Dosya

Futbolla İlk Tanışma: Ökkeş Maçta

Bir gün yemekten sonra Hasan, Ökkeş’e maça gidip gitmediğini sorar fakat Ökkeş’in kafasında “maç”ın ne olduğuna dair bir fikir yoktur.

Muzaffer İzgü’nün Ökkeş Maçta kitabı köyden kente yeni göç etmiş iki farklı ailenin çocuklarından Ökkeş ve Hasan’ın yaşadıklarını, kente uyum süreçlerini, yeni deneyimler karşısındaki heyecan ve şaşkınlıklarını, ailelerinin yaşadıkları ekonomik zorlukları ve bu zorluk içerisinde yaşattıkları arkadaşlıklarını ve çocukluklarını konu alır. Ökkeş ve Hasan birçok farklı deneyimi ortak yaşarlar, deneyimler karşısında ortak duygulanımlara girerler, benzer tepkiler gösterirler. Anlatıda beliren bu deneyimlerden biri de futbol maçı izleme” tecrübesidir.

Bir gün yemekten sonra Hasan, Ökkeş’e maça gidip gitmediğini sorar fakat Ökkeş’in kafasında maç”ın ne olduğuna dair bir fikir yoktur. Ökkeş o güne dek hiç futbol maçı görmemiştir ve Hasan ona bu soruyu sorduktan sonra maça dair merak duymaya başlar. Ökkeş maçın ne anlama geldiğini o kadar bilmemektedir ki çalıştıkları yerin patronuna “Çama gideceğiz” der (40). Sonra yavaş yavaş maça dair Hasandan bilgiler edinir, bilgisi arttıkça şaşkınlığı da artar. Bu kadar paranın sadece top oynayanları izlemek için verilecek olmasına aklı bir türlü yatmaz. Öte yandan bu eylemi yapmanın nasıl heyecan verici olabileceğini de anlayamaz. Stadyuma girdiğinde karşılaştığı kalabalık onu fazlasıyla şaşırtır. Bir top oyunu için bu kadar fazla insanın toplanmasına anlam veremez Ökkeş. Tezahürat yapan insanları garipser ve sürekli Hasana sorular sorarak çevresindeki insanların hareketlerinin anlamını kavramaya çalışır. Yeni bir dünyaya girmiştir ve o dünyanın bilgisini öğrenmeye çalışır.

Daha sonrasında futbol maçının doğasını, içerdiği kuralları anlamak için çabalar. Hasan ona kuralları özetler ve nasıl gol” olacağını söyler. Tüm öğrendiklerine rağmen yine de bir türlü bu oyuna da tüm insanların bu oyunu büyük bir heyecanla takip etmesine de anlam veremez: “Ökkeş hiç heyecanlanmıyordu. Aksine onca insanın bir top ardından koşması bunca insanın da onları izlemesi gülünç geliyordu” (46). Seyircilerin bağırması, gol olunca sevinmeleri, takımları gol yiyince üzülmeleri, tribünlerdeki kutlamalar ve toplu üzüntüler, tezahüratlar Ökkeş için her seferinde bir şaşkınlık kaynağıdır: “Ökkeş, insanların niçin bu denli heyecanlandıklarına, böyle garip hareketler yaptıklarına bir türlü akıl erdiremiyordu” (49).

Zaman geçtikçe maçta ve tribünde olaylar yavaş yavaş şiddet boyutuna varmaya başlar ve tribünlerden hakeme şişeler atılmaya başlanır. Futbol için kavga edilebilecek olmasını da garipseyen Ökkeş en sonunda dayanamaz ve kendini stadyumun dışına atar. Orada uçurtma uçuran çocukları görür ve maç sevmeyip uçurtma uçuran çocukların yerinde olmayı diler, çocukların uçurtmalarını uçurmayı ister ama çocuklar kabul etmez. Eve gidince nenesine maçı sevmediğini aktarır.

Sonuç olarak bu öykü aracılığıyla bir çocuğun futbol maçıyla tanışma hikâyesi aslında aynı zamanda bir büyüme” hikâyesine evrilir. Futbol maçına ve yetişkin insanların futbol maçı içerisindeki hâllerine anlam veremeyen Ökkeş’in dışarıda uçurtma uçurmayı futbol maçından daha eğlenceli bulması anlamlı. İnsanların edilgen olduğu ve yalnızca takip ettikleri, durduk yere aidiyet kurup heyecanlanıp üzüldükleri, hatta kavga edip birbirlerine zarar verdikleri bir futbol maçı henüz küçük Ökkeş için anlamlı değildir, öte yandan kendisinin aktif bir şekilde katılabileceği bisiklet sürmek, uçurtma uçurmak gibi oyunlar onun için anlamlıdır. Hasan taraftar olabilir, futbol maçından keyif alabilir ve takip edebilirken Ökkeş henüz bunu yapamaz ve futbol maçının, taraftarlığın, onun için yapılan tüm eylemlerin anlamını sorgular.

Yazının başında bu karakterlerin köyden kente yeni göç etmiş karakterler olduğunu söylemiştim. Köyden kente göç aslında birçok yeniliği, fırsatı ve zorluğu beraberinde getirir. Örneğin bisiklet sürdükleri sahnede Ökkeş ve Hasan’ın kent yaşamında köydeki kadar yeşil alan bulunmadığını vurguladıklarını ve bundan dolayı da oyun oynamalarının kısıtlandığını öğreniriz. Küçük olmalarına rağmen ailelerine destek olmak için çalıştıklarını ve araba yıkadıklarını da görürüz ve çalışma hayatlarında karşılaştıkları zorluklara, örneğin Hasan'ın geçirdiği iş kazasına da kitapta yer verilir. Aslında kente taşınmalarıyla birlikte girdikleri çeşitli habituslar vardır ve bu habitusların kurallarını (doxa) öğrenmeleri onların köyden kente, çocukluktan erişkinliğe geçiş/uyum süreçleridir. Futbol maçı deneyimini de böyle görmek mümkündür, modern kentli yetişkin insanların boş vakitlerinde eğlenmeleri için işlevselleştirdikleri, köyde bulunamayacak kamusal alanda gerçekleşen bir oyundur futbol ve bu çerçevede Ökkeş’in futbol maçıyla tanışma/futbol maçına anlam verememe hikâyesi aynı zamanda onun kentin bir alanına daha girme ve çocukluktan yetişkinliğe geçme hikâyesi/krizidir.

 

Kaynakça

İzgü, Muzaffer. Ökkeş Maçta. İstanbul: Özyürek, 2012.