Dosya

Çocuk Şiirine Mesafeli Yaklaşımlar ve Yeni Okumalar

Avrupa’da 15.yüzyılda oldukça rağbet gören nezaket kitapları (coutesy books), çocuklara yemek masasında nasıl davranılması, yetişkinlerle nasıl konuşulması gerektiği gibi toplumsal yaşam kurallarını anlatan tavsiye kitaplarıdır.

 “Edebî metin, önce taşıdığı ses ve ritimle çocuğu kendine çeker. Çocuk, sözcüklerin anlamından önce sesine ilgi duyar. Masal tekerlemelerini bir şarkı gibi dinler. Çocukların ana sınıfından itibaren şiirden hoşlanmaları dikkat çekicidir. Öyleyse çocuğun duygusal dünyasına hitap eden bir güzellik taşıyıcısı olarak edebiyat doğal bir ihtiyaçtır.”

 (Tacettin Şimşek, “Çocuk Edebiyatı Tarihine Ön Söz”)

 

Edebiyat araştırmalarında öykü ve roman kadar yer bulamayan şiir, söz konusu çocuk edebiyatı olduğunda yine sınırlı sayıda araştırmanın konusu olmuştur. Genellikle şiirin dil eğitiminde bir araç ve değerler eğitiminin bir parçası olarak nasıl kullanıldığını irdeleyen çalışmalar ön plana çıkmakta çocuk edebiyatında şiirin estetik ve edebi yönü göz ardı edilen bir konu olarak kalmaktadır. Oysa ki, Şimşek’in de belirttiği gibi sözlü edebiyat geleneği ve folklor ürünleri edebiyatı zenginleştirir. Çocukların edebiyatın estetik tadını ilk olarak ninni, tekerleme ve masallardaki ses tekrarları ve söz oyunları aracılığıyla aldığı düşünüldüğünde şiirle dolaylı olarak bir tanışıklıktan da söz edilebilir. Anita Tarr ve Richard Flynn’nın da altını çizdiği gibi aslında şiir her zaman çocuk edebiyatıyla iç içe olmuş, birlikte anılmış ve etkisini korumuş bir türdür (2-3). Çocukların keyifle söyledikleri anaokulu şarkılarından reklamların eğlenceli jenerik müziklerine kadar hayatlarının birçok alanında yer bulmuş, dillerine yerleşmiştir. Resimli çocuk kitap pazarının gittikçe büyüyen dünyasında tekli şiir kitapları illüstrasyonların etkisiyle çocukların oldukça ilgisini çekmiştir[1]. Ne var ki zaten hep var olan bu tür akademik ve eleştirel okumaların konusu olamamış, çocuk şiirine estetik bir bakışın gereğinin altı yeterince çizilmemiştir. Zaten akademik alanda sınırlı sayıda araştırmanın konusu olmuş çocuk edebiyatının, şiiri neden roman ve hikâyeden sonra hatırladığı sorulması gereken soruların başında gelmektedir. Bu soruları gündeme taşıyarak bir tartışma zemini yaratmaya çalışan bu yazıda, ilk olarak tarihsel bir çerçeve içerisinde çocuk şiirine Avrupa ve Türkçe çocuk edebiyatlarında nasıl yaklaşıldığı irdelenecek, sonrasında çocuk şiirine farklı yaklaşım olanakları sunulmaya çalışılacaktır.

Gerek Avrupa ve Amerika kıtalarında gerekse Türkiye’de çocuklar için şiir, kökü sözlü geleneğe uzanan uzun bir tarihe sahiptir. İlk yazılı örnekler ise beklenileceği üzere eğitsel işleve sahip, ezberlenmesi kolay mısralar bütünü olarak okurun karşısına çıkmıştır. Avrupa’da 15.yüzyılda oldukça rağbet gören nezaket kitapları (coutesy books), çocuklara yemek masasında nasıl davranılması, yetişkinlerle nasıl konuşulması gerektiği gibi toplumsal yaşam kurallarını anlatan tavsiye kitaplarıdır. İngiltere’de John Bunyan’ın A Book for Boys and Girls [Erkekler ve Kızlar için Kitap] (1686) ve Fransa’da Charles Perrault’nun Tales of Mother Goose (1697) kitaplarının yayınlanma tarihine bakıldığında şiirin eğitsel işlevinin 17.yüzyıla gelindiğinde de devam ettiği söylenebilir. İngiliz romanının kült örneklerle dünya edebiyat sahnesine çıktığı 18.yüzyıl, çocuk şiirinde de estetik dönüşümün yaşandığı bir yüzyıl olmuştur. William Blake’in 1789 tarihli Songs of Innocence kitabı şiirde lirizm, romantisizm ve duygulanımdan bahsetmeyi gerekli kılar. Bir başka deyişle, şiir salt öğüt veren kafiyeli satırlar toplamından belirli duygular uyandıran ve hatta bir hikâyesi olan estetik bir söyleme dönüşür[2]. Şiirin didaktik tonunun azalarak yerini daha çok bir hikâyeye ve eğlenceye bırakması Avrupa’da fantastiğin popülerleştiği 19.yüzyıl sonlarına rastlar.

