Ömer Seyfettin’in “Kaşağı” ve “Ferman” Hikâyelerinde “Korkutmak”
Ömer Seyfettin Türkçe edebiyatın önemli hikâyecilerinden biri sayılır.
Ömer Seyfettin Türkçe edebiyatın önemli hikâyecilerinden biri sayılır.
1988 yılında Türkiye Yazarlar Birliği’nce Çocuk Edebiyatı Ödülü’ne layık görülen Korku Dükkânı, Mevlana İdris tarafından kaleme alınmıştır.
Ignás Kúnos, 1860 Macaristan doğumlu, Türk halk edebiyatının Batı ülkelerine tanıtılmasına yardımcı olan Macar Türkologtur. 44 Türk Peri Masalı adlı eser de araştırmacının derlemelerinden oluşur.
Dedem Korkut ya da daha çok bilinen ismiyle Dede Korkut kitabı hatta hikâyeleri/efsaneleri/destanları/masalları olarak birçok isimle anılmış metinler, oldukça köklü bir tarihe dair anlatılar ortaya koymalarıyla epeyce önemli görülür.
Korkulu Bir Gün Yalvaç Ural’ın kaleme aldığı bir dostluk hikâyesi. Ana kahraman Yalçın’ın zihninden aktarılan öykü, anne ve babasının Anadolu’ya, Tuz Gölü’nün güneyine memur olarak atanmasıyla başlıyor.
Türkçe çocuk edebiyatında “korku” unsuru çok fazla ele alınan bir konu değildir. Özellikle Batı çocuk edebiyatı ile karşılaştırdığımızda korku hikâyeleri veya masalları bizim edebiyatımızda çok fazla yer bulamamış bir türdür.
“Üç buçuk harfliler” ve bazen de ne olduklarını tam anlayamadığımız kahramanlardan oluşan Ara Âlem Üçlemesi korku türünde bir roman olarak çıkar karşımıza.
“Bana bir masal anlat baba..” diye başlardı Türkiye’nin en sevilen dizilerinden biri olan Süper Baba. Modern bir şehir masalı anlatılırdı, hepimiz televizyona kilitlenirdik.
Korku odaklı kurmaca eserlerinde ise iki tip anlatım ön plana çıkar. Bu iki anlatım korkmak ya da korkmamak ile ilintilidir.