Kritik

Ülkemizin En Yabancı Dili: Cinsellik

Aslında kurallar oldukça açık. UNICEF tarafından yayınlanan çocuk haklarına dair sözleşmede yer alan 34. maddeye göre, anlaşmaya tabi olan tüm devletler, çocuğu her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suistimale karşı koruma güvencesi verirler.

“Kapımızı neden kilitliyoruz?” sorusunun çok çeşitli cevapları olabilir: “Güvenlik için”, “Hırsız girmesin diye”, “Rahat uyuyabilmek için” vb. Ancak her cevapta içeride korunması gereken bir şeyler varken dışarıda da bu kıymetlilere zarar verebilecek onlarca kötü olasılık vardır. Kapısına ilk kim kilit takmış, neden buna ihtiyaç duyulmuş, ilk kim hırsızlık yapmış, vs. bunları bilmek çok zor. Yalnız görülen o ki, mahremiyetimizi korumak için önceden bir takım önlemleri almayı akıl etmiş insanları taklit etmekte ve onlar tarafından onaylanan yöntemleri uygulamakta tereddüt etmiyor, hatta durumumuz uygunsa bunun her zaman en iyisini tercih ediyoruz. En korunaklı mahalleye taşınıyor, en sağlam kapıları taktırıyor ve en iyi kilitleri alıyoruz. Fiziksel ve maddi güvenliğimizi sağlamayı ailemiz ve toplum aracılığıyla rahatlıkla öğrenebiliyorken, manevi güvenliğimizi ve daha da önemlisi mahremiyet güvenliğimizi çevremizden neden öğrenemiyoruz?

Aslında kurallar oldukça açık. UNICEF tarafından yayınlanan çocuk haklarına dair sözleşmede yer alan 34. maddeye göre, anlaşmaya tabi olan tüm devletler, çocuğu her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suistimale karşı koruma güvencesi verirler. Bu amaçla taraf devletler özellikle, “Çocuğun yasadışı bir cinsel faaliyete girişmek üzere kandırılması veya zorlanmasını; çocukların, fuhuş, ya da diğer yasadışı cinsel faaliyette bulundurularak sömürülmesini; çocukların pornografik nitelikli gösterilerde ve malzemede kullanılarak sömürülmesini” önlemek amacıyla ulusal düzeyde ve ikili ile çok taraflı ilişkilerde gerekli görülen her türlü önlemi alırlar. Nasıl ki kilitli kapılar, hırsızların var olduğu gerçeğini değiştiremiyor sadece güvenlik önlemi alınıyorsa, ne yazık ki ülkemizde de işlenmeye devam eden cinsel suçlar da faaliyetlerini bir şekilde sürdürmeye devam ediyor. Bu bağlamda mahremiyet güvenliği kuralları da çocuklarımıza "kapıyı arkadan kilitle, gözetleme deliğinden bakmadan, kim o demeden kapıyı açma" demek kadar basit bir şekilde aktarılabilmelidir.

Cinsel Eğitim ülkemizde yeni yeni keşfedilen, belli bir azınlığın cesaretle, çoğunun fısıltıyla konuştuğu gizli bir dil gibi. Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre 40 yaşın üzerindeki ve 19 yaşın altındaki annelerin %74,4’ü, 30-39 yaş aralığındaki annelerin %53,3’ü, 20-29 yaş aralığındaki annelerin %58,7’si "Cinsel Eğitim"in ne olduğunu bilmiyor. Aynı araştırmaya göre, cinsel eğitimi "cinsel ilişki" olarak tanımlayan anneler de var (Tuğrul ve Artan, 145 ). Bu noktada cinsellik Türkiye sınırlarında hâlâ bir tabu olarak varlığını sürdürüyor. Sürekli ürüyoruz, genç nesil sayısı olarak diğer ülkelere fark atıyoruz fakat nasıl ürediğimiz kısmı biyoloji dersinden öteye geçemiyor. Bitki ya da hayvan olmadığımız ve düşünen canlılar olduğumuz için cinsellik konusu biyoloji bilgisinin ötesinde dinamikleri olan bir olgu. Birçok insan, eğer çocuklara ve gençlere cinsel eğitim verilirse, onların cinsel bir yaşama başlayacaklarını ve masumiyetlerinin zarar göreceğini düşünüyor.