Zaten 19.yüzyıl gerek İngiltere’de gerekse Amerika’da çocuk edebiyatı eserlerinin ve araştırmalarının artış gösterdiği altın çağ olarak isimlendirilmektedir. Türkiye’de 19.yüzyıla bakıldığında Ahmet Mithat Efendi ve Şinasi’nin yaptığı çevirilerin çocuk edebiyatının ilk ürünleri olarak kabul edildiği görülür. Ne var ki bu çeviriler hikâye ve roman türünde olup çocuklar için yazılmış şiirlere rastlanılmamaktadır. Tevfik Fikret’in Haluk’un Defteri (1911) ve Şermin (1914) kitapları çocuk edebiyatında şiir dendiğinde ilk akla gelen örneklerdir. Şair Veysel Çolak’ın da belirttiği gibi Türk edebiyatında çocuk şiirlerinin hep var olduğu ninni, sayışmaca, bilmece gibi türler akla gelmediği için yadsınan bir gerçektir. Bu sebeple de yazılan ilk çocuk şiiri ya da çocuklar için yazan ilk şair bilinmemektedir. Çolak, birçok şiiri toparladığı için Fikret’in bahsi geçen iki kitabını ilk yazılı örnek olarak kabul etmektedir (756).[3] İlginç olan şudur ki ninnilerle uyuyan, tekerlemelerle oyun kuran çocuk halihazırda şiirin ritmine ve ahengine aşina bir şiir okuruyken şiirle okul kitaplarının içerisinde tanışır. Kitapevlerinin çocuk edebiyatı kısımlarında masal, hikâye, roman, çizgi roman gibi türler için ayrı ayrı bölümler veya raflar varken çocuk şiirinin kendine bir yer bulamaması da düşündürücüdür.

Bu noktada Karen Coats’ın 2013 yılında kaleme aldığı “The Meaning of Children’s Poetry: A Cognitive Approach” isimli makale edebiyat okurlarının ve eğitimcilerin çocuk şiirine -hatta genel olarak şiire- neden mesafeli yaklaştığını çarpıcı ve eleştirel bir dille tartışmaya açmaktadır. Şiir okumayı çoğunlukla “elit” bir okuma eylemi olarak gören genel yaklaşım, şiirin okurda uyandırdığı duygulara ve daha çok da şiirin “anlamına” odaklanmaktadır. Şiirin okurda belirli duyguları uyandırması ve şiirden yine belirli anlamlar çıkarma beklentisi okuru şiir estetiğinden uzaklaştırmakta, bireysel okuma deneyimlerini baskı altına almaktadır. Bir başka yaygın tutum şiirin, çocukluğun saf deneyimleri ve sınır tanımayan hayal gücüyle bağdaştırılması ve bu sebeple şiir dilinin çocuksu bir dil olarak görülmesidir. Söz konusu çocuk şiiri olduğunda, yetişkinler tarafından çocuklar için yazılmış her türde olduğu gibi, belirli bir çocukluk tanımına uygun şiirler yazılması beklenmekte, çocuk şiiri tanımları da birbirinden farklılık göstermektedir. Çocuk şiiri nasıl olmalı/olmamalı sorusuna sıkışıp kalan bakış açısının ötesine geçerek çocuk şiiri çocuğa ne yapar/şiir çocukta ne gibi duygu değişimlerine neden olur gibi soruları düşünmek gerekmektedir.[4].

