Dosya

Anlatı Ormanlarında Bir Yolculuk: Gökçe’nin Yolu

Campbell’in Kahraman’ın Sonsuz Yolculuğu’nda anlattığı teoriye göre, kahraman gündelik hayatını yaşarken akışı değiştiren bir şey olur, bir çağrı gelir, kahraman çağrıya uyup akışın dışına –ki evin dışıdır- çıkar ve yolculuk başlar.

Ahmet Büke’nin editörlüğünü Semih Gümüş’ün yaptığı, "Köprü Kitaplar" serisinden çıkan yeni romanı Gökçe’nin Yolu ilk bakışta; Gökçe adında biyolojik yaşı on-on üç arası ama entelektüel birikimi ve sezgisel yaşı daha güçlü bir kız çocuğunun anne babasının ayrılık evresindeyken içine düştüğü gelecek kaygısı ve şehir yaşantısından duyduğu bunalımın ve bu bunalımdan kaçmak için hiç bilmediği bir köyde bilmediği insanlarla geçirdiği bir yaz tatilinin hikâyesidir. Bu tatil sürecinde ormanda yürüdüğü yolun aynı zamanda içsel bir yolculuk olduğu da anlatıya eklemlenir. Gökçe’nin yolu aracılığıyla hikâyeye bir çok karakter katılır. Bu noktada Ahmet Büke, her karakteri saçından gözüne ince ince dokur, okura bireysellik kazanmış karakterler sunar; Gökçe, Sevil Teyze, Ayhan, Maya Hala, Ilduz Ana, Kör Amca, bütün hayvanlar, bitkiler, ağaçlar ve Avcı Temur. Bu karakterlerin ayrı ayrı yollarının Gökçe’ninki ile birleşmesi için okurun yapması gereken tek şey okumak, Gökçe’nin yapması gereken tek şey ise yürümektir. Metin okura “Korkma ya da korksan da yürü” der. Belki de bu sebeple Aşık Veysel’in: “Dünyaya geldiğim anda yürüdüm aynı zamanda” sözleri ile başlar. Dünyaya doğmak bir yürüme hikâyesini başlatır. Her doğum yeni bir yürüme hikâyesine çıkar. Peki insan kaç kere doğar?

*Bu yazının devamını, editörlüğünü Meryem Selva İnce'nin ve Havva Yılmaz'ın üstlendiği Çocuk Edebiyatında Mekan, Doğa ve Şehir adlı eserde bulabilirsiniz.