Hâlbuki, cinsellikle ilgili problemlerin kaynağında, edinilen bilgilerin bireye doğru zamanda, doğru kişiler tarafınca ve uygun bir üslup ile verilmemesi yatar. Ülkemizde görülen tablo da, çocuk tarafından cinsellikle ilgili soru gelmesi akabinde konunun ivedilikle kapatılması, geçiştirilmesi, görmezden gelinmesi ve çoğunlukla kızılması, ayıplanması şeklinde kendini gösterir. Bu şekilde çocuk susar elbette fakat bu noktada bilişsel psikoloji devreye girer: Beyin tamamlanmamış işleri unutmaz! Yemek esnasında garsonların kağıtsız şekilde siparişlerimizi alıp unutmaması, gece yatmadan önce kafamızdaki ertesi gün yapılacaklar listesinin bir türlü susmamasının sihri de buradan gelir. Yarım bırakılan kitapların da baş ağrıtması bu yüzdendir. Çocuğun merak ettiği konular aydınlatılmayınca, geçiştirilince konu ne yazık ki kapanmıyor. Başka kaynaklardan cevap arayışı devam ediyor.

Cinsellik bir içgüdüdür. Konuyla ilgili sorular elbette ki karşımıza gelecek. Cinsel Eğitim denildiğinde yetişkinlerin aklına cinselliğin haz içerikli aksiyon hâli gelmektedir, fakat cinsellik bundan ibaret olmadığı gibi “Cinsellik Eğitimi” de bu kadar kısır değildir. Cinsel eğitim, cinsel roller, kişiler arası ilişkiler, mahremiyet, vücut algısı ve üreme sağlığı konularının hepsini birden ele alan kapsamlı bir eğitimdir ve temelleri sabit olsa da her ülkede ve kültürde aynı değildir. Dünya Cinsel Sağlık Derneği, Cinsel Haklar Bildirgesinin 10. maddesinde eğitim ve kapsamlı cinsellik eğitimi hakkından bahseder. “Kapsamlı cinsellik eğitimi yaşa uygun, bilimsel olarak doğru, kültürel değerleri kapsayan eğitimler olup, insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve cinselliğe karşı olumlu bir bakış açısı kapsamında sunulmalıdır.” (aktaran Kumru 25).

Yapılan bir araştırmaya göre çocukların %74,3’ü cinsellikle ilgili sorular sormaya 4-6 yaşları arasında başlıyor. Daha dün altı değiştirilen bebek bugün genital/cinsel bölgesini olur olmadık yerlerde kaşıyor ve oynuyor, banyodayken size bakmak istiyor, ev ve okul fark etmeksizin çıplak gezmek istiyor, karşı cinsten bir başka çocukla evcilik oynarken birbirlerinin cinsel bölgelerine bakıyor, dokunuyor, dünkü masum doktorculuk da hakeza boyut atlıyor ve en popüleri, dünyaya nasıl geldiğini sorguluyor. Hızla büyüyorlar. Aileler bir yanıt versin ya da vermesin, çocuk iç içe geçen halkalar sistemi gibi, önce kendi bedenini, sonra cinsiyetini, sonra hemcinsinin ve karşı cinsin cinsiyetini, anne ve babasının vücudunun kendi bedeninden farkını, haz aldığı beden hareketlerini ve dokunuşları, ailesinin cinselliğe yaklaşımını, yaşadığı kültürün cinselliğe yaklaşımını ve daha bir çok konuyu bir şekilde modern dünyada öğreniyor. Ya hazır olmadan teknoloji aracılığıyla ya çevresinden görerek ya da zaman içerisinde merak katsayısı artarak ve güvendiği kaynaklara sorarak, keşfederek bilgilenmeye devam ediyor. 

Bu yazının başlığının “Ülkemizin En Yabancı Dili: Cinsellik” olmasının metaforik anlamdan ötede bir sebebi var. Evet, bu dil konuşulmuyor hatta ayıplanıyor, fakat konuşulması gerektiğinde de herkes farklı bir yöntem kullanıyor. Uzmanların kitapları ve makaleleri incelendiğinde genel tablo çocukların gelişim seyrine göre mihenk taşlarını oluşturan bazı yaş aralıkları içinde cinsel eğitimi vermek üzere şekilleniyor. Kimi uzman belirli bir gelişimsel aralık için 2-6 yaşı vurgularken kimisi 2-4 diyebiliyor. 7-11 yaş aralığı için konuşulanlar, benzer bir şekilde 9-14 yaş için de konuşulabiliyor. Çocukların cinsellik noktasında bilişsel seviyelerinin hazır görüldüğü yaşlar uzmanlar arasında ortak bir netlikte ifade edilmiyor. Burada ebeveynlerin de kafa karışıklığı yaşaması oldukça doğal. Keza, cinsel eğitim konusunda güvenilir kaynaklar oldukça az, hatta güvenilir mi değil mi eleştirisini yapmak için bile sınırlı sayıda Türkçe kaynak var denebilir. Bu metnin yazılmasının çıkış noktalarından biri de bu: Cinsel Eğitim konusunda kartlarımızı açık oynamaya karar verirsek nereye başvuracağız?

