Soruşturma

"Bir koku bellekte deprem yaratabilir böyle bir gücü de vardır"

Elbette edilebilir. Herhangi bir işlevi olabilir; bir renk, bir duygu, bir rüzgâr, bir yağmur gibi bir şeydir koku da. Öyle belirleyici, hissettirici ve o an algılayabileceğin bir şeydir. Okunduğu zaman işlevi vardır.

Sizce kokunun edebiyattaki işlevi nedir? Anlatıda kokunun temsilinden söz edilebilir mi?

Elbette edilebilir. Herhangi bir işlevi olabilir; bir renk, bir duygu, bir rüzgâr, bir yağmur gibi bir şeydir koku da. Öyle belirleyici, hissettirici ve o an algılayabileceğin bir şeydir. Okunduğu zaman işlevi vardır.

 

Peki koku sınıfsal mıdır desek?

E tabii. Mesela üst sınıfı anlatırken, aristokrat bir şeyi aktarırken, bir parfüm kokusundan odayı dolduran harikulade kızarmış tavuğun kokusundan, yanı başındaki içki şişesinden, kadehteki şampanyanın kokusundan bahsedebilirsin. Diğer yanda yanmış tencere kokusundan, kedinin dağıttığı çöplerden dışarı taşan kokuyu, Uzak Doğu’da, Mısır’da bir mahalleyi anlatırken, ölüler kentinden geçerken duyulan kokuyu, eski bir odayı açarken gelen havasızlık kokusunu, küf kokusunu, bir köşede unutulmuş mürekkebin kokusunu, sararmış ve ıslanmış kitap kokusunu, yani bayatlamış bir dünyanın kokusunu anlatabilirsin.

Ama mağaranın içindeki koku, ciğerinize dolan tuhaf bir nem ve kokudur bu, sınıfsızdır. Ne üst sınıfı ne orta sınıfı yansıtır. Doğa, yağmurun kokusu da şelalenin ilkbaharın kokusu da doğal ama sınıflara ait kokulardır. Onun için koku önemlidir. Uzakta kalmış bir yıldızın kokusu bile olabilir bilmediğimiz ama anlatabilirsek satırlarda duyulabilir.

 

Son olarak çocukluğunuzda sizi etkileyen bir koku ya da koku anlatısı var mı?

Tepebaşındaki evin oralarda eski, eğri büğrü apartmanların sahanlıklarına girdiğim zaman duyduğum lahana yemeği kokusu (6-7 yaşlarımdayken). Evde ütü kokusu, üstünde tülbentle ütülenen pantolonun kokusu, kızarmış patates kokusu, lazımlığımdan gelen koku (3-4 yaşındayken). Hava gazı kokusu (korkutan kokular), gaz kokusu, ölmüş hayvan kokusu beni ürkütür. Kuyuya eğilince bir koku gelir mesela, ekşi ve acı. Çocukken bir kuyu vardı hepimiz sarkardık diye hatırlıyorum. Bir de kireç kokusu. Amele kamyonunun boşalttığı kumun kokusu. Çocuklar bazen duvardaki sıvayı yer, benim de küçük bir deliğim vardı oradaki sıvanın kokusu bu da sınıfsızdır. Çoğu çocuk bunu yapar. Ama en güzel koku parfüm kokusudur, yılın en güzeli diye dizayn edilmiş koku. Bir Fransız parfümü mesela, o heyecan verir insana. Birkaç saniye sonra satın alabiliyorsanız heyecan veriyor size. Eden parfümü çok severim. Aşık Papağan Barı’nda Eden’dan bir göl yaptım. Çocuk kitaplarımda da vardır kokular. Bir de mahallenin kokusu vardır. Sucu ustası ve macuncunun pantolonundan bir karışım kokular. O çocukluğun kokusudur. 11 Yaşın kokusu. Boynundaki silgi, o zamanlar üstündeki forma, (genellikle pis). Bunlar hep ayakkabıda çivi çıkan yıllar. Şimdi herkes Adidas giyiyor. Bir de büyük annemin pişirdiği pastanın kokusu vardır hafif portakallı ve limonlu bir kek. Onu uzaktan duyar ve bir maratoncu gibi koşardım. Amerika’da bazı otellerin kokuları vardır ama onu herkes bilir. Dışarıda cinayetler, içeri girince rahatlarsın aslında o kokudandır. Belli belirsiz. Bir koku bellekte deprem yaratabilir böyle bir gücü de vardır, görüntüden daha kuvvetli olabilir.