"Sözcükler, sözlük tanımının çok ötesinde anlamlar aktarır okuruna"
Bence okur, bir metinde, sözcüklerin yaydığı kokuyu duyabiliyorsa, bu, iyi bir edebiyata işaret eder.Sözcükler, sözlük tanımının çok ötesinde anlamlar aktarır okuruna.
Bence okur, bir metinde, sözcüklerin yaydığı kokuyu duyabiliyorsa, bu, iyi bir edebiyata işaret eder.Sözcükler, sözlük tanımının çok ötesinde anlamlar aktarır okuruna.
Kokunun edebiyattaki işlevini tam olarak anlayıp anlatabilmek için kapsamlı bir tarama yapılması gerekir. Güzeliyle kötüsüyle hayatımızın bir parçası olduğuna göre, kokuların edebiyat tarafından ihmal edilmesi düşünülemez.
Güzel bir manzaranın karşısında oturduğumuzu hayal edelim. Bu manzarayı bir dosta yazılan mektupta, ışıl ışıl parlayan deniz, üstümüzden süzülüp geçen martılar ve daha birçok detayla süsleyip anlatabiliriz.
İyi edebiyat metinlerinin duyularla ilişkisi oldukça zengin – duyurma ve duyumsatma yetkinlikleri de öyle! İyi edebiyat metinleri, okurların duyularını tetikler, uyarır - çoğaltır bir çağrışımla. En çok da hayal gücünü ve hafızayı ayaklandırır.
Edebiyat da diğer tüm sanat dalları gibi duyularımızı harekete geçirir. Resim göze, müzik kulağa, heykel hem gözümüze hem de “elimize” hitap ederek bizde bir etki yaratır; edebiyat ise dil yoluyla beş duyumuzu harekete geçirir.
Edebiyattaki işlevi konusunda bir fikrim yok. Muhtemelen göz ve kulak duyuları kadar yoğun bir kullanımı söz konusu değil. Ama şiirde diğer edebi alanlara kıyasla daha fazla kullanılıyor diye tahmin ediyorum. Sadece bir tahmin.
Edebiyat, insanın ve hayatın stilize edilmiş şekliyse o zaman dünyasına bütün duyuların taşınması gerekir. Kendimizi yalnızca kelimelerle ifade edebilme kısıtlamamız başka zenginlikler için imkân sağlıyor aslında.
Elbette edilebilir. Herhangi bir işlevi olabilir; bir renk, bir duygu, bir rüzgâr, bir yağmur gibi bir şeydir koku da. Öyle belirleyici, hissettirici ve o an algılayabileceğin bir şeydir. Okunduğu zaman işlevi vardır.
Bence söz edilebilir. Kokunun edebiyatta, özellikle roman ve öyküde, hatta şiirde de bir işlevi olduğunu düşünüyorum.
Koku çok güçlü bir metafor. Diğer duyular gibi kokuya da bütüncül bakmak daha sağlıklı olacaktır; koku içinde görüntüleri, temâsı, sesleri de içeriyor. Tıpkı bakışın içinde koku, işitmenin içinde tadın olması gibi.
Öyküler hüznü, kederi, acıyı, sevinci, pişmanlığı, yenilgiyi, özlemi, vuslatı ve başka başka duyguları kısa alanda, yoğun bir şekilde anlatır.