Cinsel Eğitim de tıpkı yabancı dil öğrenmek gibi en sağlıklı yoldan, uzmanından öğrenilir. Bu sağlıklı yolu güvenilir uzmanların yayınladığı makaleler ve kitaplar takip eder. Ebeveyn kendi eğitim yolculuğunu tamamlayıp da çocuğa aktarım kısmına geçtiğinde ise çocuğun yaşına uygun resimli çocuk kitapları karşımıza çıkar. Tam bu noktada araştırmayı yaparken elimdekilere ek olarak piyasada şu anda ulaşılabilir nitelikte olan cinsel eğitim kategorisindeki bütün resimli çocuk kitaplarını uzman görüşümü bir kenara bırakıp ebeveyn gözüyle incelemeye çalıştım. Cinsel eğitime niyet edip yeni başlayacak bir ebeveyn olsaydım, bu resimli kitapların hiçbirini almaya cesaret edemeyeceğime karar verdim. Zira internette bazı kitaplar için yazılmış, bu tip kitapların çocuklar için ne kadar yanlış ve uygunsuz olduğunu, dinen münasip olmadığını, çocukların beyinlerinin yıkandığını ifade eden oldukça sert, üstelik uzmanlar tarafından yazılmayan negatif yorumlar var. Zaten bu konuya kendini zor açmış ve tereddütle bu yola çıkan bir ebeveyn için bir tane olumsuz yorum dahi yoldan dönmek için yeterli olabiliyor. Bunun yanı sıra, çocuğunun bilişsel ve cinsel gelişimini yakinen takip etmiş ve bilinçli bir şekilde ilerlemiş ebeveynler için bile anlatmalarına yardımcı olacak doğru kitabı seçmek çok zor olabiliyor, çünkü kitapların üzerinde hitap ettikleri yaş grupları genelde yazmıyor. Bu haklı eksiklik "uygun" çocuk kitabını ebeveynin hangi kısasa göre seçeceği sorununu da beraberinde getiriyor. Zira her çocuğun gelişimsel süreci aynı değildir, yanlış yönlendirmeler, kesin yaş sınırları hazır olmayan çocuklara zarar verebilir. Uygun kitap ise çocuğa sadece gelişimsel olarak hitap etmez. Ailenin içinde yaşadığı kültür, sahip olduğu değerler de bir o kadar belirleyici bir noktadır. Uzmanlar neyi ne kadar ifade ederse etsin, ne kadar doğru ve sistematik olurlarsa olsunlar, çocuğa aktarılacak bilgi ebeveynin tekelindedir.

Cinsellik yeni yeni konuşulmaya başlanmış, eğitimi toprak altından yeni filizlenmeye başlayan bir yabancı dil ülkemizde. Bu dili kullanıcılara kolaylaştırmak için yola çıktığım bu araştırmada, ebeveynler için piyasadaki basılmış çocuk kitaplarını yaş gruplarına göre ayırmaya çalıştım, fakat başaramadım. Nasıl ki İngilizcenin yaş grupları yok, cinsel eğitim kitaplarının da yaş grubunun olmadığına kanaat getirdim. Bir bilgiyi öğrenmek kişinin hazır bulunuşluluğu ile alakalıdır. 5 yaşında anne ve babasının ilişkisine şahit olmuş bir çocuğa aktarılması gereken bilgi ile 8 yaşında henüz hiçbir merakı olmayıp cinsellik konularını keşfetmemiş çocuğun eğitime başlayacağı nokta bir olmayacaktır. Dolayısıyla elimdeki kitapları yaşlara göre değil de içerdiği bilgiler ve detayları göz önünde bulundurarak kur kur ayırmaya, seviyelere bölmeye karar verdim. Bu sayede okurların en azından oyuna giriş seviyelerini kolaylıkla saptayabileceklerini umut ediyorum.  

