Dosya

Burun Bilir Kitabında “Koku”nun İşlevi

“Koku” teması veya metaforu birçok büyük yazar tarafından “hafıza ve nostalji” bağlamında ya da anlatıyı “kuvvetlendirici, derinleştirici imge” olarak tercih edilmiştir.

“Koku” teması veya metaforu birçok büyük yazar tarafından “hafıza ve nostalji” bağlamında ya da anlatıyı “kuvvetlendirici, derinleştirici imge” olarak tercih edilmiştir. Bir Gabriel Márquez romanında ya da Sait Faik hikâyesinde “koku”nun metnin içerisinde koku-hafıza ilişkisi bağlamında simgesel bir biçimde işlendiğine de rastlanabilir[1]. “Koku”nun konumu ve işlenmesinin önemi ise insanın en eski duyusunun koku olması ve “koku”nun insan hafızasında “en unutulmayan” duyu olmasıyla doğrudan alakalıdır (Stafford, s.y). Proust fenomeni ise burun bir kokuyu duyumsadığında bu geçmişe ait güçlü hafızayı tetikler der; koku ile uyandırılan hatıraların diğer uyaranların anımsattığı hatıralardan daha duygusal olduğu hipotezinin de temeli oluşturulmuştur (Herz ve Schooler 22). Koku-bellek ilişkisi edebiyatta önemli bir yer tutarken; Çocuk Edebiyatı metinlerinde de “koku” çeşitli bağlamlarda ele alınmıştır. Bu yazıda, Ellen Weiss’in 2002’de yayımladığı, Türkçe çevirisinin de 2019’da Burcu Meltem Arık Akyüz’ün gerçekleştirdiği Burun Bilir (The Nose Knows) kitabında “koku”nun anlatıdaki işlevine odaklanacağım.

Amerikalı yazar tarafından kaleme alınan metin, süper koku alma duyusu olan Peter’in önce ailesinin sonra da kendisinin soğuk algınlığı geçirmesiyle koku duyusunu bir süreliğine kaybetmeleri üzerinedir. Anlatıda “koku” bilimsel bir düzlemde belirir. 20 kitaplık “Bilim Bunu Çözer” serisinde olan Burun Bilir’de sayfa kenarındaki “biliyor musun?” köşelerinde burun ve koku almayla ilgili bilimsel bilgiler okurlara aktarılır. Koku alma duyusunun nasıl çalıştığı, nezle olduğunda vücudunda ne gibi değişiklikler olabileceği “biliyor musun” kutucuklarında anlatıyı destekleyen görsellerle birlikte aktarılır. Örneğin bu kutulardan birinde “nasıl koku alırız?” başlığı altında kurabiyenin kokusunu alma süreci, burundan beyine geçiş resmiyle canlandırılır (5). Bir köpeğin koku alma duyusunun insanlardan 1000 kat daha iyi olduğu gibi bilgiler de kutucuklarda yer alan bilimsel bilgiler çerçevesindedir (16). Çeviri ve ana metnin şeklî olarak mukayesesi yapıldığında Tübitak basımda, 6 yaş üzeri hedef okuyucu kitlesi olarak belirtilirken ana metinde 5-7 yaş hedef okuyucu grubudur. Ayrıca Tübitak basımının arka kapağında okul öncesi çocuklara “Bilim Bunu Çözer” serisindeki bütün kitapların okutulabileceği de belirtilir. Bu açıdan okurluk yelpazesinde yaş grubu esnekliğinin olduğu söylenebilir. İllüstrasyonları da ilgi çekici olan kitabın resimleyeniyse Margeaux Lucas’tır. Ana karakterin ismi Türkçe çevirisinde Aykut iken asıl metinde Peter şeklindedir. Çeviride okuyucu kitlesinin yabancılamayacağı isimler tercih edilmiştir. Son olarak, kitabın Amerika baskısının arka kapağında kitapla alakalı yorumlara yer verilirken, Türkçe baskısına bu kısımlar eklenmemiştir.

Anlatıda “koku”nun işleyişini incelediğimizde öncelikle Aykut karakterinin diğer çocuklardan “farklı” olduğu şu cümlelerle ifade edilir: “Aykut, bir özelliği hariç tıpkı diğer çocuklar gibiydi. Şaşırtıcı bir koku alma duyusu vardı” (3). Aykut’un bu özelliği onun özel yeteneği olarak sunulur ki burada farklılıktaki gücün temsiliyeti olarak “koku” alma duyusu işlenir. Kitabın sonundaki etkinlik önerisi kısmında Aykut’un koku alma yeteneği “süper koku alma” şeklinde tarif edilir (32). Aykut üstün koku alması sayesinde ailesinin “kahramanı” olur. Özne olan Aykut’un koku duyusunun güçlü olması, anlatının asıl belirleyenini “koku” yapar. Aykut’un koku alma duyusunun üstün olması metinde çeşitli misallerle anlatılır. Bunlardan bazıları: “İki apartman ötedeki Leziz Pastanesi’nde pişen kurabiyelerin kokusunu alabiliyordu,” veya “odanın bir ucundan, kapalı bir beslenme çantası içindeki muzun kokusunu alabiliyordu,” şeklindedir (4-5).

