Kritik

Hak ve Yükümlülükler Ekseninde 2: Kuşlar Adası

Kuşlar Adası, Nuran Turan’ın kaleme aldığı, Erdem Çocuk’tan yayımlanan ve çocuk hakları etrafında kurgulanmış bir çocuk kitabıdır.

“(…) Gösteri bittiğinde kuşlar coşkuyla dans etmeye başlamışlar. Hem gösteriye katılan hem de onları izleyen engelli kuşlar birlikte mutluluk şarkıları söylüyorlarmış. Her kuş aynı ezgiyle farklı dillerde ötüyormuş. Gökyüzünü dolduran melodiler sanki bir orkestradaki çeşitli çalgılardan çıkan hoş seslerin bütünüymüş.” (Turan 12)

Kuşlar Adası, Nuran Turan’ın kaleme aldığı, Erdem Çocuk’tan yayımlanan ve çocuk hakları etrafında kurgulanmış bir çocuk kitabıdır. Anlatılar bütününü oluşturan 12 farklı hikâyenin her biri farklı bir konuyu ele alsa da olaylar bütünlük içinde, kitaba ismini veren Kuşlar Adası’nda yaşanır. Mekân olarak ada türünde bir imgenin anlatıda hayal yeri olarak kullanılması çocuk hakları anlatımı açısından etkin bir rol üstlenir. Burada Thomas More’un Ütopya’sını hatırlarsak, Ütopya’da da olaylar aslında var olmayan, kurgu bir mekân olarak “Ütopya Adası”nda geçer. Tam da bu nedenle Kuşlar Adası da çocuk haklarına saygı duyulan bir ütopyaya işaret eden bir anlatı olarak yorumlanabilir. Şöyle ki “Kuşlar Adası”nda yaşayanlar da toplumun barış içinde sürdürülebilirliği ve güvenliği için gerekli olan temel kurum ve mekanizmalara sahiptirler.

Çocuk haklarını ele alan Küçük Adımlar adlı kitabını incelediğim bir başka yazıda, çocuk kitaplarında, insan hakları konusu olarak çocuk haklarının temini için öngörülen sorumluluk rejiminin net bir şekilde aktarılması gerektiğini ele almıştım. Söz konusu yazıda anlattığım üzere, hak ve yükümlülükler ekseninde insan haklarının korunması ve temin edilmesi açısından üç husus önemlidir: Bir, çeşitli hukuk kuralları ve uluslararası sözleşmeler ile insan haklarını koruma yükümlülüğü altına giren asıl aktör, “devlet”tir; ilkinin bir sonucu olarak iki, insan haklarını ihlal etme potansiyeline sahip olan “devlet”tir; üç, giderim taleplerinin “devlet”e yöneltilmesi gerekir. Bu üç hususun insan haklarını konu alan çocuk kitaplarında açık bir şekilde çocuk okuyucuya aktarılması, çocuk hakları eğitiminin amacına ulaşmasına yardımcı olacaktır. Bu yazımda da çocuk hakları öykülerini konu alan Kuşlar Adası’nı hak ve yükümlülük ekseninde tahlil edeceğim.

 

Çocuk Özne, Sözleşmeler ve Engellilik

Engelli çocukların diğer bireyler gibi tam ve aktif biçimde hayata dahil olmalarına ilişkin uluslararası standartları düzenleyen Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nin 7. maddesi uyarınca devletlerin çocuklara karşı birtakım yükümlülükleri vardır. Bu maddeye göre taraf devletler, engelli çocukların diğer çocuklarla eşit bir şekilde temel hak ve özgürlüklerden tam olarak yararlanmasını sağlamak için gerekli tüm tedbirleri almakla yükümlüdür. İlaveten, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 23. maddesi uyarınca taraf devletler, zihinsel ya da bedensel engeli olan çocukların saygınlıklarını güvence altına alma ve toplumsal hayata etkin biçimde katılmalarını kolaylaştırma yükümlülüğü altındadır. Devletin engelli bireyleri tacizden koruma yönündeki pozitif yükümlülükleri ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Dordevic v. Hırvatistan kararında; bir anne ile zihinsel ve bedensel engelli oğlunun, mahallelerinde yaşayan çocuklar tarafından dört yıldan fazla bir süredir hem fiziksel hem de sözlü olarak taciz edildikleri ve yetkililerin onları korumadığına gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3. maddesinin (insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele yasağı) ihlal edildiğine karar vermiştir.

Kuşlar Adası metninin de bir bütün olarak sadece günlük olaylara indirgenen anlatılar düzeyinde kalmayıp hak ve yükümlülük kavramlarını etkin bir şekilde ele aldığını söyleyebilirim. Engelli çocukların hakları metinde temsil edilen ana meselelerden biridir. Üstelik bu temsili çocuk okurun okurken engelli haklarını öğrenmesini sağlayan mekanizmalardan bahsederek tesis eder. “Engel Tanımayan Ördek Yavrusu” isimli hikâyede devletin insan haklarını koruma ve temini yükümlülüğü altında olduğu hususu, çocuk okuyucuya engelli çocuklara onların ihtiyaçlarına ve engeline uygun desteğin sağlanması rolü vurgulanarak aktarılır. Söz konusu hikâyede doğuştan görme engelli bir yavru kuşa, kendini gerçekleştirebilmesi ve becerilerini geliştirebilmesi için engelliler okuluna kaydolma imkânı devlet tarafından sağlanır. Benzer şekilde, “Kuşlar Adası” isimli hikâyede de insan haklarının yerine getirilmediği durumlarda giderim taleplerinin devlete yöneltilmesi gerektiği vurgulanır. Anlatıda, engelli olduğu için şenliğe katılamayan kuşlara, diğer kuşların durumu Kuşlar Birliği’ne iletmesi sonrasında, şenliğe katılma imkânı sağlanır. Kuşlar Birliği’ne yönelen talep sonrasında, Birliği’n bu durumu daha önce fark etmediği için özür dilemesi ve hiç vakit kaybetmeden engelli çocukların da şenliğe katılabilmesi için uygun erişilebilirlik önlemleri alması, devletin engelli çocuklara da diğer çocuklarla eşit fırsatları sağlama yükümlülüğünü çocuk okuyucuya aktarması bakımından yerindedir.