 

Cinsel Eğitime Giriş: Seviye I

Giriş seviyesi cinsel eğitimin ilk taşını koymak için ideal, henüz okuma yazması olmayan, nereden geldiğini merak eden çocuklara hitap eden bir seviye. 2-5 yaş civarı çocukları hayatta karşılaştıkları her şey hakkında soru sormaya başladıklarında ve sıra nasıl doğduklarına geldiğinde panikleyip, nereden başlayacağını ve neyi ne kadar anlatacağını bilemeyen ebeveynlerin istifade edebileceği bir seviye olan bu giriş bölümü, cinsel eğitim konusunda paslarını atıp rahat bir başlangıç yapmalarına olanak sağlayan piyasada erişimini sağlayabildiğim kitapları içeriyor.

Keşfedilen İlk Sorulara Cevaplar, Bebekler Nereden Gelirler? bebeklerin nereden geldiğini, neye ihtiyaçları olduğunu çok basit bir dil ile anlatıyor. Küçük parçalar içerdiğinden çocuk okur üç yaşından küçükse ebeveyn gözetiminin kullanılması uygun bir kaynak. Yaşça küçük meraklılara ise tereddütsüz verilebilecek bir kitap. Özellikle hamile annelerin yeni gelen bebeği abisine/ablasına açıklarken, konuya giriş yapabilmeleri için ideal bir kitap. Öte yandan sayfalar eğlenceli ve açılır katmanlı tasarlanmış. Ailenin eğitim esnasında çocuk ile interaktif ve eğlenceli zaman geçirmesine de yardımcı oluyor.

Miniklerin Dünyası, Ben Nereden Geldim? de ise anne ve babanın neden çocuk yapmak istedikleri doğadaki hayvanlar aracılığı ile anlatılıyor. Bir yandan anne ve babanın ilişkisinin sevgi dolu ve merhametli oluşu çocuğa aktarılırken, diğer taraftan doğadaki bazı hayvanların yumurtlayarak, bazı hayvanların da insanlar gibi yavrularını karınlarında taşıyarak dünyaya getirmeleri çok basit ve anlaşılır bir dil ile yansıtılıyor. İspanyol yazar Sergi, kitabın bir sayfasında memeli hayvan örneği olarak yaşadığı kültürde çocukların sıklıkla karşılaştıkları domuzları kullanmış. Burada kitap kullanılırken kültürel hassasiyetleri olan ebeveynler, konunun anlaşılır olabilmesi için, kendi çocukların sıklıkla karşılaştıkları ve bilhassa dokundukları kedi, köpek, koyun, keçi vb, örnekleri domuz yerine kullanılabilir.

Kitabın en arkasında sadece birinci seviye için değil, ilerleyen süreçlerde de ebeveynin ne yapması gerektiğini anlatan detaylı bir ebeveyn rehberi var. Belirli yaş gruplarında sıklıkla karşılaşılan genel soruların altını çiziyor ve bu sorulara en sağlıklı şekilde nasıl cevaplar verilebileceği konusunda okuyucuyu aydınlatıyor.

Kırmızı Çizgi ise çocukları ihmal ve istismardan korumak ve güçlendirmek için yazılmış bir kitap. Kitabın arkasında ebeveynler için yazılmış, kitabı daha iyi nasıl kullanabileceklerini, kendi ailelerine nasıl uyarlayabileceklerini anlatan bir mektup ve öğrenimi pekiştirmek için uygulanabilecek etkinlik önerileri var. Kavramları çok temiz ve yalın şekilde anlatmış. Çocukların vücutlarındaki özel bölgeleri, bu alanlara hangi şartlarda kimler tarafından dokunulabileceğini anlatıyor.  

Benzer şekilde anlatıda anne ve babaya karşı açık olmanın önemini vurgulanıyor. Çocuğa ise korkmaması gerektiği ve güçlü olduğu aşılanıyor. Çocuğa kendi içindeki gücü olası olumsuzluklara karşı nasıl kullanabileceği masum yollarla aktarılıyor. Bu aktarımda yakından uzağa tekniğini kullanılarak çocuk okura hayatın içindeki hayvanlardan örnekler verilerek tehlikeler karşısında nasıl davranması gerektiği öğretiliyor. Bu noktada anlatının en kuvvetli yanının, çocuk psikolojisinin her detayının düşünülerek hazırlanmış olması ve çocuk okurda korku etkisi ya da paranoya yaratmamasına dikkat edilerek titizlikle çalışılmış olduğu söylenebilir.

