yaşayamıyorum serzenişleriyle sürekli zamansızlıktan yakındığımız modern zamanlarda yavaşlama ve “anda kal” çağrıları sıklıkla duyduğumuz bir şeydir.
Peki zamanın ne olduğunu gerçekten merak ettiniz mi? Yoksa zaman tasarrufu yapan herkes gibi bu soruyu hiç aklına hiç getirmediniz mi? Neden keyif aldığımızda kum tanesi gibi akıp gider de, kaygı verici bir haber beklerken bir türlü geçmek bilmez o saatler? Anda kalmak mümkün müdür?
Momo’nun öyküsünde zamanın merkezi rolünü ve paradoksal doğasını görebiliyoruz. Kentte insanlar zamandan tasarruf ettikçe, zaman azalır; Momo, kendisine rehberlik eden kaplumbağa Kaissopeia'dan acele etmesini istediğinde ise "ne kadar yavaş, o kadar çabuk" cevabını alır (Ende 261).
Duman adamlar “mantıklı” ve matematiksel önermeleriyle zaman mefhumuna dair anlatıyı değiştirerek anlaşmaya ikna ettikleri yetişkinler üzerinde tahakkümlerini kurarlar. Zamanın efendisi olan yaşamın da efendisi olur. Rasyonel aklın zaferinin başlangıcı (Enveri, 2019) olan kronolojik tarih anlatısı ile bir başı ve sonu olan olaylar dizisine indirgenir insanlık tarihi. Bu anlatılarda bir kazanan-kaybeden vardır. Pek tabi ki, güç sahipleri tarafından şekillendirilen söz konusu eril tarih anlatısı bir tahakküm aracı haline gelir. Oysa ki Gigi'nin de sorguladığı gibi “tarih kitaplarında anlatılanların hepsinin doğru olduğu ne malum; belki de uydurmadır, ne biliyoruz?” (Ende 45).
Zaman nehrinin akışında neyi hatırlamayı seçtiğimiz kadar neyi unutmayı seçtiğimiz de bireysel ve toplumsal kimliklerimizde belirleyicidir. Momo'da zaman tasarrufu anlaşması yaptığını unutan yetişkinlerde olduğu gibi mitler bizler için de birer hatırlatıcıdır. Döngüsel zaman anlayışı hakim olan mitlerde “eden bulur”, güçlü güçsüz olur. Zamanın döngüsel doğasında mutlak tahakküm yoktur. Doğadaki yaşam-ölüm-yeniden yaşam döngüsü gibi tarih de döngülerden ibarettir. Bu yanıyla, hangi anlatıları hatırlamayı ve hangilerini unutmayı seçtiğimiz gücün kime teslim edildiğini de belirler.
İçimizdeki Momo'yu bulmak
"Kendi hayatına hükmeden hikaye üzerinde güç sahibi olmayan kişi, onu yeniden anlatmaya, yeniden düşünmeye, parçalara ayırmaya ve zaman geçtikçe değiştirmeye gücü olmayan gerçekten acizdir çünkü yeni şeyler düşünemez."
Salman Rüşdü
Momo, çalınan zaman ile unutulan mitlerin insanların kendisiyle ve ötekiyle bağını nasıl kopardığını çarpıcı şekilde hatırlatıyor. “Yabancı”, kimsesiz ve çelimsiz bir çocuk olan kahramanımız, zamanlarını (ve dolayısıyla ruhlarını) çalan güç sahiplerine karşı çıkarak insanlığın da hikayesini değiştiriyor. Bunu yapmasını sağlayan ise zamansız-mekansız mitler dünyasına adım atması sayesinde duman adamlarla yaptığı anlaşmayı unutmaması ve kendi hikayesini yeniden yaratma cesareti.
Çocuk edebiyatı da aynı şekilde mitleri hatırlamaya ve dolayısıyla yaşam hikayemizi kurgulama gücünü teslim almaya yardımcı olabilir. Öyküdeki çocuklar, Momo yanlarında olmasa da içsel temsili sayesinde hayal kurmaya ve farklı farklı oyunlar kurabilmeye devam etmişlerdi. Belki bizim de yeniden içsel Momo’ya ulaşmamız gerekiyor. Şimdilerde yaygınlaşan hikaye anlatıcılığı, çemberler ve yetişkinler için oyuna davet, zaman tasarrufu adına unutturulan mitleri hatırlama adımları olabilir mi? Kolektif ve kişisel mitlerimizle kaybolan bağların yeniden tesisi için psikoterapistler bir köprü görevi görebilir mi?
Rollo May’in yazının başında paylaştığım alıntısını burada yeniden hatırlayabiliriz: Ruhsal sağlığımızı yeniden kazanmak için psikoterapistlerin mitleri yeniden yaratma sürecinde şefkatli eşlikçiliğine ihtiyacımız var. Bunun için Momo gibi, önce biz psikoterapistlerin de mitlerin zamansız-mekansız dünyasına dönerek unutulanları hatırlaması gerekir belki de.
Kaynakça
Ende, Michael. Momo. Çev. Leman Çalışkan. İstanbul: Pegasus, 2017.
Enveri, Ekber. "Eski Türk Kültüründeki Döngüsel Zaman Üzerine." Motif Akademi Halkbilimi Dergisi 12.26 (2019): 292-304.
Hari, Johann. Kaybolan Bağlar. Çev. Barış Engin Aksoy. İstanbul: Metis, 2019.
May, Rollo. Psikoterapist ve Mitlere Yolculuk. Çev. Kerem Işık. İstanbul: Okuyanus, 2016.