Mitlerin geçmişte olduğu gibi modern zamanlarda da başvuru kaynağı olması, değişen kültürel, ekonomik ve sosyal koşullara rağmen popülerliğini yitirmemesi günümüz yazarları ve edebiyat araştırmacıları için de ilgi çeken bir alan yaratmış durumda.
Fantastik edebiyatın köklerinin sözlü edebiyata kadar uzandığı tartışılmaz bir gerçek. Çeşitli kültürlerin efsaneleri ve mitleri gündelik yaşamın gizemlerini, insanın açmazlarını ve yaşamın hatta varoluşun her türlü sancısını yüzyıllardır açıklamaya çalışmakta. Mitlerin geçmişte olduğu gibi modern zamanlarda da başvuru kaynağı olması, değişen kültürel, ekonomik ve sosyal koşullara rağmen popülerliğini yitirmemesi günümüz yazarları ve edebiyat araştırmacıları için de ilgi çeken bir alan yaratmış durumda. Teknoloji ve bilimsel gelişmelerin hızına yetişmekte zorlanılan bir çağda mitik unsurlar içeren metinlerin hala yazılıyor olması ve fantastik edebiyatın mitlerle kopmaz bağı nasıl açıklanabilir?
İlyada, Odysseia ve Gılgamış destanlarının yeniden yazımları gençlik edebiyatı raflarında sıklıkla okurun karşısında. Diğer taraftan C.S. Lewis ve J.R.R Tolkien kitapları hala çok satanlar listesinde. Tolkien’ın İskandinav ve Anglosakson mitlerinden yararlanması, Lewis’in Beowulf geleneğini sürdürmesi fantastik edebiyatın destanlar ve mitlerle kurduğu bağı gösteren bilindik örnekler aslında. Mitlerde, destanlarda ve günümüz fantastik edebiyatında değişmeyen – belki de hiçbir zaman değişemeyecek olan – tüm fantastik unsurların varlığına rağmen karakterlerin gerçekçi portreleridir. Kıskançlık duyan, nefret eden, âşık olan, hırslanan, pişmanlık hisseden karakterler doğaüstü güçlere sahip olsalar da insan doğasının sahici bir yansımasını sunar. Tam da bu sebeple söz konusu çocuk ve gençlik edebiyatı olduğunda da mitler zamansız anlatılar olarak yazarın ve okurun kitaplığında yerlerini alır. İnsana kendini gösteren, varoluşunun anlamını bulma yolculuğunda eşlik eden ve büyük açmazlarında kabullenme gücü veren bu temel anlatılar farklı zamanların değişen koşullarına uyum sağlayarak yeni görünüşlerle okurunu bulur.
Mitleri bir dil olarak düşünebiliriz. Eski çağlardan bugüne insanların düşünce dünyasının ifadesi olmuş, bir evren kurmuş ve zenginleşerek günümüze ulaşmıştır. Doğayı anlayamayan, yaşamı ve varoluşu tanımlayamayan insan cevapları bu kadim dilde bulmuştur. Gerçeğin sınırlarını aşan fakat kesinlikle uydurma olmayan bu hikayeler bir arayıştan doğan farklı bir ifade tarzı, yeni bir dildir ancak. Anlatıcıların ağızlarında sürekli devinim halinde, anlatırken dinleyeni dönüştüren yapıcı bir dildir mitoloji. Yazılı kültürde sürekli yeni çizgiler, desenler ve formatlarla okurun karşısına çıkması da bu bitmek bilmeyen devinim ve dönüşümün doğal bir sonucudur.
Mitoloji Sözlüğü’nün ön sözüne “İlkin Söz vardı” diye başlar Azra Erhat ve şöyle devam eder: “Mythos Yunan düşüncesiyle özdeştir denebilir hem yalnız Yunan mı, insan düşüncesi ve onun ürettiği dille özdeş olsa gerek ki, Homeros'tan bugüne dünya sanatçıları mythos'u kendilerine tükenmez bir esin kaynağı olarak almışlardır” (6). Gerçekten de söz, mythos, insana insanı anlatan bir dildir, yüzyıllardır.
Peki, çocuk ve genç okur bu dille ne zaman, nasıl karşılaşır? Aslında doğar doğmaz duymaya başlar bu dilin ezgisini. Zengin bir sözlü kültür mirasına sahip bir coğrafyada çocukların ninni ve masallar aracılığıyla etkileşim kurdukları bu dil sonraları okuryazarlık deneyimlerini de şekillendirir. İçine doğdukları toplumların değerlerini ve inançlarını bu dilde anlayan genç okur, farklı kültürlerin masal ve söylenceleriyle karşılaştığında temelde ortak mitlerin olduğunu keşfeder. Bu keşif anı insanlığın ortak hafızasıyla da bir tür karşılaşmadır aslında. Her ne kadar masallar zaman içerisinde toplumların uluslaşma politikalarının yaygın yazılı araçları olarak kullanılsa da onları doğuran temel mitler bu politik araçsallaşmadan kendilerini soyutlayabilmiştir. Yazının başına dönecek olursak, mitolojik eserler yeniden yazılıyor ve basılıyor, Gılgamış’ın ölümsüzlük arayışı hala sahnelerde izleyicisiyle buluşuyor. Odysseia çıktığı yolculuğuna Batı’da Ulysses’te, Doğu’da mesnevilerde devam ediyor. Bir dil olarak mitoloji yeni anlatım yolları yaratarak romanda, şiirde, tiyatroda ve resimde alımlayıcısına ulaşıyor.