 

Cinsel Eğitim: Seviye II

Soru sormaya bedeninin daha mahrem yerlerini keşfetmeleri ile başlayan çocuklar için, ikinci bir giriş seviyesi olarak nitelendirilebilecek bir seviye diyebiliriz ikinci seviye için. Burada değineceğim kitaplar cinselliğin cinsel ilişki kısmının atlanarak daha çok bedenin görünen taraflarını keşfetme ve tanıma üzerine yoğunlaşan kitapları içeriyor.

Teo’nun kaka, tırnak yeme, gece korkusu, tablet vb. kitapları serisinden Teo’nun Ben Nereden Geldim Kitabı, Teo’nun arkadaşlarının çocukların leyleklerle mi geldikleri, hediye paketinden veya dolma yapmak için alınan lahananın içinden mi çıktıkları gibi çevremizde anne babalardan sıkça duyduğumuz geçiştirme tartışmaları ile başlıyor.  Kitaptaki görseller karikatürize edilmiş. İkinci seviye kategorisinde ebeveynlerin çizimleri daha masum bulabileceği cinsten bir kitap. Cinsel organlar terimsel anlamda doğru kullanımları ile anlatıda verilmiş. Sık karşılaşılan hatalardan olan kadın cinsel organına “vajina” denmesi yerine doğrusu olan "vulva" kullanılmış.

Anlatıda ilişki sonrasında spermin yumurta ile birleşmesi yalın ve karmaşadan uzak bir dilde anlatılmış. Süreç tarlaya papatya ekmeye benzetilmiş ve anne baba mahremiyetine vurgu yapılmış. Cinsel birleşme kısmı ise, “anne ve babanın birlikte özel zaman geçirmesi” şeklinde tanımlanmış (8). Penetrasyondan bahsedilmemesine rağmen oldukça açıklayıcı ve tatmin edici bir şekilde çocuk okura anlatılmış.

Yine hamilelik sürecinin ve doğum anının aktarımında da benzer bir pozitif yaklaşım kullanılmış. Televizyonlarda yansıtılan zor ve korkutucu doğum sahneleri olumlanarak ve doğrusu anlatılarak çocuğun çarpık algısı düzeltilmiş. Her çocuğun illa onu doğuran anne ve babadan olmayışına, evlat edinme hâlinden de bahsedilmiş.

Sonuç olarak 5 yaş ve üzeri tüm çocuklara rahatlıkla okunabilecek bir yardımcı kaynak olduğu söylenebilir.

Cinsel Eğitim Öyküleri’nin birinci bölümü iki iyi arkadaş Melis ve Efe’nin birbirlerinin bedenlerini ve farklılıklarını merak etmeleri anlatısıyla başlar. Melis’in annesi Sevgi bu merak hâlinden faydalanarak çocuklara vücutlarını anlatmaya başlar. Ancak metinde kadın cinsel organından bahsedilirken "vulva" yerine vulvanın ve üreme sisteminin bir parçası olan "vajina" terimi kullanılıyor.  

Yine anlatıda Efe Sevgi’ye erkeklerin çocuk doğurup doğuramayacağını sorunca, Sevgi ona yalnızca annelerin çocuk doğurabileceğini söylüyor. Bu noktada anneliğin gebelikle, daha doğrusu çocuk doğduktan sonra başlayan bir süreç olması sebebiyle anlatıda anne yerine yalnızca kadınların çocuk doğurabileceğinin ifade edilmesinin daha uygun olacağını düşünüyorum. Öte yandan kitapta kullanılan görseller gerçeğe yakın çizilmiş, anne sütünden ve faydalarından bahsedilmiş, özel bölgelerin mahremiyetine değinilmiş. Bu açıdan oldukça başarılı olduğu söylenebilir.

Kitabın ikinci kısmı ise bebekleri leyleklerin getirip getirmediği sorusuyla açılıyor. Bebeğin yapım aşaması yalın bir dil ve naif bir çizimle “anne ve baba kendi odalarında sevgiyle sarılıp özel bir gece yaşarlar” cümlesiyle açıklanırken akabinde bebeğin anne karnındaki biyolojik gelişiminden bahsediliyor (25). Kullanılan görseller bebeğin gelişim aşamalarını bu seviyede bir çocuğa anlatmak için oldukça doyurucu.

