Soruşturma

"Koku hafızası bizim temel hafızalarımızdandı"

Edebiyat, insanın ve hayatın stilize edilmiş şekliyse o zaman dünyasına bütün duyuların taşınması gerekir. Kendimizi yalnızca kelimelerle ifade edebilme kısıtlamamız başka zenginlikler için imkân sağlıyor aslında.

Sizce kokunun edebiyattaki işlevi nedir? Anlatıda kokunun temsilinden söz edilebilir mi?

Edebiyat, insanın ve hayatın stilize edilmiş şekliyse o zaman dünyasına bütün duyuların taşınması gerekir. Kendimizi yalnızca kelimelerle ifade edebilme kısıtlamamız başka zenginlikler için imkân sağlıyor aslında. Bir sesi de anlatabiliriz kelimelerimizle bir kokuyu da. Böylece sadece görmeyeceğiz; duyup koklayabileceğiz hatta dokunabileceğiz. Kelimelere sığamayan yazarlar, diğer duyulara taşmıştır. Patrick Süskind bütün bir romanı kokuya adamış; Tanpınar Beş Şehir’de İstanbul’u anlatırken suları çağıldatmış; Saramago görmeyi devre dışı bırakıp sezgi ve dokunmaya başvurmuştur.

Koku hafızası bizim temel hafızalarımızdandı fakat tabiatla bağımızı kesince bu hafızamızın damarlarını da kestik. Rüzgârın kokusu yağmur mu yoksa kar mı taşıyor, ırmağın kokusu balık mı getiriyor artık bilmiyoruz. Kendimizi görsel hafızayla sınırlandırdık ne yazık ki. Oysa bir dönem kullandığımız parfümleri kokladığımız anda hayatımızın o kesiti bütün bir dosya olarak hafızamıza düşüyor.

 

Peki, koku sınıfsal mıdır desek?

Sanmıyorum. İnsan kokuyu alma ve onu istediği gibi kodlama yetisiyle yaratılmıştır. Kokuyu nasıl anlamlandıracağı ona özgürce sunulmuştur. Pahalı bir kokuyu alan insanla yanan odun kokusunu alan insanın hiçbir farkı yoktur. Her ikisi de kokunun altına o anla ilgili bütün resimleri yerleştirecektir. Ve üzerinden yıllar geçse, her şey unutulmuş gibi görünse, insan o güne ait kokuyu duyduğu gibi bir hayat kesiti sökün edip gelecektir hafızasının tavan aralarından.

 

Son olarak çocukluğunuzda sizi etkileyen bir koku ya da koku anlatısı var mı?

Çocukken yaşadığım şehrin belli başlı kokuları var hâlâ hafızamda. Yağmur başlayınca huzur kokan toprak, her yılbaşı gecesi havai fişek barutu kokan hava. Okul kermesleri pudra şekerine bulanmış waffle kokardı; sokak büfeleri patates kızartması. Kahve dükkânları mis, yaşadığımız son ev boya kokardı. Metrolar rutubet, yüzme havuzu klor, Noel zamanları caddeler tarçınlı kurabiye kokardı. Düşündükçe bütün çocukluğumu kokularla anlatabilecek yollar açılıyor. Sonra da Lü Buwei’in sözleri geliyor: “Tabiatın burnu, kokuları sevmek demektir fakat kalp neşeli değilse bütün kokular insanı kuşatsa da o hiçbirini duymaz.”