Nezle ayları olarak bilinen bahar aylarından Nisan ayının başlarındaysa Aykut hariç ailenin tamamının nezle olması Aykut’un üstün koku alma yeteneğiyle beraber üzerine bir sorumluluk da ekler. Ayrıca koku alma hususunda özel yeteneği olan Aykut’un bu farklılığı ailenin diğer üyelerinin koku alamaması sebebiyle daha da önem kazanmış ve bu durum onu “ailenin burnu” olmaya kadar götürmüştür. Ailede kimse koku alamadığı için tehlikelerin farkına varmaları da çok geç olabilmektedir. Bu bağlamda güçlü “koku” duyusu özneye “kurtarıcı rolünü veren” ya da onu “kahramanlaştıran” olmuştur. Metinde Aykut’a “ailenin burnu” olma sorumluluğunu annesi teklif eder: “Biz daha iyi olana kadar ailenin burnu sen olur musun?” şeklinde sorarak önce oğlunun fikrini alır; Aykut da bu teklifi köpeği Pasaklı ile seve seve yapabileceğini söyler (9).

“Koku” duyusunun “kurtarıcı rolü”nde olması metinde birçok yerde de işlenmiştir. Burada birkaçından bahsedeceğim: İlk olarak kokusunun kötü olmasından bozulmuş olduğunu anladığı meyve suyunu kardeşinin içmesine engel olur (Weiss 3[Sİ1] ). Bir başka hadisede en küçük kardeşinin yemediği brokoliyi dolapta sakladığı ve brokolinin çürüdüğünü burnunu rahatsız eden çürük kokusundan anlar (11). Evde çürümüş çiçeğin kötü kokusunu da önce evin köpeği Pasaklı ardından da Aykut fark eder ve pisliği ortadan kaldırır (17). Aykut’un süper koku almasının ailede “kurtarıcı rol” oynadığı en büyük olay ise sabahleyin kahvaltı hazırlanırken güzel kahvaltı kokuları arasında Aykut’un burnuna gelen çürük yumurta kokusudur. Çürük yumurta zannettiği aslında açık unutulan gazdır (14). Aykut’un kokuyu erkenden fark etmesiyle büyük bir felaket önlenmiş olur. Aile meclisi toplandığında büyükanne ve büyükbabasına ailenin burnu olma sorumluluğunun Aykut’a ait olduğu anlatılır. “Bizi her türlü korkunç şeyden kurtardı” (27) diyerek Aykut’un görevini hakkıyla yerine getirdiği vurgulanır. Böylece Aykut ailede üstün koku alma yeteneğiyle “kahramanlaşır”.

Kitabın sonuna koku alma duyusunun görevlerini ve işleyişini öğretmeyi hedefleyen aktivite önerileri de eklenmiştir. Ayrıca bilim insanı gibi bakmayı hedefleyen bölümde gözlemin önemi ve duyu organlarının gözlemdeki yeri “koku” aracılığıyla işlenmiştir. Bu kısım “Bilim İnsanı gibi Düşünün” başlığı altında verilmiştir. Arkasından da iki alt başlık yer alır: “Anımsayın” ve “Bunu Deneyin!”. “Anımsayın” kısmında kitabın içerisinden Aykut’un koku alma duyusuyla alakalı sorular yöneltilirken; “Bunu Deneyin” bölümünde “Koku günlüğü” önerisi bir örnekle verilmiştir. Burada çocuklardan bir günlüğüne burun olmaları istenir ve gün içerisinde kokladıklarını yazıp çizmeleri önerilir. Son olarak da kokladığı zaman kendisinin yüz ifadesinin nasıl göründüğünü de çizmesi istenmiştir. Çocuklar için hem öğretici hem de keyifli olabilecek aktivitelerle kitaptaki anlatı daha da zenginleştirilmiştir.

Nihai olarak Burun Bilir kitabı “koku” temasını görsel şemalar aracılığıyla bilimsel nedenselleştirmeler vererek çocuğun zihninde hem öğretme hem de farkındalığını arttırma işlevinde değerlendirilmiştir. Anlatıda “koku” ana karakterin diğer insanlardan “farklı” süper koku alma yeteneğine sahip olduğu ve bu vesileyle de ailesinin hayatında “kurtarıcı” rolü üstlenmesi, ana karakterin kahramanlaştırılmasıyla anlatı merkezine yerleşir. Burun Bilir’deki anlatının, aktarımı ve tarifi zor olarak görülen “koku” temasını, görselliğin canlı kullanımı ve aktiviteler aracılığıyla hafızalarda güçlü bir biçimde yer alabilecek şekilde oluşturulduğu söylenebilir.

 

Kaynakça

Herz, Rachel & Schooler, Jonathan. “A Naturalistic Study of Autobiographical Memories Evoked by Olfactory and

Visual Cues: Testing the Proustian Hypothesis”. The American Journal of Psychology 115 (Şubat 2002): 21-32.

Stafford, Tom. “Why can Smells Unlock Forgotten Memories?”. BBC Future (12 Mart 2012).

https://www.bbc.com/future/article/20120312-why-can-smells-unlock-memories

Weiss, Ellen. Burun Bilir. Res. Margeaux Lucas (çev. Burcu Meltem Arık Akyüz). Ankara: Tübitak, 2019.

_____. The Nose Knows. Illustrated by Margeaux Lucas. New York: Kane Press, 2006.


[1] Burada birçok büyük yazarın “koku”yu metninde işlediği kastedilmiştir. Gabriel García Marquez’in Kırmızı Pazartesi romanıyla, Sait Faik’in Semaver’de yer alan “Babamın İkinci Evi” hikâyesi örnek olarak gösterilebilir.


 [Sİ1]Kim?