Kitabın arka kapağında da anne ve babalar için hazırlanmış notlar serisi var. Bu notlarda kitabın neden yazıldığından, kimler için yazıldığından ve cinsel eğitimin öneminden ayrıntılarıyla bahsediliyor. 

Rayka Kumru’nun yazdığı BEN kitabına gelince metin ebeveynler ve çocuklar için olmak üzere iki ayrı ciltten oluşuyor. Ebeveynler için olan kitap kapsamlı cinsellik eğitiminin sıkıştırılmış ve konsantre hâli olarak okuyuculara sunuluyor. Neden bu kadar detaylı ve uzun yazıldığını çocuklar için basılmış olan kitabı görmeden anlamak zor. Yazar aslında cinsellik eğitimini ebeveyne vererek, neyin nasıl yapılması gerektiğini anlatarak aslında anne ve babayı birer eğitimci hâline getiriyor.  

Yetişkinler için hazırlanmış olan bu kitap, yardımcı çocuk kitabı olsun olmasın, tuvaletlerini yaparken, banyoya girerken, soru sormaya başladıkları andan itibaren çocukları cinsel eğitim verebilir bir şekilde ebeveyni özgür bırakıyor. Çocuk kitabında ise ilk etapta organları, çilleri, kromozom bozukluklarını ve engelli olmayı normalleştiriyor: “Havalı sandalyemi, ekstra kromozomumu, erik şeklindeki doğum lekemi, küçük küçük benlerimi, sarı sarı tüylerimi seviyorum!” (13). Bu noktada koldan, bacaktan farksız şekilde bedenin tüm detaylarını hayata dahil etmeye çalışıyor. Öte yandan çocuklar için hazırlanmış olan resimli kitap cinsel eğitim verilirken yeri geldiğinde görsel destek almak için de kullanılabilecek nitelikte.

 

Cinsel Eğitim: Seviye III

Bu seviye, Seviye II’yi tamamlamış, bilişsel anlamda detaylı sorular sorabilen, soyut düşünebilen, meraklı, hazırbulunuşluluk hâlleri daha ileride olan çocuklara hitap ediyor. Buradaki kitaplar gerek biyoloji bilgileri noktasında daha detaylı olmaları, gerek çocukların bulundukları yaş grubunun spesifik sorular sormaya meyilli olmaları sebebiyle, çocukların ebeveynleri ile beraber inceleyebilecekleri, okurken kitap dışında da yeni sorular da üretebilecekleri, ebeveynin bu sorulara hazır ve bilgili olmasını gerektiren yayınlar. Burada dikkate alınması gereken, çocuğun sorularını ilgiyle karşılamak, kitabın yeterli olmadığı noktalarda başka kaynaklara başvurarak kültürel filtrenizden geçirerek aktarmak ve sorunun cevabı bilinmiyorsa, "bilmiyorum, fakat bu konuyu sana ileride araştırdıktan sonra açıklayacağım" diyebilmektir.

Burcu ve Berk ile Cinsellik, Cinselliği Keşfediyoruz kitabında ise kadın erkek bedenleri tanımlamalarına ve farklılıklarına değinilmeden önce, kitapta kadın ve erkek bedeninin gelişimini gösteren illüstrasyonlara yer verilmiş. Bu durumun çocuk ile kitabı okuyan bir ebeveyn için konuya henüz giriş yapılmadığından ebeveyn için düzensizlik yaratabileceği, çocuğun dikkatinin konu daha vücutlara gelmeden dağılmasına sebep olabileceği düşünülebilir.

Toplumsal anlamda kadın ve erkek farklılıklarının yanlış yorumlanan noktalarına değinerek cinsiyet eşitliğine, erkeklerin de ağlayabileceğine, kızların da yarışabileceğine dair olumlu örnekler veriyor. Biyolojik terimlere, erkek ve kadın üreme sistemine, döllenmeye, bölünme evrelerine, genetiğe değinirken cinsel terminoloji doğru terimlerle yerinde kullanılıyor.

Metin mahremiyet eğitimini de içeriyor. Ancak cinsel birleşmeden bahsedilmese de cinsel eğitim noktasında biyolojiye verdiği ağırlık hasebiyle –her ne kadar üçüncü seviye olarak kodlanmış olsa da- çocuk cinsel birleşme hakkında soru sorarsa, başka bir kaynaktan yardım almak gerekebilir. Öte yandan metin çocukların kitaba ve konuya ısınmalarına aracı olabilecek nitelikte çıkartmalarla birlikte basılmış. Bu tutum interaktif eğitim için oldukça kullanışlı bir görsel destek sağlamış. Anlatının sonunda ebeveyn için sürece dair yönlendiren eğitici notlar var.