Çocuğun dille olan ilişkisi, yetişkinin dille kurduğu ilişkiden farklıdır. Doğumun hemen ardından bebeklerin ihtiyaç duyduğu güven duygusu yetişkinin sunduğu sarılma, okşanma, öpülme gibi tensel temasla sağlanırken, bebekle beraberken kullanılan dil yine bebeğin bedensel ihtiyaçları doğrultusunda şekillenir. Daha ritmik, melodik ve tekrarlara dayalı bu dil, ninnilerde ve sonraki yıllarda tekerleme ve manilerde de çocuğun karşısına çıkar. Bir başka deyişle şiirsel dilin ortaya çıkışı bir yetişkin üretiminden çok bebeğin/çocuğun ihtiyaçlarının ortaya çıkardığı doğal bir oluşumdur. Coats’ın çocuğun dil deneyimi üzerinde yaptığı şu vurgu bu noktada önemlidir: Anlaşılması ve ifade bulması zor duygulanımlar yoğunluğu içerisinde çocuk, kendi bedeninin ritmi ve tekrarlanan fiziksel eylemler (sallanarak uyuma, salıncakta sallanma, tekrarlı okşanma) aracılığıyla deneyimlerini kategorize edebilir, aşina olanı yeni olandan ayırabilir ve kendi anlam dünyasını oluşturabilir (“Children’s Poetry is What Children’s Poetry Does”). Çocuk şiiri bunun bir adım daha ötesine giderek hem dil-beden ilişkisini yeniden kurar hem de anlamın sadece akıl ürünü olmadığını, bedensel deneyim sonucunda oluştuğunu hatırlatır[5]. Çocuk şiirindeki ses ve ritim aslında çocuğun gündelik yaşamında karmaşıklığı ortadan kaldıran, çocuğun anlam dünyasını oluşturan unsurlardır. Bu açıdan bakıldığında çocuk şiirinde dil sanılanın aksine çocuksu değil, çocuğa ait olandır.

Çocuğun şiirle kurduğu bu bedensel ilişki ve bununla bağlantılı olarak ortaya çıkan dil, çocuğun şiirle karşılaşma yolları, mekânları ve imkânları üzerine düşünmeyi de gerektirir. Öyle ki değişen medya teknolojileri görsel olanı sözün önüne geçirmekte; söze, ritme, tınıya sıkı sıkıya bağlı bir türü görsel olarak da çekici olmaya zorlamaktadır. Örneğin yakın dönem çocuk edebiyatında şiirlerin resimli kitap formatında zengin görsel içerikle basılması tartışmaları da beraberinde getiren bir konudur. Kullanılan görsellerin hayal gücünün özgür hareket etmesini, şiirin çocuk tarafından içselleştirilmesini ve yazılı metindeki ritmi duymasını engelleyeceği dile getirilmiştir. Özellikle çocuğun olmasa da genel anlamda okurun kitapla kurduğu ilişkiyi fiziksel iki bedenin -biri materyal olarak kitap ve diğeri insan bedeni- karşılaşması olarak nitelendiren kuramcı Karin Littau, Theories of Reading[6] adlı kitabında okuma eyleminin yüzyıllar içerisinde uğradığı değişimlerden söz eder. Aslında okumanın sayfadaki sözcüklerin ardındaki anlamı yakalama uğraşının yanında saplantılı ve tahrik edici/uyarıcı bir eylem olduğunun altını çizen Littau’nun görüşleri çocuğun şiir okuma/dinleme eylemlerini düşünürken de yol gösterici olabilir. Okuma eylemini akılcı bir yaklaşımla salt anlam çıkarma uğraşına indirgemeyen ve okumanın aslında Antik dönemden beri aynı zamanda duygulanımla doğrudan ilişkili olduğunu belirten yazar, edebiyatta anlama bahşedilen bu öncelikli konumun modern edebiyat çalışmalarının bir ürünü olduğunu dile getirir. Bu bağlamda ritim duygusunu besleyen çocuk şiiri, görsel içeriğe ihtiyaç duymadan çocukta bedensel uyarımları sağlayan, çocuğun “birtakım ruhsal ihtiyaçlarını”[7] karşılayan bir edebi türdür. Ferhan Oğuzkan Çocuk Edebiyatı[8] kitabının çocuk şiirinin incelendiği bölümünde, şiiri duyma üzerinde durur ve çocuk şiiri korosu oluşturulması gereğinden bahseder. Çocukların anlam aramadan tekerlemeleri ezberlediği, şiirleri kısa sürede öğrenerek ezberden okudukları düşünüldüğünde şiirin çocuğu öncelikle ses ve ritimle yakaladığı, görselliğin şiirdeki sözcük oyunları ve kullanılan imgelerin yardımıyla yine çocuk tarafından oluşturulduğu söylenebilir. Bu bağlamda zengin görsel içerikli çocuk şiiri kitaplarına yönelik eleştirileri anlamak mümkündür.