Her ne kadar mitolojinin bir toplumun kültürel kodlarını ve geleneğini yansıttığı sıklıkla dile getirilse de Türkiye’de çocuk ve genç okurlar için yayımlanan mitolojik metinlere bakıldığında daha evrensel değerlerin ve insanlığın coğrafya ve zamandan bağımsız temel sorunlarını odağına aldıkları görülür. Zaten mitoloji toplumsal tarihten çok insanlık tarihini anlamamıza yardımcı olan bir dil değil midir? Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Mitoloji çocuk ve gençlik edebiyatı anlatılarını iki koldan beslemektedir: Birincisi mitolojik unsurlar kullanılarak fantastik anlatılar yazılması (Gülten Dayıoğlu’nun Yada’nın Gizil Gücü kitabı gibi), ikincisi ise klasik mitlerin çocuğa görelik ilkesi benimsenerek yeniden kaleme alınmasıdır. Bu uyarlamalar Hikmet Asutay’ın da belirttiği gibi daha çok “özetleme” şeklindedir ve çizimlerle renklendirilerek daha ilgi çekici hale getirilir (299). Her iki yazım tarzı da – hatta sahne sanatları ve beyazperde uyarlamalarını da katacak olursak – edebiyatın insanı dönüştürme misyonuna paralel hareket eder.
Yazının bu noktasında odağı çok kıymetli bulduğum ve ülkemizde de çevirisinin birçok okura ulaşmasını dilediğim bir kitaba kaydırmak istiyorum. Çocuk edebiyatının klasik mitlerle oluşturduğu bütünleşik ilişkiyi birçok akademik makalenin ötesine geçerek bambaşka bir yazım tarzıyla anlatan yeni ve kıymetli bir eser: Classical Mythology and Children’s Literature: An Alphabetical Odyssey (2022). Her birimizin çıktığı yolculuklarda bir ilerleyen bir geri dönen Odyssey’ler olduğunu hatırlatan, bu zorlu ve talepkâr yolculukta tıpkı Homer’ın Odyssey’yi gibi hem aklı hem kalbi rehber edinen insancıklar olduğumuzu vurgulayan eser, en büyük destekçimizin yine kulağımızda asılı kalan, kalbimize işlenen anlatılar olduğunu söylüyor. Çocuk edebiyatının mitolojik unsurlar barındırması, mitleri yeniden yazması sadece popülerlikle, çok satan olma gayesiyle açıklanabilecek bir husus değil. Yolculuk çok erken yaşta başlıyor zira.
Kitabın önsözünde yazar, klasik metinlere dönme ihtiyacından bahsederken geri dönülen metinlerin sadece klasiklerle sınırlı kalmadığını vurguluyor. İlk okuma deneyiminin başladığı erken yaş kitaplığının da büyüme yolculuğunda insanın hem aklına hem kalbine rehberlik ettiğini anlatıyor. Alphabetical Odyssey eseri her yaştan okura hitap eden, klasik ve modern anlatıları harmanlayan bölümlerinde klasik mitlerde özellikle çocuklukla alakalı konuların bir listesini sunarken, paralel okuma önerileri de sunuyor. Bölümler arası geçişler hem mitlerin çocuk edebiyatını nasıl beslediğini hem de çocuk edebiyatının mitleri nasıl yeni bir gözle okumayı mümkün kıldığını ortaya koyuyor.
Eserde her harfin önerdiği çocukluk kavramlarına birkaç örnek vermek gerekirse “Mitler ve Büyülü Varlıklar” başlığıyla (Myts and Magical Beings) okuru çocukluğun büyülü dünyasına çağırırken mitlerdeki korku unsurlarının yumuşatıldığı gerçeğinin de altını çiziyor. Kim canavar kim peri kim kahraman biraz birbirine karışıyor. Elbette genel anlamda edebiyatın temelini oturttuğu kavramı, yolculuğu (journey) düşünmeye sevk ediyor. Çocuk/yetişkin Odyssey’ler sayfalarda kim bilir nerelere gidiyor ve eve vardıklarında onları nasıl bir ben bekliyor? Son olarak edebiyatın dönüştürücü gücüne atıfla uyumlanma (adaptation) kavramını tartışmaya açıyor. Eserin dönüştürüp başka biri yaptığı okur da eseri dönüştürebilecek kudrete sahip mi acaba? Her geçen gün karşımıza çıkan yeni türler ve biçimler okurun isteği sonucu mu?
Bu yazıyı ve sonrasında bahsi geçen eseri okuyacakların merakla göz gezdireceği önemli bir sayfa Our Mythological Childhood (http://omc.obta.al.uw.edu.pl/animating-the-ancient-world) sitesi. Klasik mitolojinin çocuk ve gençlik edebiyatında alımlanışını araştırmak için bir proje olarak ortaya çıkan bu girişim kimlik bulma yolculuğunun bu iki alanın kesişiminde gerçekleştiği iddiasına sahip. Klasik mitolojinin toplumların kültürel kodlarına yerleştirdiği evrensel değerler sayesinde kültürler arası etkileşim, anlayış ve uyumun mümkün olduğu inancı edebiyat-mitoloji birlikteliğinin şüphesiz en değerli getirisi.
Kaynakça
Asutay, Hikmet. “Çocuk ve Gençlik Yazınında Ortaya Çıkan Süper Mitler”. Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi 8 (2022): 296-301.
Erhat, Azra. Mitoloji Sözlüğü. İstanbul: Remzi, 1996.
Hale, Elizabeth and Riverlea, Miriam. Classical Mythology and Children’s Literature. Warsaw: University of Warsaw Press, 2022.