Yine üçüncü seviye olarak değerlendirilebilecek kitaplardan biri de Kızlar, Oğlanlar ve Beden Bilimi: Cinsellikle İlgili İlk Sorulara Yanıtlar. Anlatı anne-babalar, dedeler, nineler ve çocuklardan oluşan bir sınıfa Sevin Hemşire’nin özel konuk olarak gelmesiyle başlıyor. Hemşire, çocuklara birer bilim insanı olarak yaklaşıyor ve kendilerini de öyle tanımlatıp utanma ve iğrenme ihtimallerini ortadan kaldırıyor.

Anlatımda biyolojik terimlere yer veriyor. Yalın bir dil ile detaylı olarak kadın ve erkek cinsel anatomisini ve üreme sistemlerini anlatıyor. Cinsel birleşmeden keskin ve net bir dille bahsediliyor. Bu nedenle kullandığı terminoloji ve görsellerdeki detaylı bilgiler içinde yaşadığımız kültür için seviye ötesi bir noktada. Günümüz ebeveynlerine hitap etmese de, cinsel eğitimle büyütülmüş sonraki jenerasyonun kullanırken çekinmeyeceği cinsten bir kitap olacak gibi gözüküyor.

Son olarak bu seviyede değineceğim üçüncü kitap Veli Nereye Gitti. Kuraldışı yayınları tarafından yayımlanan bu kitap eğitimin dışında biraz da eğlence arayan veliler için yazılmış, bir spermin yüzme macerasını, yumurtaya nasıl ulaştığını anlatan absürt bir yayın. Meseleye bir de anlatı formunda yaklaştığından oldukça etkili.  

 

Cinsel Eğitim: Seviye IV

Bu seviye artık çocuk olmayan fakat henüz yetişkin de olmayan, ergenliğe yeni girmiş ya da girmek üzere olan çocuklara hitap ediyor. Hormonal dengesizlikleri, sivilceleri, zamansız gelen ereksiyonları ve periyodları, kadın erkek ilişkilerinin romantik ve cinsel boyutlarını içeren anlatıları bu seviyede kategorize edebiliriz. Cinsel eğitiminin girişini sağlıklı bir şekilde tamamlamış, bedenini tanıyan bir çocuk için, bu kompleks yapıyla ve onun beraberinde getirdiği “utandırıcı sıkıntılarla” nasıl baş edebileceğini ve yönetebileceğini ve yaşadığı bu tecrübenin oldukça normal olduğunu açıklayan kitaplar. Çocukları felsefe alanına çekerek, düşünmeye, daha fazla merak etmeye ve keşfe yönlendiriyor.

Bana Neler Oluyor, toplumun içerisinde yeni bir bireyin yetişmesine, öznel problemlere, duygusal çalkantılara değinirken bu süreçten herkesin geçtiğinin altı çiziyor. Ebeveyn ile beraber değil, çocuğun bireysel olarak rahatlıkla okuyabileceği bir kitap.

“Neden değişiyoruz?” (7), “Ön Ergenlik bulaşıcı mıdır?” (11), “Kızlar ve erkekler nasıl gelişir?” (13-15), “Hormonlar nasıl işler?” (19) gibi ısındırıcı sorularla başlayan kitap, sonrasında gençlerin sormaya çekindiği fakat kendi odalarında utanmadan okuyarak açıklamalara ulaşabilecekleri sorulara geçiş yapıyor: “Göğüslerim neden kabarıyor?” (23), “Ereksiyon nedir?” (27), “Aybaşı Kanaması nedir?” (31), “Sesim neden böyle komik çıkıyor?” (35), “Neden sivilcelerim var?” (37), “Mastürbasyon nedir?” (41), “Neden tüyleniyorum?” (43), “Islak Rüya nedir?” (45), “Neden benimki onunkine benzemiyor?” (47), gibi sorulara değindiğinden gelişimsel anlamda ilk üç seviyeyi okuyarak ya da açıklanarak deneyimlemiş gençler için güvenilerek okutulabilecek bir kaynak. Dili ve anlatım şekli ise yalın ve açıklayıcı.