Karin Littau’nun sözü merkeze alan yaklaşımdan uzaklaşıp bedensel duyumsamaları ön plana çıkarak okuma yaklaşımını “şiiri duyma” edimiyle birlikte düşünmek çocuk şiirine farklı bir pencereden bakmayı mümkün ve hatta gerekli kılmaktadır. Şöyle ki, aklı öncelikleyen hümanist ve bir o kadar da didaktik anlayış nihayet geride kalmışken, şiirin duygulanımla nasıl birebir ilişki içerisinde olduğunu tekrar hatırlamakta fayda var. Buradaki tekrar vurgusu önemli çünkü geçmişi Antik dönemlere uzanan, daha sonra Alman romantikler tarafından yüceltilen şiir-duygulanım bağlantısı Aydınlanmacı ideolojinin etkisiyle önemini yitirmiş, şiir gerek onu yazanın gerekse okuyanın bireysel dünyalarının bir estetik parçası olmaktan çıkarılarak çözümlenmeye, anlamlandırılmaya çalışılan bir satırlar bütününe dönüştürülmüştür. Bugün çokça eleştirilen okul ders kitaplarındaki şiirler bu akılcı ve öğretici aklın ürünleri olarak kategorize edilmektedir. Elbette çocuk şiiri imgeler yoluyla çocuğa çağrışımlar yaptırır fakat burada beklenen her çocuğun şiirde kendi dünyasına ait bir parça bulması, kendi duygu dünyasını zenginleştirmesi ve ancak bu şekilde anlam dünyasında da bir zenginliğe ulaşmasıdır. Çağımız şiirsiz bir çağ diyen Şair Liz Rosenberg’in çocukların ihtiyaç ve arzularına uygun şiiri açılım getiren gerçek sanat olarak adlandırması, Arzular, Yalanlar ve Rüyalar: Çocuklara Şiir Yazmayı Öğretmek kitabının yazarı şair Kenneth Koch’un şiiri başlıkta adı geçen karmaşık duygu durumlarıyla ve abartılı, ayrıksı ve eğlenceli bir dille bağdaştırması (s.2)[9], çocuğun duygu dünyasına sanatsal şiirlerle girilebileceğini, şiirin anlamdan çok duygulanımla ilişkili olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Bir başka deyişle duygularını henüz yeni yeni tanımaya başlayan çocuğun şiiri okurken -ve hatta yazmaya çalışırken- onları ifade edebilmesi gerek duygusal gelişimi gerek dili kullanma becerisi açısından büyük öneme sahiptir.[10] Rosenberg yazısının devamında çocukların herhangi bir sanat eseriyle karşılaşma anının yetişkinlerinkinden farklı olduğunu iddia eder ve çocuğun karşısındaki eseri tüm benliğiyle alımladığını vurgular. Tıpkı Littau’nun okumayı tahrik edici/uyarıcı (stimulating) bir eylem olarak tanımlaması gibi Rosenberg de çocuğun beden diliyle verdiği her tepkinin ne kadar saf bir dil kullanımına işaret ettiğini gösterir. Çocukluğa ait bir dilin insanlığın paylaştığı son kültürel dil olduğunu dile getiren şair çocuk şiiri adı altında yayımlanan ve hiçbir estetik değer taşımayan ürünlerin bu dili kirletmesine izin verilmemesi gerektiğini vurgular. 

Sonuç olarak çocuk şiirinin genel anlamda şiirden ayrılamayacak estetik bir sanat dalı olduğunu, çocukların -tıpkı yetişkinler gibi- kendi anlam dünyalarını şiir okuma/yazma eylemlerine yansıtan bireyler olarak “çocuksu” değil estetik dizeleri hakettikleri aşağıdaki dizeler okunduğunda anlaşılacaktır. Şiir Kenneth Koch’un Manhattan’da ilk okul çağındaki çocuklarla yaptığı şiir yazma uygulamaları sırasında ortaya çıkmış dizelerden oluşmaktadır:

Kar güneşin parlaklığı kadar beyaz

Gökyüzü bir şelale kadar mavi

Gül bir davul vuruşu kadar kırmızı

Bulutlar bir havai fişek patlaması kadar beyaz

Bir ağaç kükreyen bir aslan kadar yeşil[11]

 

 

Kaynakça:

Anita, T. & Flynn, R. (2002). ‘“The trouble isn't making poems, the trouble's finding somebody that will listen to them”: Negotiating a Place for Children's Literature Studies’. Children's Literature Association Quarterly 27(1): 2–3.

