Abdullah Harmancı
Çocuğun paradan yalıtılması veya paranın her şeye çözüm olacağı düşüncesi içinde yetiştirilmesi çok sakıncalı. Para çocuğun hayatında olmalı ve insanın paraya yaklaşımının nasıl olması gerektiği konusunda çocuğa eğitim verilmeli.
Çocuğun paradan yalıtılması veya paranın her şeye çözüm olacağı düşüncesi içinde yetiştirilmesi çok sakıncalı. Para çocuğun hayatında olmalı ve insanın paraya yaklaşımının nasıl olması gerektiği konusunda çocuğa eğitim verilmeli.
Aslında çocukluğun para ile ilişkisi çıkarsız bir sevinçtir bence. Çünkü çocukluk zamanlarımızda paranın menfaatle doğrudan ilişkisini mümkün olduğunca geç kavradık. Belki çıkarcı bir uyanıklık istemiyordu ebeveynlerimiz bizden.
Çocukken aldığım ilk bayram harçlığını hatırlıyorum. Sanırım altı yaşındaydım. O harçlıkla çekirdek, çikolata, şeker, çubuk kraker almak ya da mahalledeki arsaya gelen elle çevrilen dönme dolaba binmek yerine bir Ayşegül kitabı almak istemiştim.
Çocuk edebiyatında bir şeylerin temsili, o şeylerin gerçekliğine mukabil olmalı. Yani gerçek yaşamda çocuklar kredi kartı kullanmaya başladıysa ve çocuk kitaplarında kredi kartı kullanan karakterler görüyorsak bu normaldir; anlaşılabilirdir.
Görünen o ki, çocuk edebiyatında parayı ya da kredi kartlarını, sanal cüzdanları yok saymamak gerekiyor. Fakat bunu başat öge olarak metne yerleştirmek yanlısı değilim. Emeğin karşılığı olarak alınan para ayrı, tüm erdemlerin önüne geçen para ayrı.
Kazandığım ilk parayla ilgili hatıram hatırlamaya değer, çünkü kazandığım ilk para yazdığım romanın telifiydi. O sırada hâlâ çocuk yaşta olduğum için kitabın sözleşmesinde benimle birlikte annemin de ismi vardı mesela.