Bu seviyede değineceğin ikinci kitap Oğlanlar ve Kızlar. Biyolojik cinsellikten çok uzakta, cinsel kimlikleri ve rolleri anlatan, gençleri merak etmeye ve sorgulamaya teşvik eden bir kitap. Anlatım için psikososyal nitelikte, sindirilmiş bir cinsel eğitiminin üzerine çocuğun kendi kendini toplumsal anlamda ve karşı cinsin varlığı ile şekillendirmesine yardımcı oluyor denilebilir.

 

Sonuç Yerine

Cinsel eğitim haktır. Çocuğa kilitlemesi gerekiyorsa kapıyı nasıl kilitlemesi gerektiğini öğretmektir. Bilmediğiniz bir yapıyı koruyamazsınız ve yönetemezsiniz. Cinsellik ergenlikle ya da evlenince de başlamaz. Cinsellik doğar doğmaz bizimle beraber gelen, sonucunda çoğalmak olsun ya da olmasın (tercihen),  bir üreme iç güdüsüdür. Günümüzde birçok cinsel işlev bozukluğunun temelinde (erken boşalma, cinsel isteksizlik, anorgazmi, vajinismus, disparoni, vs.) eksik ve yanlış cinsel eğitim geçmişi yatmakta. Bunu destekler nitelikte seanslarda karşılaştığım erken boşalma ve vajinismus vakalarının hemen hepsi yanlış cinsel bilgilendirme, gecikmiş cinsel ve bedensel keşif ve bireylerin cinselliğin tabu olduğu aileler tarafından yetiştirilmeleri gibi ortak nedenlerle kendilerini gösteriyorlar. Kapsamlı cinsellik eğitimi almış çocukların cinselliği daha geç yaşta deneyimledikleri ve cinsel ilişki kuracakları durumlarda da daha fazla ayrıntıyı ve bilgiyi göz önünde bulundurduklarını görüyoruz. Keza, bu yazıda da incelenmiş olan yayınların geneli konunun uzmanları tarafından onaylanmış, çocukların gelişimsel süreçlerine uygun, zarar verme veya kültürel kazanımları yıpratma amacı gütmeyen cinsel eğitim hedefine yönelik, genele hitap eden kitaplar.

Bugün çocuk doğar doğmaz raftan en iyi bezi seçerken, sağlam bir kariyeri olsun diye anaokulundan itibaren en iyi eğitim kurumlarına göndermeyi planlarken, 5 yaşında yabancı dil eğitimine başlarken, büyüdüklerinde de sağlam kariyerleri gibi sağlam birliktelikleri olması için de cinsel eğitimin verilmesinin ne kadar önemli olduğunun, modern dünyanın hızında ebeveynlerin de sisteme bilirkişi olarak dahil olmalarının elzem olduğunun farkına varmak durumundayız.

 

Kaynakça

Allan, Nicholas. Veli Nereye Gitti?. Çev. Nil Gün. İstanbul: Kuraldışı, 2015.

Artukmaç, Yağmur ve İpek Gökozan. Teo’nun Ben Nereden Geldim Kitabı. Ankara: Bilgi Yayınevi, 2018.

Çelik, Yaşam Yanardağ. Cinsel Eğitim Öyküleri. İstanbul: Net Çocuk, 2016.

Camara, Sergi. Miniklerin Dünyası, Ben Nereden Geldim?. Çev. Farah Yurdözü. İstanbul: Altın Kitaplar, 2009.  

Daynes, Keytie. Bebekler Nereden Gelirler? Keşfedilen İlk Sorulara Cevaplar. Çev. Fadime Kahya. İstanbul:

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2018.

Hickling, Meg. Kızlar, Oğlanlar ve Beden Bilimi, Cinsellikle İlgili İlk Sorulara Yanıtlar. Çev. Nil Gün. İstanbul:

Kuraldışı, 2015.

Kumru, Rayka. BEN. İstanbul: Minty, 2018.

Labbé, Brigitte ve Michel Puech. Oğlanlar ve Kızlar. Çev. Azade Aslan. 27. Baskı. İstanbul: Günışığı Kitaplığı,

2018.

Mayle, Peter. Bana Neler Oluyor?. Çev. Osman Akınhay. Ankara: Aura, 2015.

Müminoğlu, Defne Ongun. Burcu ve Berk ile Cinsellik, Cinselliği Keşfediyoruz. İstanbul: Artemis Çocuk, 2016.

Samar Mahfouz Barraj. Kırmızı Çizgi. İstanbul: Erdem Yayınları. Çev. Ebru Akkaş Kuseyri, 2017.