Coats, K. The Meaning of Children’s Poetry: A Cognitive Approach. International Research in Children’s Literature, 6(2).

Çolak, Veysel. (2014). Yarının Büyükleri İçin Şiir. Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, 756.

Dixon. A. (2006). “Poetry in Children’s Literature: Development of a Genre. https://www.librarystudentjournal.org/index-php/lsj/article/viewArticle/22/11/

Littau, K. (2006). Theories of Reading: Books, Bodies, Bibliomania. Polity.

Koch, K. (1994). “Educating the Imagination: A Celebration of Kenneth Koch. Teachers and Writers Magazine, 25(4). https://teachersandwritersmagazine.org/educating-the-imagination-a-celebration-of-kenneth-koch-1278.htm

Oğuzkan, A.F. (1995). Çocuklar için Şiir Dünyası, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara.

____________(2001). Çocuk Edebiyatı, Anı Yayıncılık, 7. Baskı, Ankara.

Rosenberg, L. (1991, Nov.10). Has Poetry for Kids Become a Child’s Garden for Rubbish? The New York Times. https://www.nytimes.com/1991/11/10/books/children-s-books-has-poetry-for-kids-become-a-child-s-garden-of-rubbish.html

Turan, L. & Gücüyeter, B. Çocuklar İçin Yazılan Her Manzumeye Şiir Denir mi?. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/31955


[1] Tarr, Anita and Richard Flynn. ‘“The trouble isn't making poems, the trouble's finding somebody that will listen to them”: Negotiating a Place for Children's Literature Studies’. Children's Literature Association Quarterly 27.1(2002): 2–3

[2] Çocuk şiirinin İngiltere ve Amerika’daki tarihsel gelişimi hakkında daha fazla bilgiye Ann Dixon’ın konuyu detaylı olarak incelediği “Poetry in Children’s Literature: Development of a Genre” makalesinde ulaşılabilir. https://www.librarystudentjournal.org/index-php/lsj/article/viewArticle/22/11/

[3] Çolak, Veysel. (2014). Yarının Büyükleri İçin Şiir. Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, 756.

[4] Coats, Karen. The Meaning of Children’s Poetry: A Cognitive Approach. International Research in Children’s Literature, 6(2).

[5] Karen Coats’ın şiirde anlam arayışı ve dil konusunda Luce Irigaray’ın “logos”un yarattığı karmaşada yüzünü doğaya dönen insan motifinden yararlanarak geliştirdiği argümanları bahsi geçen makalenin “The Body in Language” kısmında bulunmaktadır.

[6] Littau, Karin. (2006). Theories of Reading: Books, Bodies, Bibliomania. Polity.

[7] Oğuzkan, A.F. (1995). Çocuklar için Şiir Dünyası, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara.

[8] Oğuzkan, Ferhan. (2001). Çocuk Edebiyatı, Anı Yayıncılık, 7. Baskı, Ankara.

[9] Koch, K. (1994). “Educating the Imagination: A Celebration of Kenneth Koch. Teachers and Writers Magazine, 25(4). https://teachersandwritersmagazine.org/educating-the-imagination-a-celebration-of-kenneth-koch-1278.htm

[10] Liz Rosenberg ve Kenneth Koch’un şiir hakkındaki görüşlerine Lokman Turan ve Bahadır Gücüyeter’in “Çocuklar İçin Yazılan Her Manzumeye Şiir Denir mi?” başlıklı makalesini okurken rastladım. Çocuk şiirinin nitelikleri hakkında derinlikli bir okuma için bu makale önemli argümanlar içermektedir. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/31955

[11] 1973 yılında The New York Times’da yayımlanan bir yazıda geçen bu şiir İngilizce’den çevirisi bu makalenin yazarına aittir. https://www.nytimes.com/1973/12/23/archives/wishes-lies-and-dreams-teaching-children-to-write-poetry-by-kenneth.html