Anlatılar bütününde beliren hayali kurumlar, devletin, pozitif yükümlülük olarak çocukların bakımı ve korunması, kendilerini geliştirebilmeleri ve görüşlerini serbestçe ifade etmeleri için uygun önlemleri alması gerektiğini de çocuk okuyucuya aktarır. ‘Kuşlar Birliği’ veya ‘Kuş Devleti’ gibi ifadeler metin boyunca çeşitli hikâyelerde sıkça yer alır ve bu kurumlar çocuk haklarının temininde pozitif yükümlülüklerini yerine getirirler. Örneğin, “Aç Kalan Ağaçkakanlar” hikâyesinde anne babasız kalan yavru kuşların durumunu komşuların Kuş Devleti’ne bildirmesi üzerine, yavrular bakımevine yerleştirilir. Benzer şekilde, ‘Kuşlar Danışma Meclisi’ de bir başka kamu tüzel kişisi figürü olarak anlatıda belirir. “Kanaryanın Başına Atılan Cevizler” isimli hikâyedeyse ebeveynler, çocukların becerilerini geliştirebilecekleri okullar açılması için Kuşlar Danışma Meclisi’ne başvurur. Ek olarak, bu anlatıda Kuşlar Danışma Meclisi’ne iki çocuğun atanması ve “Çocukların Pankartları isimli hikâyede” de çevre kirliliği ve savaşa karşı gösteri yapan çocuklar anlatımı, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 12. maddesi uyarınca çocukların kendilerini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkının vurgulandığı örnekleri temsil eder.

(Narrow Pebble Beach ~ Kuşlar Adası’nda, Suluboya çizimi: Erva Akın)

 

Özel ve Aile Hayatına Saygı Hakkı: Kimlik ve Aidiyet

Çocuk hakları anlatısı açısından yaratıcı ve önemli olduğunu düşündüğüm bir başka husus da “Adı Şirin Dil”dir hikâyesinde belirir. Kargalar tarafından kaçırılan ve kendi ülkelerine götürülen Şirin Dil’in adı anlatıda “Uçarinko” olarak değiştirilir ve bambaşka bir kültürde yetiştirilmeye başlanır. Bu hikâyede göze çarpan temel çocuk hakkı meselesi çocuğun köklerini bilme ve tanıma hakkıdır. AİHM birçok kararında AİHS’in 8. maddesi (özel ve aile hayatına saygı hakkı) kapsamında çocukların kendi köklerini bilme haklarını vurgular.[1] Her ne kadar insan hakları bireylere tanınsa da çocukların içinde yaşadığı ve büyüdüğü aile ve kültürün devamının sağlanması da çocuğun üstün yararınadır. AİHM kararlarında ebeveyn ve çocuk birlikteliğinin aile yaşamının temel bir unsuru olduğu ve bu birlikteliği engelleyen fiillerin AİHS’in 8. maddesi ile korunan özel ve aile hayatına saygı hakkına müdahale teşkil ettiğini vurgular. Örneğin AİHM, Abdi İbrahim v. Norveç kararında Müslüman ve Somalili bir çocuğun kültürel ve dini kökleriyle olan bağının korunması gerektiği gerekçesiyle Norveçli Hristiyan bir koruyucu aile tarafından evlat edinilmesinin AİHS’in 8. maddesini ihlal ettiğine karar vermiştir. Metinde de Şirin Dil’i kaçıran karga, yaptığından pişmanlık duyup yavruyu ailesine teslim eder. Şirin Dil kendi dilini ve yaşayış kurallarını yeniden öğrenmeye başlar. Şirin Dil’in kendi köklerini bilme ve tanıma hakkına saygı duyulması ve ailesinden zorla koparılmaması gerektiği de çocuk okura aktarılır.

Sonuç olarak masal tadında bir anlatı atmosferi yaratan Kuşlar Adası, çocuk haklarını çocuk okuyuculara öğretmek açısından başarılı bir dile ve kurguya sahiptir. Özellikle devletin insan haklarına yönelik hem negatif (ihlal etmeme) hem pozitif yükümlülükleri (koruma, sağlama) olduğu okura bu yazımda değindiğim örnekler aracılığıyla doğrudan aktarılır. Kanaatimce, gerçek yaşam olayları çocuklara anlayabilecekleri bir dilde aktarıldığında, bu kitapların yazımında amaçlandığı gibi çocuk hakları konusunda farkındalık yaratmak sağlanabilecektir.

 

Kaynakça

Abdi İbrahim v. Norveç (no. 15379/16)

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme

Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi

Dordevic v. Hırvatistan (no. 41526/10)

Turan, Nuran. Kuşlar Adası. İstanbul: Erdem Çocuk, 2016.


[1] Örneğin Mikulic v. Hırvatistan, 7 Şubat 2002 tarihli karar; Kalacheva v. Rusya, 7 Mayıs 2009 tarihli karar; Grönmark v. Finlandiya ve Backlund v. Finlandiya; 6 Temmuz 2010 tarihli kararlar; Pascaud v. Fransa, 16 Haziran 2011 tarihli karar ve Röman v. Finlandiya, 29 Ocak 2013 tarihli karar. Detaylı bilgi için: https://www.echr.coe.int/Documents/FS_Childrens_TUR.pdf